BYEGM, "Genç İletişimciler Buluşması" kapsamında "Türkiye'de Medya Mensubu Olmak" konulu seminer düzenledi. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu'ndaki seminerin moderatörlüğünü Dekan Prof. Dr. Zakir Avşar yaptı.
Anadolu Ajansı (AA) Türkiye Haberleri Yayın Yönetmeni Hasan Öymez, seminerde, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olduğunu belirtti.
Öymez, Türkiye'de iletişim fakültelerinin saysının 65'e yükseldiğini anımsatarak mezun olacak iletişimcilerin iş bulma konusunda çok yoğun bir rekabete hazır olmalarını gerektiğini söyledi.
Türkiye'de gazetecilerin gündem sıkıntısı çekmediğini belirten Öymez, "Türkiye'de gazeteci olmak hem çok kolay hem de çok zor. Bir günde değişen onlarca gündem maddesi var. Türkiye'de gazeteci olmak için hemen her konuda bilgi sahibi olmak gerekiyor. Genel kültürünüzün çok güçlü olması lazım. Gazeteci her konuda uzman olamaz ama hangi bilgiye, kimin üzerinden, nasıl ulaşabileceğini çok iyi bilmek zorundadır." diye konuştu.
Öymez, en zor haberciliğin, ajans haberciliği olduğuna işaret ederek, "Haber ajansları haber toptancısıdır. Biz bir haberi geçerken o haberle ilgili tüm detayları vermek zorundayız. Ajans muhabirliği kalecilik gibidir. Yaptığınız onlarca iyi iş, özel haber takdir edilmez. Kaleci gibi 9 gol kurtarırsınız sonra bir gol yersiniz, suçlu siz olursunuz." ifadelerini kullandı.
AA'nın Arapça, İngilizce, Kürtçe dahil olmak üzere 11 farklı dilde yaptığı haberler ve kaliteli fotoğrafları ile dünyadaki marka değeri ve etkinliğini artırdığına dikkati çeken Öymez, kurumun, Anadolu'nun sesini dünyaya duyurmak amacıyla cumhuriyetten önce 1920'de Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulduğunu anımsattı.
Öymez, AA'nın 34 ülkede ofisi, 86 ülkede de temsilciliği bulunduğunu dile getirerek, "Ajans olarak Türkiye'de olan bitenleri tüm çıplaklığıyla ve Türkiye'nin tezlerini kendi gözümüzden dünyaya aktarıyoruz. Ajanslar ülkelerin 'soft powerları'dır." dedi.
Gazetecilikte tarafsızlık ve objektifliğin tartışmalı konuların başında geldiğini belirten Öymez, "Fotoğraf bile objektif değildir. Bir insanı üzgün göstermek istiyorsanız öyle çekersiniz. Haber de özel haber de böyledir. Özel haber zaten bir tezdir. Tarafsızlığın tam olarak sağlanması imkansızdır. Bana göre esas olan vicdandır, gerçektir. Gazeteci gerçeğin peşinde koşmalıdır, gerçeği gizlememelidir." değerlendirmesinde bulundu.
"Olayın içine girmez zorunda"
El Cezire spikeri Omar Kaşram ise aslen Filistin kökenli olduğunu ve mesleğe 1998'de TRT Dış Haberler servisinde başladığını dile getirerek, "12 yıldır El Cezire'de çalışıyorum. Doğal olarak devlet kanalıyla özel haber kanalı arasında bakış açısı farkları var. Bizde muhabir, olayın içine girmek zorundadır. Asıl gazetecilik budur. Yaşadığınız olayı aynen aktaracaksınız, yorum yapmayacaksınız. Gazeteciliğin en önemli özelliği tarafsız olmaktır." diye konuştu.
Halep'te görevdeyken vücuduna şarapnel parçaları isabet ettiğini aktaran Kaşram, ölümün kıyısından döndüğünü, iyileşince de hemen haber için Afganistan'a gittiğini ifade etti.
TRT muhabiri Ferzat Sametli de, İran'ın Azerbaycan sınırına yakın bir bölgede doğduğunu ve Azeri kökenli olduğunu belirterek, "İran'da özel kanal yok. Türkiye'de onlarca özel kanal var. Bundan dolayı Türkiye'yi tebrik etmek gerekir. Özel kanallar basın özgürlüğünün en büyük kanıtlarındandır." dedi.
İran'da 10 yıl televizyonculuk yaptığını kaydeden Sametli, Tahran'da Ermenilerin gösterisinde Türk bayrağının yakılmasına müdahale eden Azeri Türklerine yardım ettiği için 50'den fazla Ermeni'nin saldırısına maruz kaldığını anlattı. Bu olaydan sonra hastaneye kaldırılmak yerine gözaltına alındığını aktaran Sametli, daha sonra işten çıkarıldığını, Türkiye'ye geldiğini ve 8 yıldır TRT'de çalıştığını kaydetti.
Dekanı Avşar, daha sonra konuşmacılara plaket takdim etti. (AA)