AA
Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1 yıl önce New York’ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda ilk defa Akdeniz’deki anlaşmazlıkların çözümü için uluslararası bir konferansın toplanmasını önermişti. Uzmanlar, tarafların bu konferansa katılmaması durumunda Türkiye'nin Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarını tek taraflı deklare etmesinin hukuken mümkün olabileceğini ifade etti.
AA'da yer alan haberde konferansta, deniz yetki alanlarının sınırlandırılması, enerji, göç ve güvenlik gibi başlıkların ele alınması planlanıyor. Hem AB’nin hem Türkiye’nin önerdiği uluslararası konferansın formatı, nerede yapılacağı ve hangi konuların tartışılacağı henüz netleşmedi. AB yetkilileri, konferansın tarihi konusunda 2021'in başını işaret ediyor.
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkilOer Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sencer İmer, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de Libya ile yaptığı MEB anlaşmasını, diğer kıyıdaş ülkelerle yapması durumunda Yunanistan'ın tüm oyunbozan eylemlerine son verebileceğini söyledi. Doğu Akdeniz Konferansı önerisinin çok önemli bir çağrı olduğuna işaret eden İmer, şöyle konuştu:
"Şu anda bu ülkelerle birebir diploması yürütmek şayet mümkün değilse böyle bir konferansa bu ülkeleri çağırmak suretiyle bu görüşme sağlanabilir. Türkiye ve AB'in davet ettiği kıyıdaş ülkeler yani Mısır, Lübnan İsrail ve Suriye eğer konferansa icabet etmezse o ülkelere karşı uluslararası normlara göre MEB sınırlarımızı belirleyebiliriz. Ankara, BM anlaşmasına dayalı olarak (kıyı uzunluğu ve Kıbrıs hariç MEB bölgesi olmaması şartları dikkate alınarak) Mısır, Lübnan İsrail ve Suriye ile MEB sınırlarını, haklarını belirler ve yine BM anlaşmasına göre de bunu deklare edebilir ama öncelikle bu ülkeleri toplantıya çağırmak doğru bir yaklaşım olur."
Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat, Türkiye ve AB’nin önerdiği Doğu Akdeniz Konferansı'nın düzenlenmesinin, sorunun çözümüne önemli bir katkısı olacağını belirtti. Konferansın Türkiye-AB ilişkilerinin normalleşmesine de katkı sağlayacağının altını çizen İnat, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye açısından bakıldığında, Doğu Akdeniz sorunlarının görüşüldüğü böyle bir platformun, ülkemizin deniz yetki alanları ve diğer bölge sorunları konusundaki haklı tezlerini uluslararası kamuoyuna anlatma fırsatı doğuracaktır. Yunanistan’ın, adaların deniz yetki alanlarının sınırlı olacağına dair uluslararası yargı kararlarını görmezden gelen tavrı gözler önüne serilecek ve Fransa gibi AB ülkelerinin de bu hukuksuz politikaya destek verdiği anlaşılacaktır. Kıyıdaş olan ülkelerin katılmaması durumunda da Türkiye, uluslararası hukuka dayalı haklarını ilan etmiş olacak."
İnat, Doğu Akdeniz Konferansı'nın Avrupa ülkelerinin, Türkiye’nin gerek Doğu Akdeniz enerji kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasında, gerekse bölgede güvenlik istikrarın tesisinde ve mülteci sorununun çözümünde ne kadar önemli bir ortak olduğunu anlamaları için de önemli bir platform teşkil edeceğini kaydetti.
Erdoğan’ın, Akdeniz’deki anlaşmazlıkların çözümü için teklif ettiği konferans önerisini dikkate almayan AB ve ABD'nin geçen bir yılda Türkiye’nin bölgesel gücünü gördüklerini vurgulayan Kıbrıs İlim Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Uluslararası Politika Uzmanı Prof. Dr. Ata Atun şunları ifade etti:
"Sorunu çözme noktasında hiçbir şey yapamayacaklarını anladılar. Geçen bir yılın ardından Türkiye'nin yapabileceklerini de gördüler, dolayısıyla bu bölgesel sorunun çözülmesi için Doğu Akdeniz Konferansı'nın toplanması önerisini kendileri de yinelemek zorunda kaldı."
Atun, Türkiye'nin, KKTC'nin Doğu Akdeniz Konferansı'na katılım şartını getirmesi gerektiğinin altını çizerek şunları kaydetti:
"Ankara'nın kıyıdaş ülkeler GKRY katıldığı ama KKTC'nin yer almadığı bir masaya oturmayacağını ve görüşme yapmayacağını düşünüyorum. Türkiye, eski Türkiye olmadığı gibi AB de eski güçlü AB değil. Fransa ve Yunanistan’ın tüm itiraz ve baskılarına rağmen AB ve ABD, Türkiye’nin taleplerini daha çok dikkate alacaktır. Her koşulda bu konferanstan uluslararası hukuka uygun ve Türkiye'nin haklarını koruyan bir sonucun çıkacağını düşünüyorum."