Lumpp, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'ye mültecilerin "dahil edilmesi" ve "uyumlaştırılması" için övgüde bulunarak, Ankara'nın yabancılar ve uluslararası koruma için "çok kapsamlı" bir yasal çerçeve kabul ettiğini belirtti.
Türkiye'nin, yabancılar ve uluslararası koruma için çok kapsamlı bir yasal çerçeve benimsediğini dile getirerek, "Daha sonra Türkiye, Suriyelilerin ve Türkiye'deki diğer mültecilerin hak ve yükümlülükleri için bir çerçeve sağlayan Geçici Koruma Yönetmeliği'ni kabul etti." ifadelerini kullandı.
Lumpp, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye, dünyadaki mülteci nüfusunun yüzde 50'sinden fazlasına ev sahipliği yapan 10 ülkeden biridir. Bu nedenle her zaman çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapan birkaç ülke olmuştur ve Türkiye'nin mülteci reaksiyonu örnek olmuştur. Asıl önemli olan da uluslararası toplumun odağı, yalnızca mültecilerin insani ihtiyaçlarına cevap vermek değil, aynı zamanda ev sahibi ülkeleri ve ev sahibi toplulukları desteklemek ve etkinliklerini arttırmaktır. Bu da aslında uluslararası toplum adına sorumluluğu taşıyanın ev sahibi ülkeler olduğu anlamına geliyor."
"TÜRKİYE'NİN HARMONİ KONSEPTİ BENCE ÇOK ÖNEMLİ"
Türkiye'deki Suriyeli ve diğer mülteciler için önemli olan uluslararası topluluklara odaklanmanın önemini anlatan Lumpp, "Suriye'de başlayan savaş nedeniyle 2011'den beri 5 milyondan fazla sivil mülteci oldu. Türkiye, dünyadaki herhangi bir ülkeden çok, 3.6 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor. Türkiye başta olmak üzere Suriyelileri misafir eden ülkelere destek olunması lazım. Çünkü bu ülkeler, diğer ülkeler adına sorumlulukları üzerine alıyor." diye konuştu.
Lumpp, Türkiye'nin, Suriyeli mültecilerle ilgili üç önemli çalışmaya imza attığını savunarak, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin mültecilere verdiği reaksiyonun çok önemli bir yönü, mültecilerin ulusal hizmetlere dahil edilme politikasıdır ve burada öncelik eğitimdir. Ayrıca, bu durum uluslararası toplumun eğitim sistemi gibi kurumları destekleyerek hem mültecilere hem de Türk vatandaşlarına fayda sağlamasına izin veriyor. Dolayısıyla bu katılım prensibi son derece önemlidir ve çok olumludur. Diğer çok önemli bir husus, Türkiye'nin harmoni olarak tanımladığı şeydir. Harmonileştirme, yabancıları, mültecileri ve Türk vatandaşlarını birbirleriyle uyumlu bir şekilde yaşamalarını, sosyal olarak etkileşimde bulunmalarını desteklemek ve ayrıca onların üçüncü tarafların yardımından bağımsız olarak sosyal hayata katılmasını ve öz güvenini destekleyerek topluma katkıda bulunabilmelerini sağlar. Böylece mültecilere beceri kazandırıyorlar, bilgi getiriyorlar ve fırsat verilirse, ev sahibi ülkenin toplumuna katkıda bulunabilirler. Yani Türkiye'nin bu harmoni konsepti bence çok önemli."
"HÜKUMETİN STRATEJİLERİNİ DESTEKLEMEYE ÇALIŞIYORUZ"
BM'nin devam eden diğer çalışmaları hakkında da bilgi veren Lumpp, sivil toplum kuruluşlarıyla buluştuklarını ve Suriyeli mültecilerle ilgilenen platformlarla fikir alışverişinde bulunduklarını anlattı.
Lumpp, BM olarak plan ve projeleri olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Planlarımızda, 'Türkiye'deki mültecileri nasıl destekleyebiliriz?' diye başlık var. Birçok farklı sektör var, koruma, sağlık, eğitim, yaşam giderleri gibi konular üzerine konuşuyoruz. Hükumetin stratejilerini desteklemeye çalışıyoruz. Direkt olarak desteklemiyoruz ama verdiğimiz destek, hükümet enstitüleri, bakanlıklar aracılığıyla oluyor. Ayrıca mülteciler, lokal düzeyde belediyeler için önemli konu olması nedeniyle onlarla birlikte çalışıyor ve destekliyoruz. En kısa sürede de planı sonuçlandırmak istiyoruz."
AA