1
Turizm ve inşaat alanında faaliyet gösteren aynı zamanda ünlü köşe yazarı Leyla Liman Oruç’un da eşi olan iş adamı Şükrü Oruç, Vardanya kampında yaşanılanları İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı. Kampta yapılan telefon bağlantısıyla yaşadıkları sorunları aktaran Oruç, “Bizim Abhazya’da bir sürü yatırımımız var. 50 dönümlük bir yatırım. İstanbul’dan Soçi’ye uçuyorsunuz Abhazya bağımsız olduğu için. Sistem kurmak için bilgisayar ve yazılım programı götürmüştük. Havalimanında buna el koydular. Biz konsolosluğa sormuş olmamıza rağmen bir sıkıntı yaşar mıyız diye. Yok dediler götürürsünüz. Ama daha sonra pasaportlarımızı görünce sorun çıkardılar” dedi.
“ELİMİZDEKİ TÜRK PASAPORTLARINI GÖRDÜKLERİNDE ÜÇ SAAT ALIKOYDULAR”
Türk oldukları için alıkonularak sorgulandıklarını anlatan Oruç, “7 Aralık’ta biz Abhazya’dan çıktık tekrar Aktar sınırına geldik. Burada elimizdeki Türk pasaportlarını gördüklerinden itibaren 3 saat alıkoydular. Neden Abhazya’ya gittiniz, Soçi’de ne işiniz var. Konuyu anlattık kendilerine ve elimizde resmi evrak var dedik. Bilgisayarımız gümrükte duruyor dedik. Bilgisayarımızı alıp geri döneceğiz dedik. Tamam dediler, resmimizi çektiler, parmak izlerimizi aldılar. Rusya’daki bürokrasi çok ağır işlediği için bir gün gecikme yaşandı” diye konuştu.
Gerekçesiz bir şekilde gözaltına alındıklarını aktaran Oruç, şunları söyledi:
“Gümrük işlerimizi yaptık, evraklarımız tamam ve herhangi bir sıkıntımız yoktu. Tamam bekleyin dediler ama sonra arabayı garaja çekmemizi istediler. ’Niye’ diye sorduk, ‘bizim başka yetkilerimiz var, açıp bakacağız’ dediler. Geldiler mührü kırdılar, bilgisayarı çıkarttılar, arabamızı didik didik aradılar. Sonra tercümanı yolladılar ama bana dönüp ‘siz tutuklusunuz’ dediler. Beni aldılar karakola götürdüler orada sorguladılar. Oradan Yabancılar Şubesi’ne götürdüler. Akşam tekrar karakola götürdüler. Bir gece nezarethanede kaldık. İçeride sarhoşu, ipsizi bir gece kaldık.”
Sabah tekrar Yabancılar Şubesinden gelip geri götürdüklerini anlatan Oruç, sözlerini şöyle sürdürdü. "Dediler ki ‘sınır dışı edileceksiniz.’ Tamam dedim biletimi alıp bu akşam gideyim dedim. ‘Yasal süreç var beklemek zorundasınız, mahkemeye çıkacaksınız’ dediler. Peki dedik mahkemeye de çıkalım. Mahkeme salonuna gittik bekliyoruz. Elimize bir kağıt tutuşturdular dediler ki ‘hakim karar vermiş, deport kararı’ Dedim ki benim ifadem alınmamış. Dediler ki ‘sizin ifade vermenize gerek yok, daha önce verdiğiniz ifadeler var.’ Hakime ve savcı kanaatini kullanarak aynı şeyi belirtiyorlar. ‘Sahte beyanda bulundunuz, yalan beyanda bulundunuz, siz özel bir amaçla bulunduğunuzu belirtmişsiniz ama ticaret amacıyla gelmişsiniz. Bu yüzden sizi toplama kampına alıyoruz’ dediler. Aldılar bizi apar topar toplama kampına götürdüler.”
“10 TÜRK ARKADAŞIMIZ VAR”
Kampta çok önemli Türk iş adamlarının bulunduğuna dikkat çeken Oruç, sözlerine şöyle devam etti: “Şuan yaklaşık 10 Türk arkadaş var. Özbek, Tatar ve Kırgız soydaşlarımız var, yani her türlü insan var. Aramızda ciddi iş adamlarımız da var. Biri Rusya’daki en büyük sebze ve gıda ihracatçısı Türk arkadaşımız. Ben turizmciyim aynı zamanda inşaat alanında da faaliyetlerimiz var. Biz de işimiz gereği sürekli gidip geliyoruz.”
‘BİZİM UÇAĞIMIZI NİYE DÜŞÜRDÜNÜZ’ DİYE BUNU AÇIKÇA SÖYLÜYOR VE KÜFREDİYORLAR”
Sık sık Rusya’ya gidip gelmesine rağmen daha önce herhangi bir sorunla karşılaşmadığının altını çizen Oruç, yaşananlara iki ülke arasında çıkan uçak düşürme krizinin neden olduğunu söyledi. Oruç, 2014 olimpiyatlarında da Rusya’ya gidip geldiğini belirterek "Bu nedenle 8 ay Rusya’da kaldım ama hiç böyle bir sorunla karşılaşmadım. Olimpiyatlar dolayısıyla o kadar sıkı önlem olmasına rağmen bir kere bile bizi çevirip sorun çıkarmadılar. Ama şuan açıkça şunu söylüyorlar; ‘bizim uçağımızı niye düşürdünüz’. Bunu açıkça söylüyorlar ve küfrediyorlar” diye konuştu.
Kamp koşullarının çok ağır olduğunu ifade eden Oruç, sözlerine şöyle devam etti:
“Koşullarımızı anlatmakla ifade edemiyorum. Tahtakurusundan geçilmiyor, en önemlisi bu. Yataklar rezil, odalar rezil. Kendi temizliğinizi kendiniz yapmak zorundasınız. Yaklaşık 25 kişi tek tuvalet ve banyoyu kullanmak zorunda. Yemek saatlerinde 15’er kişilik gruplar halinde götürülüyoruz. Yaklaşık 5-10 dakikalık süreniz var yediniz yediniz, yemediniz boşaltmak zorundasınız. Zaten yemekler yenilecek gibi değil. Bu yüzden sadece ekmekle beslenmek zorunda kalıyoruz.”
Yetkililere seslenen Oruç, Türk vatandaşlarına sahip çıkılması gerektiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı:
"Yetkililer bu konuya el atsın. Kiminle görüşeceklerse görüşsün, taviz vermeden görüşsünler. Oradaki halkımız çünkü orada bir tek ben değilim, büyük iş adamlarımız var. Aralarında 25 yıldır orada ticaret yapan arkadaş var. Yaklaşık 1,5 milyon dolar yatırımımız var diyor. Eşi Rus ve çocukları var.” (İHA)