AA
Türkiye'nin "2053 Net Sıfır Emisyon" hedefinin gerçekleşmesine katkı sağlayacak en temel enerji kaynaklarından biri olan jeotermal enerjide keşfi tamamlanmış 62 bin megavatlık jeotermal potansiyel için yeni yatırımlara ihtiyaç duyuluyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Türkiye'nin geçen yıl sonunda jeotermal enerjide santral kurulu gücü yaklaşık 1700 megavat seviyesine ulaştı.
Türkiye'de jeotermal enerji, daha çok Ege Bölgesi'nde bulunan yatırımlarla seracılık, konut ısıtma, termal turizm, sebze meyve kurutma gibi birçok alanda kullanılıyor.
Jeotermal enerji kurulu gücünde dünyada 4. sırada bulunan Türkiye'de, kesintisiz elektrik üretim sağlayan yenilenebilir enerji kaynağı olarak jeotermal enerji önemli bir işlevi yerine getiriyor.
Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, Türkiye'nin "2053 Net Sıfır Emisyon" hedefinin gerçekleşmesine katkı sağlayacak en temel enerji kaynaklarından birinin jeotermal enerji olduğunu belirterek, "Keşfi tamamlanmış jeotermal kaynaklarının gücü 62 bin megavat, bu potansiyelimizi kullanabileceğimiz yatırımlara ihtiyacımız var. Türkiye, jeotermal enerji potansiyelini hayata geçirirse dünyada açık ara lider ülke olabilecek." diye konuştu.
Kındap, 1 Mayıs 2023'te güncellenen Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) fiyatlarında jeotermal enerjiye pozitif ayrımcılık yapıldığını memnuniyetle gözlemlediklerini belirtti.
Güncelleme sonrasında jeotermal enerjiye dayalı elektrik üretiminde devlet desteğinin kilovatsaat başına 9,5 ila 11,5 sent arasında değiştiğini ve destek mekanizması uygulama süresinin 10 yıldan 15 yıla uzatıldığını dile getiren Kındap, şöyle devam etti:
"Fiyat eskalasyonu aylık yapılmak üzere düzenlendi ve fiyat belirlemede yüzde 60 dolar ve avro sepeti yüzde 25 Üretici Fiyat Endeksi, yüzde 15 Tüketici Fiyat Endeksi'nden oluşan bir formül uygulanmaya başlandı. Bunlar elbette güzel gelişmeler. Ancak yatırım maliyeti en yüksek yenilenebilir enerji kaynağı olan jeotermalde mevcut alım fiyatı, tamamı dövize endeksli olan finansman, yatırım, işletme ve bakım maliyetlerini destekler seviyeden uzaklaşıyor. Ayrıca yatırımcılarımız için yurt içinden döviz kredisi kullanmak neredeyse imkansız noktaya ulaştı."
Enerji üretimi dışındaki jeotermal kullanım alanlarında da güzel gelişmeler olduğunu ifade eden Kındap, "Bunların başında organize tarım bölgeleri (OTB) geliyor. Sayın Bakanımız İbrahim Yumaklı'nın bu yöndeki açıklamalarını sektör olarak büyük mutlulukla izlemekte ve desteklemekteyiz. 41 ilde toplam 60 OTB'nin yatırım sürecini devam ederken, Aydın Efeler ve Denizli Sarayköy organize tarım bölgelerinde üretime başlanmasından mutluluk duyduk. Sarayköy'deki OTB'nin ihtiyaç duyduğu jeotermal kaynak, JED kurumsal üyesi bir şirketimiz tarafından sağlanıyor." dedi.
Kındap, yakın gelecekte dünyada gıda ve su krizlerinin yaşanabileceğini, bu nedenle de Türkiye'nin geleneksel tarım üretimini topraksız tarım ve jeotermal seracılık uygulamalarıyla desteklemesi gerektiğini belirterek, "İnsanımızı sağlıklı, ucuz ve erişilebilir gıdayla buluşturmak zorundayız. Bu alanda açık ara dünyanın üretim üssü olma potansiyeline sahip konumdayız. Jeotermal kaynaklarımızla Anadolu coğrafyasının her yerinde istediğimiz sebze ve meyveyi üretebilecek imkana sahibiz. Bu alanda yatırım yapmak isteyen çok sayıda yatırımcımız var." diye konuştu.
Sektör olarak, Türkiye'nin zengin jeotermal varlıkları dikkate alındığında seracılıkta başlayan ivmenin termal turizm alanında da gerçekleşmesini dilediklerini dile getiren Kındap, şunları kaydetti:
"Ülkemize gelen turist sayısı yaklaşık 45 milyon iken, termal turizmden yararlananların sayısı 3 milyondan az. Bu sayının hemen hemen tümü yerli turistlerden oluşuyor. Bu alanda da alacak daha çok yolumuz var. 10 milyonun üzerinde turiste hizmet vererek sadece termal turizmden 20 milyar doların üzerinde döviz girdisi elde edebileceğimizin altını çizmek isteriz. Bu alanda da stratejik bir bakış açısına, destek mekanizmasına ve yerli, yabancı yatırımların önünün açılmasına ihtiyacımız var."