Aksam.com.tr
İletişim Başkanlığınca dört dilde hazırlanan “Stratejik İttifakın Güçlü Üyesi Türkiye” kitabı, Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın Londra’da katıldığı Dörtlü Zirve’de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a, Almanya Başbakanı Angela Merkel’e ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson’a takdim edildi.
İngiltere’nin başkenti Londra’da gerçekleştirilen NATO Zirvesi boyunca ve yapılacak ikili görüşmeler esnasında diğer liderlere de ayrıca takdim edilecek olan kitapçıkta, daha etkili bir NATO için Türkiye’nin sunduğu imkânlar hakkında detaylı bilgilere yer verildi.
Dört önemli başlığa yer verilen kitapta, “NATO’nun kuruluşu ve misyonu”, “Bir NATO ülkesi olarak Türkiye”, “Türkiye’nin ve diğer üye ülkelerin NATO’ya bakışı” ve “Türkiye’nin NATO’dan beklentileri” konuları kapsamlı bir şekilde ele alındı.
“TÜRKİYE, NATO BÜTÇESİNE EN FAZLA KATKI YAPAN İLK 8 ÜLKE ARASINDA”
67 yıldır NATO üyesi olan Türkiye’nin, NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip olduğunun vurgulandığı çalışmada, “Sorumluluklarını harfiyen yerine getiren Türkiye, NATO bütçesine en fazla katkı yapan ilk sekiz müttefik arasındadır.” ifadeleri öne çıkarıldı.
Kitaptan:
Türkiye, bir yandan ulusal güvenliğini sağlarken ve PKK/PYD/YPG/FETÖ/DEAŞ ve diğer terör örgütlerine karşı eş zamanlı mücadele ederken, diğer yandan bölgesel ve küresel anlamda barış ve istikrarı desteklemek üzere çeşitli bölgelerde NATO harekât ve misyonlarına önemli katkı sağlamaktadır. Bu alanda ilk beş ülke arasında yer alarak, desteğini yaklaşık 2000 personel ile sürdürmekte, İttifakın Stratejik Konsepti ışığında kriz mukabele harekâtlarında görevler üstlenmektedir.
Türkiye’nin, gayrisafi yurt içi hasıla temelinde hesaplanarak müttefiklere paylaştırılan katkı payı ödemelerinde sekizinci olduğuna ilişkin grafiklere de yer verildi.
“TÜRKİYE, DİĞER ÜLKELERİN AKSİNE ORTAK DEĞERLERİ SAVUNDU”
Öte yandan kitapta NATO içerisindeki ana tartışma konuları üzerinden üyelerin NATO hakkındaki olumsuz ve eleştirel görüşlerin derlendi.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, “Şu anda deneyimlediğimiz şey NATO’nun beyin ölümü. Avrupa ‘bir uçurumun kenarında’ duruyor ve jeopolitik bir güç olarak stratejik bir şekilde kendisini düşünmeye başlaması gerekir; yoksa artık kaderimizin kontrolünü elimizde tutmayacağız.” sözleri aktarıldı.
Almanya Başbakanı Merkel’in, “Avrupa sırtını ABD ve İngiltere’ye dayamayı artık bırakmalı ve Avrupa olarak artık kendi kaderini belirlemek için kendisi savaşmalı. Biz Avrupalıların kendi kaderimizi kendi elimize almamız gerekiyor.” dediği hatırlatıldı.
Bunların yanı sıra ABD Başkanı Donald Trump, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve İzlanda Başbakanı Katrin Jakobsdöttir’in de NATO hakkındaki eleştirel açıklamalarına yer verilen kitapta, şu not düşüldü:
Kitaptan:
Farklı zamanlarda gerek ABD’den gerekse Avrupalı devletlerden gelen NATO hakkında eleştirel söylemlerin aksine Türkiye, NATO’yu savunma ve güvenlik politikasının ana eksenine oturtmuş ve diğer Müttefiklerle paylaştığı ortak değerlerin savunulması yönünde üzerine düşen sorumluluğu layıkıyla yerine getirmiştir. Ayrıca Türkiye ülke olarak NATO’nun Avrupa-Atlantik coğrafyasında güvenlik ve istikrarın korunmasındaki başat rolünün devamı ile üyelerinin güvenliklerini ilgilendiren konularda siyasi-askeri istişarelerde müttefiklik ruhunun korunmasını önemsemiş ve hali hazırda da NATO’nun temsil ettiği dayanışma ve kolektif güvenlik olgusunu benimseyerek buna uygun adımları her zaman desteklemiştir.
NATO ÜYESİ ÜLKELERE 5. MADDE HATIRLATMASI
NATO üyesi ülkelerin devlet liderleri ve üst düzey yetkililerinin Barış Pınarı Harekâtı hakkındaki olumsuz açıklamalarına tüm detaylarıyla birkaç sayfa yer ayrılan kitapta, şunlar kaydedildi:
Kitaptan:
Bu açıklamalarla üye ülkeler Vaşington Antlaşması’nın 5. maddesinde belirtilen bir ülkeye yapılan saldırının tüm üyelere yapılmış bir saldırı olarak kabul edileceğini öngören kolektif savunma ilkesini hiçe saymışlardır. Türkiye’nin güney sınırının aynı zamanda NATO’nun güney sınırı olduğu gerçeğini görmezden gelen bu talihsiz açıklamalar İttifak ruhunu da zedelemektedir.
Türkiye terörle mücadelesini NATO’nun “demokrasi, bireysel özgürlük ve hukukun üstünlüğü” ilkeleri temelinde ve “bölgesinde istikrar ve refahın geliştirilmesi” kapsamında yürütmektedir. Terörizmle mücadele konusunda Müttefiklerle iş birliğine açık olan Türkiye, İttifak içerisinde PKK/YPG, FETÖ, DEAŞ başta olmak üzere birden çok terör örgütüyle eş zamanlı olarak sahada göğüs göğse mücadele eden tek ülkedir.
“DEAŞ’A KARŞI HASSASİYETİ YPG VE FETÖ’YE KARŞI DA SERGİLEYİN”
İletişim Başkanlığınca hazırlanan ve dünya liderlerine takdim edilen kitapta son olarak Türkiye’nin NATO’dan beklentilerine yer verildi.
İlk olarak “terörizme karşı ortak mücadele” vurgusu yapılan eserde, bu kapsamdaki beklentiler 7 maddede sıralandı:
• Tüm Müttefiklerin, terörizme karşı İttifak ruhuna uygun biçimde hareket etmesi,
• Terörist unsurlara karşı da kullanılabilecek, savunma sanayi alanındaki iş birliği ve satın alma taleplerine yaklaşımın gözden geçirilmesi,
• Üye ülkelerin üst düzey yetkililerinin, Türkiye’nin terörle mücadelesini iç siyasetin konusu yapmaması,
• Terör örgütü PKK/YPG’ye karşı mücadelede Türkiye’ye destek olmaları,
• Üye ülkelerin kendi sınırları içindeki PKK/YPG ve FETÖ terör yapılanmalarına müsaade etmemeleri,
• Sınırları içinde bulunan PKK/YPG ve FETÖ terör örgütü üyelerinin İttifak ruhuna uygun olarak Türkiye’ye iadesi,
• Terör örgütleri arasında ayrım yapılmaması ve DEAŞ konusunda ortaya koyulan hassasiyetin PKK/YPG ve FETÖ konusunda da sergilenmesi.
TÜRKİYE’NİN BEKLENTİLERİ
Öte yandan, Türkiye’nin NATO’dan beklentileri başlığı altında şu başlıklar detaylandırıldı:
• Türkiye’nin savunmasına NATO’nun katkılarının sürdürülmesi
• Türkiye’nin güvenlik kaygılarının anlaşılması ve giderilmesi
• NATO ülkeleri donörlerinin güvenli bölge tesisine yönelik katkı sağlamaları
• Müttefiklik ruhunu zedeleyici olumsuz söylemlerin sona erdirilmesi
• Türkiye’ye uyarlanmış güvence tedbirlerinin tam olarak uygulanması
• Ege faaliyetinin sonlandırılması
• Türkiye’ye uyarlanmış güvence tedbirlerinin tam olarak uygulanması
• AB üyesi olmayan müttefiklerin AB Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası kapsamına dâhil edilmesi
• NATO’nun Karadeniz’e yönelik politikalarında kıyıdaş ülkelerin hassasiyetlerini gözetmesi
• Üyeler arasında ittifak dayanışmasının güçlendirilmesi ve derinleştirilmesi