Balet Tan Sağtürk, Sabah gazetesinden Tuba Kalçık'ın sorularını yanıtladı.
"Bir arada durmak, kavgayı bırakıp hoşgörülü olmak ülkemizin geleceği için çok önemli" diyen Sağtürk, Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen '1919-Bitmeyen Yolculuk' adlı gösteride 'Atatürk' rolüne nasıl hazırlandığını da anlattı.
Kalçık'ın soruları ve Sağtürk'ün bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
- Türkiye'de baleye olan ilgi son yıllarda artış gösterdi, öyle değil mi?
Evet. Eskiden bu kadar değildi; özellikle görsel şovlara büyük ilgi var. Eğer prodüksiyon büyükse bu daha da artıyor. Bunun farkında olan Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Murat Karahan ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy, büyük prodüksiyonlu etkinliklere çok önem veriyor ve her anlamda destek veriyorlar. Devletin himayesinde opera ve balenin birlikte sergilendiği Troya gibi çok özel bir prodüksiyon yapıldı ve gerçekten çok ses getirdi. Böyle gösteriler izleyicilerin ilgisini çekiyor. Halkın ilgisini çekmeyi başardığınız zaman çocukların sanata olan ilgisi daha da artıyor. Bunun öneminin farkında olduğum için Fransa'dan Türkiye'ye döndüğümde balenin yayılması için çalışma başlatılmasının gerekli olduğunu düşündüm. Bale, dans ve müzik sanatlarını yaygınlaştırmak için akademimi kurdum. Ekibimle beraber Diyarbakır'dan Trabzon'a kadar geniş bir ağda okullar açtık.
'SÖZLERİMİN ARKASINDAYIM'
- Fransız Devlet Balesi'nin kadrosuna giren ilk ve tek Türk sanatçıyken her şeyi bırakıp buraya döndünüz. Neden?
10 yaşında baleye başladım. Uzun yıllar aktif çalıştıktan sonra 30'lu yaşlarımda başka ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Baleyi zaten aktif olarak belli bir yaşa kadar yapabilirsiniz. Az önce bahsettiğim gibi, ülkemizde baleyi daha çok tanıtmak ve yaymak amacıyla dönüş yaptım. Avrupa'da edindiğim tecrübeyi ülkemin çocuklarıyla paylaşmak istedim. İsteseydim kalırdım çünkü talep etmemiş olmama rağmen Fransa vatandaşlık da verdi bana. Ama ülke özlemim ağır bastı. İyi ki de dönmüşüm. Gençlere de şunu tavsiye edebilirim;eğitim ya da çalışmak için yurt dışına gidebilirsiniz ama aldığınız eğitimi ve deneyimlerinizi ülkemize katma değer sağlamak için mutlaka kullanmalısınız. Bu bilinçle davranmalı gençlerimiz. Türkiye'miz çok değerli. Kökümüze ve toprağımıza her koşulda sahip çıkmalıyız. Ben de bu bilinçle ülkeme döndüm ve Devlet Opera ve Balesi'nde bir süre çalıştım. Sonra da akademimi kurdum. Türkiye'de baleyi iyi tanıttığımı düşünüyorum. Çünkü söylediklerimin hep arkasında oldum. Benim hayata dair duruşum bu.
'ERDOĞAN TEŞEKKÜR ETTİ'
- Cumhurbaşkanlığı himayesinde düzenlenen '1919-Bitmeyen Yolculuk' gösterisinde Atatürk'ü canlandırdınız...
Çok büyük bir sorumluluktu benim için. Kültür ve Turizm Bakanlığı bana Atatürk rolünü canlandırmam için teklif getirdiğinde çok heyecanlandım ve severek kabul ettim. Gönüllü olarak ve sadece ruhumu ortaya koyarak hazırlandım role. Gösteri için altı ay çalışıldı. Birçok kitap ve belge okudum, belgesel izledim. Bakışından beden diline kadar Atatürk'e benzemek için uzun süre inceleme yaptım. Milli Mücadele şartlarını ve ruhunu derinlemesine hissetmeye çalışarak içselleştirdim rolümü. Atatürk, Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan Samsun'a giderken 72 saat uykusuz kalmış. Ben de çekimlere 72 saat uykusuz kalarak başladım. Devletimiz gösterinin en iyi biçimde sergilenmesi için alanındaki en profesyonel ekiplerle çalıştı. Beni de çok profesyonel bir ekip hazırladı.
BALEYE YÖNELİK ÖN YARGIYI KIRMAK İÇİN UĞRAŞIYORUM
- Öğrenci profiliniz nasıl?
Her kesimden aileler çocuklarını gönderiyor akademime. Her görüşten ailenin çocuklarına bale, dans ve müzik eğitimi vermek beni mutlu ediyor. Yıllardır halkımızla aramızda oluşturduğumuz bir bağ ve güven var. Baleyi yeni nesillere sevdirmek için harcadığım çabayı da görüyor halkımız.
MİLLİ HİKAYELERİMİZİ GÖRSEL ETKİNLİKLERLE DAHA ÇOK ANLATMALIYIZ
- '1919-Bitmeyen Yolculuk' gösterisi bir daha ne zaman tekrarlanacak?
Erzurum ve Sivas kongreleri tarihlerinde tekrar sergilenmesi planlanıyor. Böyle etkinliklerle aslında Milli Mücadele günlerinde yaşananları yeniden hatırlıyoruz. Milli Mücadele ruhuna günümüz koşullarında çok ihtiyacımız var. Bir arada durmanın, kavgayı bırakıp hoşgörülü olmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor bize. Bu ruhun yaşatılması ülkemizin geleceği için çok önemli. Milli Mücadele ruhunun yaşatılması için her koldan seferberlik başlatılmalı.
- Neleri unutmuşsunuz?
Mesela Erzurum Kongresi'nin tarihini. Oysa ki okulda o kadar çok tekrar etmiştik ki ama unutuluyor. Milli hikayelerimizi görsel etkinliklerle halkımıza daha çok anlatmalıyız. Kültür Bakanlığı bu açıdan ciddi çalışmalar yapıyor. Milli Kültür Şurası'na katıldığımda da bu konuya değinildi. Ve kendi tarihimizi anlatan gösterilerin daha fazla desteklenmesi kararı alındı. Milli mücadelemizin önemini '1919-Bitmeyen Yolculuk' adlı eserle anlattık.
Böyle görkemli bir etkinliğin Cumhurbaşkanlığı himayesinde yapılması ve Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenmesi gerekirdi, öyle de oldu. Şunu da belirteyim; bu gösterinin İstanbul seçimleri ile ilgisi olup olmadığına dair çok soru geliyor. İstanbul seçimi öncesi, seçmene yönelik yapılmış bir etkinlik gibi düşünülmesin. Biz bu gösteriyi altı ay önce planlamıştık. İstanbul seçimlerinin 23 Haziran'da tekrarlanması kararı planlamamızın çok sonrasında alındı. Bu gösteri tamamen 100'üncü yılında Milli Mücadele'mizin önemini bir kez daha anlatmak için hazırlandı. Konu vatan olunca birlikte durmak önemli. Bunu Samsun'daki kutlamalarda gördük.