Osman Nuri CERİT
Güvenlik Uzmanı Abdullah Ağar, İdlib'de yaşanan son gelişmeler ışığında "Suriye" krizini AKŞAM’a değerlendirdi. Başta ABD ve Batı Avrupa coğrafyası olmak üzere birçok ülkenin, vekalet savaşçıları kullanarak bölgede istediği gibi hükmedeceği kukla yapılanmalar oluşturma gayreti içinde olduklarına dikkat çeken Abdullah Ağar, şöyle konuştu: "Bu ülkeler tarafından terör örgütü PKK'ya daha önce gizli kapaklı verilen destek, Suriye krizi ile birlikte resmileştirildi. PKK'nın Suriye kolu PYD, aynı ülkeler tarafından artık siyasi bir muhatap olarak görülüyor. Bir sonraki adımları Suriye'deki defacto yapılanmanın meşrulaştırılması olacaktır."
Kirli plana dikkat
Sadece Suriye'de değil, Ortadoğu genelinde etnik ve mezhepsel yeni çatışmaların körüklendiğini, Türkiye'nin de ateşin içine çekilmek istendiğini vurgulayan Ağar, son süreçte İdlib'de yaşananların bu tezgahın planlı bir parçası olduğunu söyledi. ABD'nin, El Nusra'yı bahane ederek ve terör örgütü PYD'yi kullanarak İdlib'e yönelik operasyon hazırlığında olduğunu hatırlatan Abdullah Ağar, şöyle devam etti: "Bu hazırlık özellikle Türkiye'yi hedef alan derin bir kumpas. Çünkü El Nusra, Türkiye'nin de terör örgütü kabul ettiği bir yapılanma. Ankara operasyona karşı çıkarsa, 'Türkiye terör örgütü El Nusrayı destekliyor' algısı oluşturulacak. Bu senaryo daha önce de DEAŞ üzerinden sahnelendi. O dönemde FETÖ yapılanması da kullanılarak, Türkiye köşeye sıkıştırılmak istendi."
Terör koridoruna seyirci kalmayız
Ankara'nın, İdlib üzerinden genişletilip meşrulaştırmak istenen ve ulusal güvenliğimize tehdit oluşturan terör koridoruna seyirci kalma lüksü olmadığını da belirten Ağar, "harp literatüründe duran hedef imha olmuş sayılır.
Cumhurbaşkanı uyarmıştı
Ulusal güvenliğimize yönelik açık ve yakın tehdite karşı gereken yapılmalıdır ve yapılıyor da" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, son gelişmelerin ardından, "Fırat Kalkanı ile terör projesinin kalbine soktuğumuz hançeri, yeni hamlelerle genişletmekte kararlıyız" demişti.