AA
Terör örgütü YPG/PKK işgalindeki Münbiç cephe hattında örgüt unsurlarının elinde, Fırat Kalkanı Harekatı bölgesine namluları dönük ABD yapımı tanksavarlar bulunuyor.
Münbiç tarafındaki cephe hattı içinden çekilen fotoğraflarda, teröristler, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Milli Ordusu kontrolündeki Cerablus yönünü gözetliyor.
Ellerinde Rus ve Amerikan yapımı hafif ve ağır silahlar bulunan YPG/PKK'lı teröristlerin birinde zırhlı araçlara karşı en etkili ekipman olarak bilinen TOW füzesi görülüyor.
Güdümlü tanksavar füzesi olarak da bilinen ABD yapımı TOW'lar, 3-4 kilometre arası menzile sahip. Füzenin en önemli özelliklerinden biri, ateşlendikten sonra optik hedefleme sistemi üzerinden hedefin durumuna göre yönlendirilebiliyor.
Teröristlerin, cephe hatlarında havan ve ağır makineli silahları Cerablus yönünde hazırladıkları görülüyor.
ABD yönetimi, terör örgütü YPG/PKK'ya DEAŞ'la mücadele gerekçesiyle verdiği ağır silahları DEAŞ'ın bitirilmesinin ardından örgütten geri toplayacağını bildirmiş ancak bunu yapmamıştı.
Münbiç içinde kaydedilen görüntülerde ise YPG/PKK'nın örgüt bayrakları ve flamalarını indirdiği anlaşılıyor.
Örgüt, Tel Rıfat'ta daha önce indirdiği bayraklarının yerine merkezi noktalara Beşşar Esed rejiminin bayrağını çekerek Türkiye tarafından olası bir harekata karşı kendini kamufle etme çabasına girmişti.
Suriye'de SDG ismini kullanan YPG/PKK'lılar, Münbiç'te üzerlerindeki kamuflajlara "askeri konsey" adı altındaki bir yapının sembollerini iliştiriyor.
Dönemin ABD Özel Kuvvetler Komutanı Orgeneral Raymond Thomas, 2017'de yaptığı konuşmada, YPG/PKK'ya paravan bir isim bulduklarını şöyle anlatmıştı:
"Onlar kendilerine resmi olarak YPG diyorlardı ki Türkler, bunun PKK ile aynı olduğunu söylüyor ve 'Benim terörist bir düşmanımla muhatap oluyorsunuz, bunu müttefik olarak nasıl yapabilirsiniz?' diyordu. Biz de bunun üzerine onlara isimlerini değiştirmeleri gerektiğini söyledik. Mesela, YPG dışında kendinizi nasıl adlandırmak istersiniz? Bir gün sonra adlarının 'Suriye Demokratik Güçleri' olduğunu ilan ettiler. Adlarının ortasına 'demokratik' ifadesini koymalarının zekice bir hamle olduğunu düşündüm. Bu, onlara bir miktar itibar sağladı."