300'ü aşkın avukatla darbe davalarında şehit aileleri ve gazilerin avukatlığını yapan Darbe Davaları Platformu Başkanı Mehmet Alagöz, FETÖ askerlerin 15 Temmuz'u yıllardır gizlice devam ettirdikleri hayattan 'Kurtuluş Günü' olarak gördüğünü söyledi.
15 Temmuz gecesi sokak sokak sergilenen direniş, kalkışmanın bastırılması ile yerini hukuk mücadelesine bıraktı. 300'ü aşkın davada hainlerden hesap soruldu. Bu süreçte yaklaşık 250 avukatın yer aldığı 15 Temmuz Darbe Davaları Platformu, şehit aileleri ve gazilere gönüllü olarak hukuki destek verdi.
Yeni Şafak'ın haberine göre, Platform Başkanı ve Cumhurbaşkanlığı Avukatı Mehmet Ali Alagöz, aylar süren yargılama sürecinde yaşadıklarını anlattı.
Alagöz'ün açıklamalarından satır başları şöyle:
15 TEMMUZ'DA FETÖ'YE BAŞKA GRUPLAR DA DESTEK VERDİ
Öncelikle şu hususu belirtmem gerekir ki 15 Temmuz darbesini FETÖ'nün tek başına yapmadığı gibi darbecilerin tamamı da FETÖ'cü değil. Darbeyi organize eden asker ve sivillerin büyük kısmı FETÖ'cü. Ancak hükümete, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a muhalif olanları da yanlarına kolaylıkla almışlar. Ayrıca darbe heveslisi bir subay kesimi de darbeye gönüllü olarak katılmış. Bir kısım askerleri de ikna etmiş veya kandırmışlar. Darbeyi organize eden kesime bakılınca da darbenin gerisinde uluslararası bir üst akıl var ve bu yapı FETÖ'yü taşeron olarak kullanmış. 15 Temmuz darbesi öyle güzel planlanmış ki bu planı yapmak FETÖ'nün tek başına yapabileceği bir iş değil.
İŞLEDİĞİ SUÇU ALLAH'A ATANI BİLE GÖRDÜK
Dava sürecinde ilginç şeylere şahit olduk. Bu yapı aslında tabiri caizse hormonlu bir yapı. Doğru dürüst bir başarı göstermeyen ancak kurs, sertifika ve hak edilmeyen ödüller ile hak etmediği halde sürekli rütbesi yükseltilen, kopya sorularla okullara ve akademilere yerleştirilen pek çok asker ve subay çıktı karşımıza. "Duruşmalarda generallere soru soruyoruz. Tabi general deyince karşınızda ciddiye almaya değer güçlü kişilikli ve karakterli bir adam bekliyorsunuz. Ama akla ziyan savunmalar, saçma sapan şeyler söyleyen kişilerle karşılaşınca önceleri şaşırmıştık, bir savunma taktiği olarak düşünmüştük. Zamanla büyük bir kısmının gerçekten de seviye ve kapasitelerinin öyle olduğunu gördük. Bir yandan da çok sinsi ve tehlikeli bir yapı. Çünkü belirli bir prensibi yok. 20'li yaşlarda bir gencimizi şehit eden subay 'Ben ateş ettim ama öldürmedim, canı veren de alan da Allah'tır' diyordu. Kendi işlediği suçu Allah'ın üstüne atmaktan çekinmeyen böyle bir kişiye ne anlatabilirsiniz ki."
HASAN SABBAH'IN FEDAİLERİ GİBİ
"FETÖ terör örgütü hiçbir askeri kendi başına başıboş bırakmamış. Askeri okullara adam yerleştirmeyi en önemli iş olarak görmüş, sınavı kazanıp okula yerleştikten sonra da, okulları bitirip göreve başladıktan sonra da düzenli olarak sivil bir kişiyi bu askerlerle ilgilenmek üzere hep görevlendirmiş, asla başıboş bırakmamış, tayin ve terfilerinden, evliliklerine kadar her şeyleriyle örgüt ilgilenmiş. Gizliliğe de aşırı önem vererek bu kişilerin deşifre edilmesini önlemiştir. Zamanla Fetullah Gülen'in 'Kapadokya Sakinleri' 'Serkarlar' dedikleri bu kişiler sadece örgütün talimatını dinler hale gelmişler. Mesela dindar olanları Gülen'in "Bu göreviniz her türlü ibadetten daha efdaldir' fetvasıyla namaz kılmayı bırakmış. Sorumlu oldukları kişiyle görüşünce de tabiri caizse günah çıkartmış. Aslında örgüt bu tarz emirlerle üyelerinin kendisine bağlılığını test etmiş, bu kişileri her türlü emre amade hale getirmiştir. Hasan Sabbah'ın fedaileri gibi bu askerler de zamanla kendilerine verilecek vazifeyi bekleyen birer fedai gibi yetişmişlerdir. Örgüt üyeleri kendilerinden olan alt rütbelileri sürekli kollamış, kendilerinden olmayanları ise dışlamış, engellemiş ve fırsat buldukça cezalar vererek yükselmelerini engellemiş, kendi üyelerine alan açmıştır. Ben 15 Temmuz gününü pek çok örgüt üyesi için yıllarca gizlice takiyye yaptığı hayattan aslında yaşamak istedikleri hayata geçiş günü, maskelerini çıkarıp attıkları bir nevi Kurtuluş günü olarak gördüklerini düşünüyorum. Düşünün yıllarca yaşadıkları sahte hayattan o gece kurtulacak, yıllarca sustukları şeyleri artık herkese haykıracaklardı. Bu nedenle önlerine kim geldiyse tankla, topla, uçakla ateş etmekten çekinmediler. Çünkü hepimiz onlara engeldik. Darbecilerin eylemlerinden pişmanlık duymamaları da bununla ilintili olabilir.
ÖRGÜTÜN TALİMATIYLA İFADE DEĞİŞTİRENLER VAR
Yargılama sürecinde sanıklar ifade verirken gerçekleri anlatmaktan ziyade tamamen inkâra ve gerçekleri gizlemeye yönelik akla ziyan savunmalar yapıyor. Suçüstü yakalanan, ateş etme anı cep telefonuyla çekilen sanıklar bile yalan söylüyor. Hatta bana göre sanıkların çoğu Türkiye Mahkemelerine yönelik savunma yapmaktan ziyade ileride Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde dile getirmek için savunma stratejisi yapıyorlar. Şu hususu özellikle belirtmeliyim ki bizim hukuk sistemimizde bu tür suçlar için zorunlu müdafilik sistemi var, yani sanıkların her aşamada ifadeleri alınırken yanlarında avukat bulunması gerekiyor. Dolayısıyla ifadelerimiz baskı ve işkence altında alındı iddiasının elle tutulur hiçbir yanı yok. İlk yakalandıklarında nispeten doğruları en azından olayları anlatan sanıkların özellikle Mahkeme aşamasında ifadelerini değiştirdikleri, başka şeyler anlatmaya başladıklarına sıkça rastladık. Özellikle örgütü, örgütsel ilişkileri gizlemeye çalıştıklarına çok şahit olduk. Bu da terör örgütünün bu kişilere ulaştıklarını ve ifadelerinin belli aşamada örgütün talimatı ve yönlendirmesiyle değiştiğini gösteriyor. Tabi bunu tamamı için söylemek de doğru değil.
MORALLERİ HER GEÇEN GÜN ÇÖKÜYOR
Yargılama sürecinde FETÖ'nün cezaevinde bulunan örgüt üyelerine 'Bahar gelecek, dosyalar bozulacak, seçimde iktidar değişecek, AİHM kararları bozacak' gibi ifadelerle umut pompaladığını belirten Alagöz, "Ancak zaman geçtikte örgüt üyelerinin her geçen gün moral motivasyonlarının bozulduğunu görmekteyiz. Bu durum özellikle darbeci askerlerde bir çözülmeden ziyade durumu ve cezalarını kabullenmeye götürmekte, örgüt üyeliği ile ilgili suçlarda ise çözülmelere ve etkin pişmanlık kapsamında ifadeler verdirmektedir" dedi. Alagöz şunları kaydetti: "Ceza sistemimizde Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçu olan darbe suçlarından yargılanan kişiler hakkında 'itirafçılık' diye adlandırılan 'etkin pişmanlık' indirimi söz konusu değildir. Cezamda hiçbir şey değişmiyor, o zaman her şeyi inkar edeyim savunmasına giriştiler. Örgüt üyeliği suçuna ilişkin ise 'etkin pişmanlık' indirimi var ve sıklıkça uygulanmaktadır. Örgütle ilişkisi olanlar bu ilişkileri anlattıkça örgütte çözülme söz konusu"
ÖRGÜT MASUMLARA İFTİRA ATIP DAVALARI SULANDIRMAK İSTİYOR
Avukat Mehmet Ali Alagöz, FETÖ'nün davaları sulandırmak için değişik yollara başvurduğunu söyledi. Bazı itirafçıların örgüt üyesi olmayanları FETÖ ile ilişkiliymiş gibi göstermek ve mağduriyet yaratmak istediğini belirten Alagöz şu ifadeleri kullandı: "Bu tür ifadelere de dikkatle yaklaşmak gerekiyor, gerçekten de bazen bir kişinin yeni bir bilgi verme adına örgütsel ilişkisi olmayan kişiler hakkında ifadeler verdiğini, örgütü ve faaliyetleri kapsamında olmayan bilgileri örgütsel ilişki gibi anlatmasına şahit olmaktayız. Aslında terör örgütünün tam da istediği budur. Masum insanların bu işe bulaştırılıp mağdur olmalarının sağlanması, sonra da 'Bakın masum insanları yargılayıp mağdur ediyorlar' deyip suçluları da masumların arasına katıp yargılamalar gölge düşürmek istiyorlar. Yargılamalarda başlangıçta bu tür mağduriyetler oluşmuş ise de her geçen gün daha dikkatli ve özenli bir çaba olduğunu görmekteyiz."
ASKERİ ÖĞRENCİLER MAĞDUR MU, SUÇLU MU?
Askeri öğrenci yargılamalarını doğru tanımlamak lazım. Kamuoyunda çokça konuşulan askeri öğrenci denilen Harbiyeliler, Harp Okulu öğrencileri olup bunlar lise öğrencisi değil, subay okulu olan üniversite dengindeki okullarda bulunan subay -teğmen adaylarıdır. Mesela Kuleli Askeri Lisesi davasında hiçbir öğrenci ceza almadı. Harp Okulu öğrencilerinin durumu ise biraz daha farklı. Bir kısmı zaten örgüt aracılığıyla okullara alınmış. Harbiyelilerin hepsinin durumu aynı değil, her birinin durumu farklılık arz ediyor. Darbe gecesi mesele Şehitler Köprüsünde erlere ateş ettirmişler, bu erler de bilerek ya da bilmeyerek hedefleri tutturamamış, havaya ya da boşluğa ateş etmişler.
HARBİYELİLER GELİNCE KATLİAM BAŞLAMIŞ
Yalova'daki Hava Meydan Komutanlığında kampta bulunan Harbiyelileri getirince erleri kaldırıp Harbiyelilere ateş ettirmişler pek çok vatandaşımız şehit olmuş ya da yaralanmış, burada olaylara karışmak istemeyen askeri öğrenciler olmuş. Bir kısım harbiyelilerin olduğu yerde ise mesela çatışma dahi olmamış. Ama büyük kısmı vatandaşların uyarılarına rağmen komutanlarının emrinden çıkmamış. Şunu da belirtmeliyim ki Harbiyelileri suça bulaştıran kendi komutanları. Ama duruşmada Harbiyelilerin çoğu bu komutanlarına tek laf bile etmedi. Hatta avukatları aynıydı. İlk derece mahkemelerindeki yargılamalarda askeri öğrencilerden 61'i ağırlaştırılmış hapis cezası, 352'si müebbet hapis, 106'sı süreli hapis, 154'ü de beraat etmişti. Ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezası alanların bir kısmının cezaları Yargıtay tarafından bozuldu, muhtemelen bir kısmı daha az ceza alacak, bir kısmı hakkında da ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilecek. Harbiyelilerin hepsi suçlu, ya da hepsi masum demek doğru değil. Her bir sanığın eylemine, bulunduğu koşullara bakmak gerekir.