Mustafa Kartoğlu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkmenistan dönüşü uçakta aralarında Akşam Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kartoğlu'nun da olduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye-Türkiye-Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz. Savunma ve dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Sonra liderler olarak bir araya gelelim" dedi.
DİCLE CANOVA: Pazar günü Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiniz. Orada Suriye başlığı adı altında Soçi Mutabakatı'nı hatırlattınız. Ortak bir operasyon veya ortak bir çalışma mekanizması mı söz konusu olacak?
Biz şu an itibarıyla Suriye-Türkiye-Rusya üçlü olarak bir adım atalım istiyoruz. Bunun için de önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin, daha sonra dışişleri bakanlarımız bir araya gelsin. Onların yaptığı görüşmelerden sonra da biz liderler olarak bir araya gelelim. Bunu da Sayın Putin'e teklif ettim. O da buna olumlu baktı. Böylece bir dizi görüşmeler zincirini başlatmış olacağız. Süratle adım atılması gereken bir diğer konu daha var. O da nedir? Terör örgütleri Suriye'de, özellikle Suriye'nin kuzeyinde rahat durmuyorlar. Zaman zaman ülkemizi oradan tehdit, tahrik ediyorlar, her şeyi yapıyorlar. Bizim de Soçi Mutabakatı olsun, Astana olsun buralarda verilmiş kararımız var. Nedir bu karar? Sınırımızdan 30 kilometre güneyde biz rahatsız edildiğimiz zaman bu bizim güvenlik koridorumuzdur. Bu güvenlik koridorunda biz her türlü adımı atarız. Bu yeni bir şey değil Astana'da da gündemde olan bir şeydi. Daha sonra Soçi'de de görüştük, konuştuk. Yapılan iş bu. Kaldı ki bizim Suriye'de Rusya'yla olan koordinasyonumuz da yeni değil. Suriye'de bir de koalisyon güçleri olayı var. Bu koalisyon güçlerinin içinde kim var? Başta Amerika var. Yanında Fransa'sı, Almanya'sı, İngiltere'si var. Bütün bunların olduğu bir coğrafyada biz ülkemizin güvenliği için tedbirlerimizi alıyoruz. Ama hepsinden de öte Suriye'de bir defa terör örgütünün besleyicileri var. Şimdi bu terör örgütü en büyük destekleri nereden alıyor? Koalisyon güçlerinden alıyor. Nereden alıyor? Petrol kuyularından alıyor. Bu petrol kuyuları şu anda koalisyon güçlerinin de aynı zamanda güvencesinde. Nereye satıyorlar? Rejime satıyorlar. Kim satıyor? Terör örgütü satıyor. Biz tabii bugüne kadar hep sabrettik. Ama artık sabır bitti. Şimdi onların, o rafinerileri, petrol kuyuları vesaire, bunlara yönelik de her türlü adımı attık, atıyoruz.
BUSE YILDIRIM: Suriye, Rusya bir arada bir adım atalım istiyoruz dediniz. Elbette bunun zamanlaması önemli olacaktır. ABD eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, ABD'nin Esed'le görüşmeye olumlu bakmadığı yönünde bir açıklama yaptı.
Siz demek ki hâlâ Cumhurbaşkanınızı tanıyamadınız. Ben kiminle, ne zaman, nasıl görüşeceğimi birilerinden izin alarak yapmam. Ben Mısır Cumhurbaşkanı'yla Katar'da bir görüşme yaptım. Kimseden izin almadım. Suriye konusunda atacağımız adımlarda belirleyici husus da ulusal çıkarlarımız olacaktır. Suriye'de güvenli bölgeden tutun, terör örgütüne karşı alacağımız tedbirler içerisinde bu da bizim atacağımız adımlardan bir tanesidir.
ALMANYA'YI EN İYİ TÜRK HALKI ANLAR
MUSTAFA KARTOĞLU: Almanya'da darbe girişimi şüphesiyle bir grup insan tutuklandı. Terör örgütü nitelemesi yaptılar ve darbe girişimi soruşturması açıldı. Fakat Türkiye'de olanlarla kıyaslanacak bir durum orada gözükmüyor şu anda. Bunu yapan bir ülke aynı zamanda hem terör örgütünü PKK'yı hem de darbeci terör örgütü FETÖ'yü aynı anda ülkesinde barındırıyor. Bu haberi duyduğunuzda ne hissettiniz? Almanya biraz Türkiye ile empati yapar diye düşündünüz mü, beklentiniz var mı?
Alman makamlarının darbe hazırlığındaki kişilere karşı aldıkları önlemleri doğru buluyoruz. Sürecin hukuk devleti ilkeleri ışığında tüm boyutlarıyla aydınlatılması önemlidir. Darbe planlarına karşı Almanya'da oluşan hissiyatı en iyi anlayacak olan benim halkım, benim ülkemdir. Ancak maalesef, dostumuz ve müttefikimiz Almanya'dan aynı duygudaşlığı ve anlayışı gördüğümüzü söylemem mümkün değildir. Biz on yıllardır Almanya'nın Türkiye'yle empati yapması gerektiğini hep savunduk. Ama son dönemlerde nedense gariplikler olmaya başladı. Şu anda terör örgütünün Avrupa'daki en önemli sığınak yeri Almanya'dır. Şu anda PKK/YPG/PYD bunlar nerede? Orada. FETÖ nerede? Orada. Bunları istiyoruz, bunları vermek gibi bir dertleri de yok. Şimdi tabii geldi terör bunların da kapısını çaldı. Yani biz bir Solingen faciasını unutamayız. Bir de o malum NSU cinayetini unutamayız. Biz Merkel'le kaç kere konuşmuşuzdur. "Yaptık yapıyoruz, çözdük çözüyoruz" dedi. Bu hâlâ devam edip gidiyor. Bir de tabii özellikle oradaki bizim vatandaşlarımız ne eğitimde ne öğretimde maalesef o beklenen hak ve özgürlükler noktasında olmadığı gibi, bizim oradaki sivil toplum kuruluşlarına da çok ciddi cezalar yağdırıyorlar. Bunları da hep söyledik kendilerine. Dediler ki "Endişe etmeyin çözeceğiz, merak etmeyin." Ama hiçbir şeyin çözüldüğü filan yok.
SCHOLZ'DAN MEMNUNUM
Şu anda Almanya'da bizim etraflıca ele aldığımız zaman çifte vatandaş, tek vatandaş olmak üzere 3 milyonun üzerinde vatandaşımız var. Şu anda Sayın Scholz'la da bunları hep görüştük, görüşüyoruz. Tabii ikili görüşmelerimizde Scholz'dan ben doğrusu memnunum. Yani anlaşılmayacak bir insan değil. Bu konuda da münasebetlerimiz gayet iyi. Fakat daha kararlı bir çıkış ve kararlı adımlar bekliyoruz ki Türkiye'nin Almanya'ya, Almanya'nın Türkiye'ye ihtiyacı olduğuna inanıyorum.
CHP KAÇIRILAN ÇOCUKLAR İÇİN NE YAPTI?
TAHA DAĞLI: Çocuk istismarı bahanesiyle CHP'nin 28 Şubat'ı hatırlatan bir tavır içerisinde olduğunu görüyoruz. Muhafazakâr kesimi rencide eden, hatta tehdit eden bir dil kullanıyorlar.
Her şeyden önce bir yavrumuzun 6 yaşındayken yaşadığı iddia edilen olayda bu yavruyu korumak veya bu yavrunun hukukunu savunmak anlamında CHP'nin ciddi manada bir adım attığını mı düşünüyorsunuz? Bu CHP'ye şunu söylemek lazım; sen 10, 11, 12, 13, 14 yaşında kızları dağa kaçırılan Diyarbakır Anneleri'ni bugüne kadar hiç savundun mu? Bu dağdaki, bu Kandil'deki teröristlerin, bu yavruları silahlandırdığını, onlara taciz tecavüz ettiklerini bildiğin halde, bu yönde attığın bir adım var mı? Şu anda onların arkasında olan, onlarla beraber olan PKK'nın parlamentodaki uzantılarıyla sen şu anda seçim hazırlığı yapıyorsun. Onun için CHP'nin bu noktada herhangi bir samimiyeti yoktur. 6'lı masada bu gördüğünüz kişilerin de maalesef ondan farkı yoktur.
ADIMLARIMIZIN SINIRI YOK
AYŞE BÖHÜRLER: 20 yıllık iktidarınız döneminde çocuklara yönelik cinsel suçları engellemek üzere ilk defa çıkan yasalar olduğu gibi, cezaları ağırlaştıran en az 30-40 maddeyle karşılaşıyoruz. Devlet yasal düzeyde elinden geleni yapmış bu konuda ama bunu bir adım daha ileriye götürmek için bir eylem planı çalışmanız var mı çocukları koruma noktasında?
Tabii bu planların, atılacak adımların hiçbir zaman sınırı yoktur. Bu konuda alınacak tedbirlerle ilgili geldiğimizden bu yana kararlılığımızı hep sürdürdük, sürdürüyoruz. Aldığımız çok ciddi tedbirler var. Yeni yasal düzenlemelerle getirdiğimiz cezai müeyyideler var. Şimdi bu konuyla ilgili bile Sayın Kılıçdaroğlu bir şeyler söylüyor. İnanın bilmiyor. Adalet Bakanım açıklama yaptı, Aile Bakanım konuyla ilgili açıklamalarını yaptı, İçişleri Bakanım aynı şekilde birçok açıklamalar yaptı. Kılıçdaroğlu'nun bu konularda biraz insafı olsa, önce kendi partisinin içerisindeki tacizlere, tecavüzlere yolsuzluklara bir bakmasında fayda var. Şu anda kendi partisi kaynıyor, tacizlerle kaynıyor. Mesela farklı bir konu ama Beşiktaş Belediyesi'nde şu andaki tutuklama veya gözaltına alma sebepleri çok çok berbat. Yine yolsuzluk, yine bu tür sıkıntılar. Ama diğer tarafta taciz, tecavüz her şey de CHP'de var, HDP'de var. Bundan kaçmaları mümkün değil. Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yanar ve artık bu mızrak çuvala sığmıyor.
ABDÜLHALİK ÇİMEN: Kadınlar üzerinden siyaset yapanlara bir mesajınız olacak mı?
Biz geldiğimizde kız öğrencilerimizin durumu neydi, şu anda ne? Üstelik kreş, anaokulu buralardan alarak, ortaöğretim ve üniversiteye kadar kız öğrenciler nereden nereye geldi. Buna baktığımız zaman, zaten bizim dönemimiz tamamıyla bir sıçrama dönemidir. Bundan sonraki süreçte de biz bunu aynı şekilde devam ettireceğiz. Bunlardan asla taviz vermemiz mümkün değil.
RUS-TÜRKMEN GAZI İÇİN TÜRKİYE HATTI
HAKKI ÖCAL: Türkmenistan'ın doğalgaz rezervinin Avrupa'ya akması işbirliği açısından nasıl bir gelecek vaat ediyor?
Gerek Rus doğalgazının gerekse Türkmen gazının bizim üzerimizden satılabilmesi önemli bir adım olacak. Ancak burada atılması gereken bir adım var. Hazar'a kıyıdaş olarak Türkmenistan'ın Azerbaycan'la bu işi çözmesi konusu var. 2023'ün başında da Türkmenistan Devlet Başkanı Serdar Bey inşallah resmi ziyaretini bize yapacak. Orada da bu işin noktasını inşallah koyacağız. Aynı zamanda İlham Bey'le de bunları görüşeceğiz. Süratle bu adımı atıp inşallah bu süreci kolaylaştıracağız. Avrupa Birliği noktasındaki konuları ondan sonra görüşeceğiz.
AB'DE BORRELL'İ MUHATAP ALMAM
BELKIS KILIÇKAYA: AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi ülkeler gibi Rusya'ya karşı yaptırımlara uyması yönünde konuştu.
Borrell'i muhatap olarak almıyorum. O, olsa olsa Mevlüt Bey'in muhatabı olabilir. Yaptığı açıklama hiç şık değil. Yani bir defa bizim Rusya'yla ilişkilerimizi Borrell tayin, tanzim edemez. Çok çirkin bir açıklama. Sen nasıl olur da kalkarsın bizim Rusya'yla ilişkilerimizi yaptırımlar içerisinde değerlendirirsin. Avrupa'nın çektiği tahılın yüzde 44'ü nereden geliyor? Karadeniz'den geliyor. Bunun aracısı kim? Türkiye. Bunun için teşekkür etti mi? Yok. Bütün Avrupa liderleri teşekkür ediyor, sen kalkıp böyle bir açıklama yapıyorsun.
MECLİS'TE OLUMLU GELİŞME BEKLİYORUM
ZAHİD AKMAN: Anayasa değişikliği Meclis gündemine geldi. Meclis'teki oylamada nasıl bir sonuç bekliyorsunuz?
Doğrusu ben olumlu gelişmeler bekliyorum. Yani olay 336 imzayla gitti ama Meclis'te başta İYİ Parti olmak üzere buraya destekler gelecek diye düşünüyorum. Buna eğer HDP'den destek gelirse, buna da şaşmayın. Oradan da yeşil ışıklar yanıyor. Dolayısıyla CHP'den de gelecektir. Kaldı ki bu anayasa değişikliğinde sadece başörtüsü olayı yok. Aile olayı var. Aile olayı parlamentodaki bütün siyasi partileri ciddi manada ilgilendiriyor.
BANA TÜM ŞARKILAR AK PARTİ'Yİ SÖYLÜYOR
MUSTAFA YILDIZ: "Kutlu bayrağı gençlere teslim edeceğiz" dediniz. Bu siyaset serüveninizde ne anlam taşıyor?
Cumhurbaşkanı adayı olarak iki kez seçime girme şansınız var. Cumhur İttifakı olarak adayız, çalışıyoruz. Milletimizin teveccühünün olması halinde Cumhurbaşkanı olarak görevimize devam edeceğiz. 20 yılda ne gibi başarılar ortaya koyduysak, devam ettireceğiz.
HAKKI ÖCAL: Siyaseti bırakmadığınız zaman neler yapacaksınız?
AK Partiliyim. Ben kurmuşum bu partiyi. Beraber yürüdük biz bu yollarda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bana her şey AK Parti'yi söylüyor.