1
Kayahan UYGUR
Mitingin yasaklanmasına itiraz edenler polisle çatışsa ve güvenlik güçleri örneğin biber gazı kullanarak kalabalığı zorla dağıtsa bu çevreler nasıl bir tepki gösterecekti?
Miting meydanı binlerce polisle ve barikatlarla çevrelense, Düzenleme Komitesi'nin itirazına rağmen herkes saatlerce tek tek aransa 'aydın' olma iddiasındakiler polise destek verecek miydi?
Polis miting yapılmasını engelleyince eylemciler meydana çadır kursa ve mekanı asla terketmeyeceklerini açıklasalar bu 'aydın'ların tepkisi ne olacaktı?
Bu çevreler, yarattıkları 'aydın' terörüyle ve Batı medyasından aldıkları destekle teröre karşı mücadele eden güvenlik güçlerine engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Şehit savcımızın beynine tabanca dayanmış fotoğrafının medyada yayınlanma 'hakkı' için toplantılar düzeyenleyecek kadar çılgın insanlardır bunlar. Sanki kaos ve istikrarsızlığı desteklemek 'aydın' olmanın bir gereğiymiş gibi.
Bu soruların cevabını hepimiz biliyoruz. Türkiye'de bazı insanlar kendilerini küçük büyük her türlü olayda eleştiri yapmada yetkili görürler fakat asla sorumluluk taşımazlar.Yıllar boyu bir davanın sözcülüğünü yaparlar, sonra kalkıp o davaya en ağır saldırılarda bulunurlar ama nedense bir saniye olsun o meşhur egolarını bir yana bırakıp aynaya bakmazlar. Onlar için bir günlük bir suskunluk dönemi bile yoktur, kaldıkları yerden devam ederler. Ülkenin terör ve kaos ortamına girmesine katkıda bulunurlar, iktidarı, muhalefeti, dış ve iç odakları, akla gelebilecek hemen herkesi eleştirirler ama sorumluluğun milyonda birini bile kendilerinde aramazlar. Yaşanan deneyimler sonucu bazı kurum ve kuruluşlar onlara geçmişte olduğu gibi itibar etmezse hemen tırnaklarını çıkarırlar, işte onun için bu metinde geçen 'aydın' sözcüklerini tırnak içine aldım.
Kara Cumartesi'nden en azından küçük bir ders çıkaralım, insan hayatı söz konusu olduğunda şu veya bu formel özgürlük ikinci planda kalıyor. Bu nedenle terörün her türlüsüne karşı ortak olmasa bile benzer bir tavır alalım. Geçen hafta köşemde yazdığım gibi: Bilinmelidir ki, terörü destekleme özgürlüğü olamaz. Medyanın da böyle bir imtiyazı yoktur. Çünkü terörle mücadele ile özgürlükler arasında özel bir ilişki vardır. Özgürlük, insanın bir nesne olmaktan çıkıp kendi yaşamının öznesi olmaya doğru evrilmesidir. Çapulculuk değildir. Terör bırakın insanın özneleşmesini, insana nesne olarak bile varlık şansı tanımayan niteliğiyle özgürlüğün en büyük düşmanıdır.