YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Türkiye'de eğitim gören uluslararası öğrencilere yönelik dün düzenlediği iftarın ardından eğitim muhabirleriyle sohbet toplantısı gerçekleştirdi.
Yeni lise modelinin açıklanmasının ardından YKS'de bir değişikliğin olup olmayacağı yönündeki tartışmalara değinen Saraç, bu konuda bazı basın kuruluşlarına bir açıklama yaptıklarını hatırlattı.
"Üniversite giriş sistemlerinin gökten inmiş kurallar, kanunlar olmadığına" vurgu yapan Saraç, "Ama bunların gerekliliklerinin bilimsel olarak ispatlanması ve kamuoyunun da içine sinmesi lazım. Şu an sistem değişikliği gündemimizde yok. Bunun olması için herhangi bir sebep görmüyoruz" dedi.
'AKLEN, BİLİMSEL OLARAK MÜMKÜN DEĞİL'
Yükseköğretime giriş sistemlerinin sosyal adalet ve fırsat eşitliğini temin etmesi gerektiğine işaret eden Saraç, "Eğitim öğretimin bütününde olduğu gibi yükseköğretimde de 'piyasa' şartlarının egemen olmamasını istiyoruz. Eğitim öğretim, ana gövde olarak kamusal bir hizmettir. Bu bağlamda, mezunlarını 4-5 sene sonra göreceğimiz bilinmezliklerle dolu bir sisteme ilişkin bir süreç başlatmamız aklen, bilimsel olarak mümkün değil" ifadelerini kullandı.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın lise çıktısının yükseköğretimin girdisi olacağını dile getiren Saraç, "Bu girdi ile ilgili planlamayı o çıktıya göre yapabiliriz. Şu an o çıktıyı görmüyoruz. Şu an gündemimizde sistem değişikliği yok" diye konuştu.
Üniversite giriş sistemlerinde, genel yetenek ağırlıklı bir model dışında müfredattan soru sorma oranının yüzde 99'un üzerinde olduğunu aktaran Saraç, "Sınavlarda zaten müfredattan soru soruluyor. Yükseköğretime giriş sistemi her zaman için lise eğitimini destekleyici olmak durumundadır. Burada bir sıkıntı yok" şeklinde konuştu.
'YENİ LİSE TASARIMINI İRDELEYECEK BİR GRUP OLUŞTURMAK İSTİYORUZ'
Saraç, "Yeni lise tasarımı ile alakalı eğitim bilimcilerinden bir grup oluşturmayı ve bu tasarımı irdelemelerini istiyoruz. Yeni sistemin eğitim öğretime katkısı, uygulanabilirliği, muhtemel uygulama ile ilgili sorunlar olabilir mi ve bu hususları da Milli Eğitim Bakanlığı'na iletelim ve onların da yararına olsun diye düşünüyoruz. Bu tasarımın bu tarzda bilimsel çalışmaya konu olması gerektiğini düşünüyoruz. Böyle bir inceleme ve irdelemenin yapılmasında yarar görüyoruz" değerlendirmesini yaptı.
Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK'ün farklı yetki alanları bulunduğuna dikkati çeken Saraç, bu yetki alanlarına girmeden süreçleri sürdüreceklerine inandıklarını, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un da son açıklamalarında bu hususa vurgu yaptığını dile getirdi.
Sistemi bir bütün olarak algılamak gerektiğine değinen Saraç, "Sistemin bir bütün halinde bir eğitim iklimi çerçevesinde değerlendirilmesi ve kurgulanması lazım. Lise, aslında eğitimin zirvesidir. Lise eğitimi sağlam olursa yükseköğretim güçlü olur. Ama lise eğitiminin de güçlü olması, kendisinden önceki merhalelerin sağlam ve güçlü olmasına dayanır. Bunlar herhalde Milli Eğitim Bakanlığı'nda görüşülmüştür, tartışılmıştır, ondan sonra bu kurgu yapılmıştır diye düşünüyoruz" ifadelerini kullandı.
'EĞİTİM ÖĞRETİM KURAMLARLA DEĞİL EYLEMLERLE İYİLEŞECEK'
Saraç, 4 yıl önce 40 bin olan yabancı uyruklu öğrenci saysının 150 bine ulaşmasının tesadüf olmadığına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Eğitim öğretimin kuramlarla değil eylemlerle iyileşeceğine inanıyorum. Pratiğin de kendi içerisinde teorisini üreteceğine inanıyorum. Eğer sırf teoride kalırsanız, bugün ve yarın için kayıp nesilleri göze almış olursunuz. Teori, eylem, fiiliyat hemen ne yapılacaksa bugün yapılması lazım. 'Köklü değişiklikler' diyerek bir şeyi ötelemek eğitim öğretim için zarardır. Onun için küçük küçük bugün için atabileceğimiz bir adım varsa bugün o adımları atalım. Bu çeşitli lokal iyileştirmeler, bir noktadan sonra sistemin bütününe yönelik bir iyileştirmeyi ortaya koyacak."
Saraç, Türkiye'ye meslek icra sınavının getirilmesi ve bunun ilk adımın hukuk fakülteleri için atılması gerektiğine inandıklarını dile getirerek, "Mezun olanlara ve öğrencilere hiçbir mağduriyet oluşturmaksızın ve onları kapsama almaksızın, yeni girecek öğrenciler için mezun olduktan sonra nesnel kriterlere bağlı bir meslek icra sınavının yapılması hususunu yükseköğretimde çok büyük atılım gerçekleştireceğine inanıyoruz. Bununla ilgili Sayın Adalet Bakanımız ile Türkiye Barolar Birliği ile görüşüyoruz. Belli bir noktaya da gelindi" açıklamasında bulundu.