Üç günlük resmi ziyaret için Pakistan'ın başkenti İslamabad'da bulunan TBMM Başkanı Şentop, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi'nin (EİTPA) "Bölgesel Entegrasyon İçin Parlamenter Ortaklığın Desteklenmesi" başlıklı 2. Genel Konferansı'nda hitap etti.
Şentop konuşmasında, konferansta, "ticaret ve bağlantısallık", "yoksulluğun azaltılmasında ve kalkınmada turizmin geliştirilmesinin" yanı sıra küresel yeni tip koronavirüs (Kovid-19) felaketiyle mücadelede parlamentoların üstlenebilecekleri rol ve sorumlulukları istişare edeceklerini söyledi.
Bu meselelerin esasen ancak güçlü bir dayanışma, bölgesel ve uluslararası iş birliği vasıtasıyla çözüme kavuşturulabilecek koordinasyon gerektiren hassas meseleler olduğuna dikkat çeken Şentop, bilhassa, hayatın her alanının menfi şekilde etkilendiği bu kritik dönemde, söz konusu imtihanlarla ilgili bölgesel istişare ve diyalog atmosferini temin eden asambleden istifade etmenin şart olduğunu belirtti.
Kovid-19 salgınının ve sonrasının, başlı başına bir sosyal araştırma, akademik çalışma ve ilmi çözüm üretme dönemi olarak da dünya tarihinde ve literatüründe bir dönüm noktası teşkil edeceğini kaydeden Meclis Başkanı Şentop, "Küresel krize dönüşen Kovid-19 salgını, dünyada 2,5 milyondan fazla insanın hayatına mal olmuş, sağlık alanında olduğu kadar, ekonomi ve ticaret üzerinde de tahribata yol açmıştır. Bu sürecin derin sosyoekonomik, insani ve siyasi etkileri bütün dünyada hissedilmektedir. Bu etkilerin istikbaldeki neticeleri ise şüphesiz bütün uluslararası teşkilatlar gibi bu platformun da çalışma sahasında yer tutmaya devam edecektir." dedi.
Bu sarsıcı krizle mücadelede uluslararası iş birliği ve dayanışmanın hiç olmadığı kadar elzem hale geldiğine dikkat çekerek, "Salgının, küresel ölçekte bir yaklaşımla, ancak hızlı ve etkin bir aşılama ile bertaraf edilebileceği aşikâr olmasına rağmen küresel adaletsizlik aşıya erişim noktasında da maalesef kendini göstermektedir." değerlendirmesini yapan Şentop, salgınla ortak mücadelede süratle geliştirilen aşıların yeterli miktarda üretilerek adil ve erişilebilir şekilde tüm insanlığın istifadesine sunulmasının hayati öneme sahip olduğuna kaydetti.
Türkiye'nin 'Paylaştığın senindir, biriktirdiğin değil' ilkesinden hareketle bugüne kadar 158 ülke ve 11 uluslararası kuruluşa tıbbi yardım ve destek temin ettiğini söyleyen Şentop, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye yerli ve milli aşı geliştirme çalışmalarında büyük mesafe katetti. Hazır olduğunda milli aşımızı insanlığın hizmetine sunacak, sınırlarımız dahilindeki etkin mücadelemizi küresel gayretlere aksettireceğiz. Zaruri kısıtlayıcı tedbirlerin şeffaf ve orantılı olması, doğru zamanda doğru ölçekte uygulanması uluslararası ilişkilerimiz çerçevesinde hayata geçirdiğimiz müşterek projelerimiz bakımından da isabetli olacaktır."
TBMM Başkanı, parlamentolar olarak alınacak kararların kanunlarla desteklenmesi, tedbirlerin sosyal boyutlarının gözetilmesi ve mali kaynakların kırılgan toplum kesimlerinden başlayarak adil dağıtılmasının hassasiyet gösterilmesi gereken bir husus olduğunu da belirtti.
Şentop, konuşmasında Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'na (EİT) da değinerek, Pakistan ve İran ile yaklaşık 8 milyon kilometrekarelik bir alana yayılan ve 450 milyondan fazla bir nüfusu bünyesinde barındıran bu teşkilatın kurucusu olmaktan iftihar ettiklerini de dile getirdi.
EİT üyeleri arasında ekonomik, teknik ve kültürel iş birliğinin daha da geliştirilmesinin hedeflendiğine dikkat çeken Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"EİT'in parlamenter boyutu ise kıymetli ev sahibimiz Pakistan'ın girişimleriyle 2012 senesinde başlatılmış, 2013'te düzenlenen ilk Genel Konferans'ta imzalanan Kuruluş Şartı ile hayata geçirilmiştir. Asamblemizin başlangıçta planlanan kurumsallaşma süreci henüz tamamlanamamış olsa da kuruluş hedefleri doğrultusunda çalışma irademizin mevcudiyeti ümit ve ilham vericidir."
1977 tarihli İzmir Anlaşması'nın hukuki zemini üzerinde teşkil edilen EİT'in kuruluş hedefi olan bölgesel iş birliği ve sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilebilmesi için üye ülkeler arasındaki ticaretin kolaylaştırılması ve geliştirilmesinin zaruri olduğuna vurgu yapan Şentop, üye ülkeler arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolar seviyesini aşamamasının üzücü olduğunu söyledi.
TBMM Başkanı "Alınan zaruri kısıtlayıcı tedbirlerin şeffaf, orantılı ve geçici olması, şüphesiz müşterek ticaretimiz açısından da önem arz etmektedir. Üye ülkeler olarak bir yandan salgınla mücadele ederken bir yandan da tedarik zincirlerini açık tutmamızın elzem olduğunu da bu bağlamda vurgulamak isterim." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin öncülüğünü ettiği tarihi İpek Yolu'nun yeniden canlandırılmasını hedefleyen "Hazar Geçişli Doğu-Batı Orta Koridor Girişimi'nin" doğu ile batı arasında etkileşimi artıracağını vurgulayan Şentop, İstanbul-Tahran-İslamabad yük treni seferlerinin yeniden başlatılması için yapılan çalışmalarda son aşamaya gelinmesinin bölgelerin entegrasyonu bakımından önemli olduğunu ifade etti.
Konuşmasında turizm ve seyahat sektörüne de değinen Meclis Başkanı Şentop, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Türkiye olarak, ulusal düzeyde salgının etkilerini asgariye indirmek için Dünya Turizm Örgütü'nün açıkladığı ilkelerle de uyumlu bir şekilde bazı tedbirleri yürürlüğe koyduk. Bu sene, turizm sektörünün geçmiş kayıplarının telafi edilebilmesini teminen her türlü hazırlığı tamamladığımızı ve EİTPA çerçevesinde bilgi ve tecrübe teatisine ve karşılıklı iş birliğini geliştirmeye hazır olduğumuzu ifade etmek isterim."
Şentop, konuşmasında İsrail'in Filistin'deki saldırılarına da değinerek, sadece birkaç hafta önce Filistin'de yaşanan ve herkesi derin teessüre boğan zulmün bunun bariz bir örneği olduğuna vurgu yaptı. Meclis Başkanı Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bölgede işlenen insanlık suçu ve uygulanan terör sonrasında halihazırda tesis edilen ateşkes takip edilmeli, ihtiyaç durumunda elimiz taşın altına konulmalıdır.
Türkiye, iki devletli çözüm vizyonu ve 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin Devleti'nin kurulmasına yönelik çabaları kararlılıkla destekliyor. Bu husus bölge barışının sağlanması bakımından çok önemli."
Keşmir meselesi ile ilgili olarak da Şentop, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Yaklaşık 74 yıldır devam eden ve bölge barışını tehdit eden Keşmir sorununun, diyalog yoluyla, insan haklarına ve uluslararası hukuka saygı, ilgili Birleşmiş Milletler (BM) kararları temelinde ve Keşmirli kardeşlerimizin beklentileri dikkate alınarak çözülmesi gerekmektedir. Türkiye olarak, uluslararası toplumun artık güçlünün ve sesi çok çıkanın, çok gürültü yapanın değil, haklının yanında durması gerektiğini her seviyede ve her platformda vurguluyoruz. Bu noktada her türlü diplomatik gayreti gösteriyoruz."
Şentop, salgın öncesinde olduğu gibi bu dönemde de terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürüldüğüne dikkati çekerek, "Bölgelerimizde güvenlik ve istikrarın tesisine ihtiyaç duyulan her hadisede dost ve kardeşlerimizin yanında duruyor, onlara destek veriyoruz. Uluslararası güvenlik ve huzurun temini noktasında yükümlülüklerini üstlenen ve bunu layıkıyla yerine getirme gayretindeki bir ülke olarak bölgenin ekonomik refah ve istikrarına da katkı sağladığımıza inanıyoruz. Buradaki temel prensip bu fırsatları değerlendirirken atılması gereken adımların ihmal edilmemesi ve doğru zamanlamadır. Bu bağlamda, bu büyük camianın üyeleri olarak ekonomiden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye uzanan geniş yelpazedeki mevcut iş birliği potansiyelini değerlendirmek için ihtiyaç duyulan adımları süratle atmamız gerektiği kanaatindeyim." ifadelerini kullandı.
Şentop, söz konusu sektörlerde bölgesel bağlantılılığın güçlendirilmesi ve yaratıcı projelerin geliştirilebilmesi için parlamentolara da büyük rol düştüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sözlerime son verirken, EİT Parlamenter Asamblesinin güçlendirilmesi, sonuç odaklı bir parlamenter yapıya dönüştürülmesi ve salgından kaynaklanan yeni imtihan ve imkanlara karşı etkin kılınması bakımından verimli istişareler gerçekleştirmemizi temenni ediyorum. Asamblemizin yakın gelecekte daha da kurumsallaşarak faaliyetlerini devam ettirmesinin hepimizin müşterek arzusu olduğuna inanıyorum."