IHA
Sağlık Bakanlığı Toplum Bilimleri Kurulu Üyesi Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, son zamanlardaki vaka artışının insanlardaki rahatlama ile gerçekleştiğini ve önlemler dikkate alınmaz ise yeniden kısıtlamaların gelebileceğini belirtti. İl Hıfzıssıha Kurulları’nın bu konuda yetkileri olduğunu hatırlatan Prof. Dr. İlhan, gerekirse il veya ilçelere kısıtlama gelebileceğini ve insanların tedbirlerden ödün vermemesi gerektiğini söyledi.
“15 GÜN DAHA BU VAKA ARTIŞI BU ŞEKİLDE GİDEBİLİR”
Kurban Bayramı sonrası izin bağlama şeklinde gerçekleşen uzun izinler ile vaka artışının 15 gün daha bu şekilde sürebileceğini belirten Prof. Dr. İlhan, “Bugün tanı alan vakalar son 15 gün içerisinde bulaş ortaya çıkmış vakalar. Ülkemizde de biliyorsunuz, Kurban Bayramı’nda, Ramazan Bayramı’nda öncesiyle ve sonrasıyla birleştirme gibi bir yaklaşımımız var izinlerimizde. Şimdi izinlerini Kurban Bayramı sonrasıyla birleştiren vatandaşlarımızı da düşündüğümüzde, bir hafta izin alan, 15 gün izin alan vardı. Ayın 4’üydü biliyorsunuz bayramın son günü. İzin bitişlerinin 20’si olduğunu varsayalım. Yani 15 gün daha bu vaka artışı bu şekilde gidebilir. Bin 300 olur, bin 400 olur, bin 500’e yaklaşır bu şekilde gider. Ama ondan sonraki kısımda vakaların daha azalması beklentisi içerisindeyiz”
“DİKKAT EDİLİRSE EYLÜL SONU EKİM BAŞINA DOĞRU AZALMA SÖZ KONUSU OLABİLİR”
Son dönemde artan vaka artışının, tatil beldelerinden şehir merkezlerine dönüşler ile bir süre daha devam edebileceğini öngördüklerini belirten Prof. Dr. İlhan şunları kaydetti:
“Biliyorsunuz insanlar hem bayramlaşma için memleketlerine gittiler. Tatil beldelerine giden vatandaşlar oldu. Özellikle tatil beldelerinde, sahil kenarlarında hiç istenmeyen görüntüler ile karşılaştık. Hele bir görüntü var; vatandaşların vapura koşma görüntüsü. Gördük ki vatandaşlarımızın bir bölümü, sosyal mesafeye, maske takmaya hiç dikkat etmiyorlar. O yüzden buralardan kaynaklanan vakaların önümüzdeki dönemde yine artacağını görüyoruz. Ama şöyle bir konunun da altını çizmek gerekiyor. Şimdi Eylül ayı geldiği vakit, her ne kadar şuan için okullarımız uzaktan eğitim olsa da vatandaşlarımız tatil beldelerinden, memleketlerinden esas yaşadıkları yerlere, büyükşehirlere ya da şehir merkezlerine dönecekler. Virüsü beraberlerinde götürdüler, beraberlerinde geri getirecekler. O yüzden Ankara’ya, İstanbul’a, Elazığ’a, Edirne’ye, şehir merkezlerine insanlar geldiği zaman önlemlere çok dikkat etmeleri gerekiyor. Artık insanlar giderek daha çok kapalı alanda bulunacak. Malum mevsim giderek soğuyor. Örneğin Ankara’da geceleri kapı, pencere çok da açılmıyor. Havalar soğumaya başladı. Bu nedenle insanlar daha fazla kapalı alanlarda olacağı için önlemlere dikkat etmeleri daha da çok önem kazanıyor. Çünkü eğer önlemlere dikkat etmezlerse biz biliyoruz ki bu virüs şuan da aşısı olmadığına göre ve çevre koşullarından, sıcaklıktan da etkilenmediğine göre ve gücünü kapalı ortamda veya bir arada bulunmaktan aldığına göre yoğunlaşmayı azaltmamız gerekiyor. O yüzden virüsü vatandaşlar kendileriyle geri getirecekleri için yaşadıkları yerlere, önlemlere daha çok dikkat etmek daha çok önem arz ediyor. Dikkat edilirse bu seviyede gidip bir süre sonra Eylül sonu Ekim başına doğru azalma söz konusu olabilir. Dikkat edilmezse yine vakalar artarak devam eder. Bu da örneğin düğün, nişan kısıtlaması gibi kısıtlamalardan tutun, iller bazında çeşitli kısıtlamalara gidilebilir. Bazı illerde okulların açılmasının gecikmesine doğru gidebilir. Çünkü biliyorsunuz, Sağlık Bakanımız da açıkladı; İl Hıfzıssıha Kurulları aslında çok ciddi yetkiye sahipler. Örneğin virüsün çok yoğun olduğu illerde, İl Hıfzıssıha Kurulu bir ilçeyi kapatabilir. Bir mahalleyi kapatabilir. Daha önce olmuştu. O ile giriş çıkışı kapatabilir. Böyle durumlara mahal vermemek için şimdiden hazırlıklı olmamız gerekiyor. Daha havalar iyi daha yaz dönemindeyiz. Eylül ayında yoğunlaşmayı azaltabilirsek virüsle mücadelede daha başarılı olacağımız aşikar.”
“DEVLETİN YAPABİLECEKLERİNİN VE SAĞLIK SİSTEMİNİN BELLİ BİR KAPASİTESİ VAR”
Virüs ile mücadelenin üç unsuru olduğunu dile getiren Prof. Dr. İlhan, “Bir devletin yapması gerekenler, iki sağlık sistemi, üç vatandaşın yapması gerekenler. Devletin yapması gerekenler de geçtiğimiz Mart, Nisan, Mayıs aylarını düşündüğümüzde açıkçası, sokağa çıkma yasaklarına, toplu kapatmalara, okulların kapatılmasına kadar aslında pek çok şeyi devlet başarılı bir şekilde gerçekleştirdi. Hatta yurtdışına da yardım yaparak bizim Türkiye Cumhuriyeti’nin salgınla mücadelesinin sadece Türkiye’de dünyada da kararlı bir şekilde devam ettiğini dünyaya da göstermiş olduk. İkinci unsur sağlık sistemi. Hepimiz biliyoruz ki her ne kadar 6 bin vatandaşımızı koronavirüs yüzünden kaybetsek de sağlık sistemimiz oldukça iyi. Vefat sayılarında oldukça düşük durumdayız. Bu sağlık sistemimizin iyiliği gücü sağlık çalışanlarımızın, hekimden temizlik görevlisine, hemşireden güvenlik görevlisine kadar profesyonelliği ve mesleklerini aşkla yapmalarından kaynaklanan bir durum söz konusu ve çok yetkin sağlık çalışanlarımız var. Sağlık sistemimiz de çok başarılı. Fakat üçüncü unsur, vatandaş boyutuna geldiğimizde ise kısıtlı sayıda da olsa az önce bahsettiğimiz gibi vatandaşlarımızın kurallara uymaması, fiziksel mesafe, maske ve hijyene uymaması, salgın ile mücadelede başarımızı engelliyor. Çünkü az önce söylediğim; devletin yapabileceklerinin ve sağlık sisteminin belli bir kapasitesi var” şeklinde konuştu.
“HAYAT EVE SIĞAR UYGULAMASINI TÜM VATANDAŞLARIN YÜKLEMESİ GEREKİYOR”
Hayat Eve Sığar uygulamasının virüs ile mücadelede çok önemli olduğunu ve vatandaşların bu uygulamayı aktif bir şekilde kullanması gerektiğini belirten Prof. Dr. İlhan, “Her vatandaş koronavirüse karşı kendi öz sınırlamasını yapmalı. Örneğin bir yere gideceği zaman Hayat Eve Sığar uygulamasını yükleyebilir. Hayat Eve Sığar uygulamasını tüm vatandaşların yüklemesi gerekiyor. Buradan kontrol edebilir, hafta sonu bulunduğu yerden buraya bakar. Der ki; burada koronavirüs yoğun, renkler kırmızı, ben oraya gitmeyeyim diyebilir. Veya minibüs dolu geldi, bir sonrakini bekleyebilir, yoğunlaşma olmasın diye. Veya dışarı çıkacaksa daha risksiz yerleri tercih edebilir. Çocukları, ailesi, arkadaşlarıyla bulaşacaksa daha açık alanları ve fiziksel mesafeyi ayarlayabileceği yerleri tercih edebilir. O yüzden vatandaşlarımızın biraz daha kurallara uymada gayret etmesine ihtiyacımız var” diye konuştu.