Türkiye gerildi, kim sevindi?

O iki gün boyunca Riyad'daydım. Futbola ömrünü, parasını harcamış birçok kişiyle hem orada hem dönüşte konuştum. Özeti şu:

Kenan Karcı

"Bu olup bitenlerin arkasında görünmez 'El'ler olduğuna dair ciddi şüpheler var. Sis dağılır, 'El'ler ortaya çıkar. İşte o zaman bunların gerçekten 'El' olup olmadığını bileceğiz. 'El' mi yaman 'Bey' mi yaman göreceğiz."

Konu çok uzun ve çetrefilli. Ben de o iki gün boyunca Riyad'daydım. İki gün ömrümüzden 2 yıl götürdü. Ben böyle durumlarda olayın failini bulmak için, sonuçlarının kime yaradığına bakarım. Bu perspektiften 2 gün boyunca birçok kişiyle konuştum, görüştüm, izlenimler edindim. Size ortaya çıkan manzarayı anlatacağım. İpuçlarını takip ederek bu labirentten çıktığınızda belki karşınızda Arabistanlı Lawrance'lar göreceksiniz. 'Futbol sadece futbol değildir' demişti Simon Kuper. Evet bu sözün gerçekte ne anlama geldiğini Riyad'da yeniden öğrendim. Peki futbol sadece futbol değilse, nedir. Hep birlikte biraz kafa yoralım.

DÜNDAR NEDEN 15 GÜN BEKLEDİ?

Kulüpler Süper Kupa'nın yurt dışında oynanması ve bu işten para kazanılması için TFF ile Ağustos ayında görüşmüşler. 20 Ekim 2023'te en yüksek parayı veren Suudi Arabistan'la anlaşma yapılmış. UEFA ve FIFA'nın yönergeleri çerçevesinde maçın oynanması için protokol imzalanmış. İlk tepkiyi bu anlaşmadan 15 gün sonra Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu'nda Divan Başkanı Uğur Dündar göstermiş. Peki Divan Başkanı Dündar bu itirazını Başkan Ali Koç'a şahsen söyleyemez miydi? Neden bunun için Divan Kurulu'nu seçti. Kitlelerin hassasiyetini kaşımadan bu iş çözülemez miydi? Ardından Galatasaray Başkanı'ndan benzer bir açıklama geldi. Sonra iş sürüncemeye bırakıldı.

SÜPER MAÇ MI, SÜPER OYUN MU?

Sonra arkasından Türkiye'de futbol sahalarında yaşananlar malum... Futbola karasal(!) iklim hakim olmaya başladı. -Burada yeri gelmişken Türk futbolunu hücrelerine kadar bilen bir siyasetçinin Riyad'da bizzat bana, "Ben iki ay önce siyasileri Türkiye'yi futbol üzerinden bir kaosa sürükleme planı olduğuna dair uyardım" dediğini hatırlatarak konuya devam edelim.- Ve iki güzide kulübümüz 'Şapkasız çıkmam abi' demek için 10 bin kişinin bunca emek, para ve zaman harcayarak Riyad'a gelmesini bekledi. Romanya'dan 78 yaşındaki Lucescu, Kolombiya'dan Mondragon, İtalya'dan Montella bile geldi. Peki kulüplerimiz bu kadar insana bu eziyeti yapmadan bir hafta önce bu konudaki hassasiyetlerini ve net tavırlarını ortaya koyamazlar mıydı? "Kardeşim biz bu şartlar olmazsa Arabistan'a gelmiyoruz" diyemez miydi? Böylece binlerce insanın mağduriyeti önlenemez miydi? Yoksa kamuoyunun dikkatini buraya çekip, maç saatine kadar kitleleri merak ve heyecanla bekletip, krizi tırmandırmak mıydı amaç?

NEDEN 6 SAAT KİMSE KONUŞMADI?

Dünyanın iletişimle bir telefona sığdırılabildiği bir dönemde bu kadar insanın ve kulüplerin Riyad'a gelişine kadar neden beklendi? Maç saatine kadar otelde TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ile kulüp başkanları arasında yapılan toplantıdan neden 6 saat boyunca dışarıya hiçbir bilgi verilmedi. Gizemli havanın ve belirsizliğin toplumu her an daha fazla gerdiği fark edilmedi mi? Yoksa bu gazı alacak açıklamaların yapılmasını erteleyen bir çaba mı vardı? Taraftarların stada gelip, Suudi polisiyle yüz göz olması, gerilimin zirve yapması mı istendi. Evet, 'Futbol sadece futbol değildi' ve her oyun gibi bu 'Büyük Oyun'un da kazananları ve kaybedenleri oldu. Ve bu oyunu tertipleyenler, sonucun kimin hanesine artı, kimin hanesine eksi yazacağını biliyordu.

DOST KAVGASI MI POST KAVGASI MI?

Elbette ilk bakışta en büyük kaybeden Mehmet Büyükekşi oldu. Ama asıl hedef o muydu. Peki sizce futbol krizinin, siyasi bir krize evrilmesi, 3 yıl aradan sonra düzelme yoluna giren Suudi Arabistan-Türkiye ilişkilerinde yeni bir kaosa sürüklenmesi hedeflenmiş olabilir mi? Cumhurbaşkanımızın Arabistan'a yaptığı seyahatle birlikte birçok iş bağlantısı yapan Türk işinsanlarının önünün kesilmesi istenmiş olabilir mi? Arabistan'ın yeni inşa ettiği 'NEOM' şehir projesinden yaklaşık 15 milyar dolarlık iş hacmine ulaşmış Türk şirketlerinin önü kesilmek istenmiş olabilir mi? 2034 Dünya Kupası'nı düzenleyecek Arabistan'ın yaptıracağı statların inşaasında görev alacak Türk sermayesine set çekme çabası olabilir mi? Evet cevap bulması gereken bu sorular Büyük Oyun'un 'Ekonomik' boyutunu netleştirecek.

ELLERİNİ OVUŞTURANLARA DİKKAT!

Tabi olayın sosyal ve siyasal olarak da değerlendirilmesi lazım. Türkiye ile Ortadoğu arasında güçlü bir dini ve kültürel bağ var. Eğer Ortadoğu coğrafyasında bir değişim yaşanacaksa, bunun için doğru model Atatürk'ün kurduğu çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'dir. Ama Arap halkı hilafeti kaldırıp, alfabeyi değiştirdiği için Atatürk'e pek sempatik bakmaz. Bu hassasiyet özellikle mi kaşındı? Bu girişimlerle yaratılan ideolojik kutuplaşma ile Ortadoğu halklarının gözünde Atatürk'e karşı olan önyargıları daha da büyütme gayreti mi vardı? İşte tüm bu olup bitenleri izlerken alkışlayanlar, yuhalayanlar ve bir de ellerini ovuşturanlar var. Bunları siz de biliyorsunuz. Alkışlayan 'El'ler bizdendir, yuhalayan 'El'ler de bizdendir. Ellerini ovuşturan 'EL'lere lütfen dikkat çok dikkat edin. Onlar oyunu tezgahlayan ve ganimeti bekleyenlerdir. Herkese iyi yıllar diliyorum.