Özmen, Türkiye'nin Yeni Deprem Tehlike Haritası'nın İstanbul ve Ankara'ya etkilerine ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu. Birçok ilin deprem tehlikesine ilişkin değişikliği içeren Türkiye'nin Yeni Deprem Tehlike Haritası'nın 1 Ocak'ta yürürlüğe girdiğini hatırlatan Özmen, bu haritaya göre İstanbul ve Ankara gibi birçok ilin deprem tehlikesinde önemli değişiklikler olduğunu söyledi.
Haritanın dünya ve Türkiye'deki gelişmelere paralel olarak 23 yıl aradan sonra yeniden düzenlendiğini belirten Özmen, artık her yerleşim biriminin, mahallenin deprem tehlikesinin faya yakınlığına veya uzaklığına bağlı olarak değiştiğini kaydetti.
Yeni haritanın yürürlüğe girmesiyle 1996 tarihli eski haritayla depreme maruz bölgeler olarak tespit edilen yerlerin yürürlükten kaldırıldığını aktaran Özmen, "Ayrıca 'birinci-ikinci derece deprem bölgesi' ifadeleri ortadan kalktı. Artık her yerleşim biriminin, mahallenin hatta binanın deprem tehlikesi koordinat bazında e-Devlet şifresiyle Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının web sayfasından öğreniliyor. Bu sayede bulunulan yerin, bölgenin deprem tehlikesiyle ilgili çok farklı şekilde sorgulamalar yapılabiliyor, istenirse bunlar harita üzerinde gösterilerek rapor halinde çıktısı alınabiliyor." diye konuştu.
Özmen, yeni haritanın yürürlüğe girmesiyle bazı illerin deprem tehlikesi değerinin düştüğü, bazı illerin yükseldiğini bir kısmının ise aynı kaldığını dile getirdi.
YENİ HARİTANIN İSTANBUL VE ANKARA'YA ETKİLERİ
Özmen, eski haritanın, deprem tehlike parametresi olan sağlam zemindeki maksimum yer ivmesi değerini gösteren "g"ye göre (50 yılda yüzde 90 ihtimalle aşılmayacak yer ivmesi değeri) Türkiye'yi 5 dereceye ayırdığını ifade etti.
Buna göre birinci derece deprem bölgelerinin yer ivmesinin 0.40 g ve daha büyük, ikinci derecenin 0.30-0.40 g, üçüncü derecenin 0.20-0.30 g olduğunu belirten Özmen, dördüncü derecenin 0.10-0.20 g ve beşinci derece deprem bölgeleri yer ivmesinin ise 0.10 g'den küçük olması beklenen bölgeleri gösterdiğini dile getirdi.
Eski haritanın Türkiye yüzölçümünün yüzde 66'sının birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde bulunduğunu ve nüfusunun yüzde 71'inin bu bölgelerde yaşadığını gösterdiğini aktaran Özmen, şöyle konuştu:
'EN FAZLA BÜYÜKÇEKMECE'DE VAR'
Özmen, eski haritada ikinci derece deprem bölgesinde gösterilen Bağcılar, Bahçelievler, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beykoz, Beyoğlu, Büyükçekmece, Çatalca, Esenler, Fatih, Gaziosmanpaşa, Güngören, Kağıthane, Silivri, Şile, Şişli ve Ümraniye'nin Marmara Denizi'ne yakın olan bölgelerinde yer ivmesi değerlerinde önemli artışların görüldüğünü belirterek, "Bu artış yüzde 70 ile en fazla Büyükçekmece'de meydana gelmiştir. Bağcılar, Bahçelievler, Esenler, Fatih, Güngören'in Marmara Denizi'ne yakın olan bölgelerinde yaklaşık yüzde 35-45 oranında, Bayrampaşa, Beşiktaş, Beyoğlu, Çatalca, Gaziosmanpaşa, Kağıthane, Silivri, Şişli ve Ümraniye'de yüzde 15-30 oranında, Beykoz ve Şile'de ise yüzde 5 oranında artışlara neden olduğu görülmüştür." ifadesini kullandı.
Eski haritada üçüncü derece deprem bölgesinde gösterilen Eyüp ve Sarıyer ilçelerinin ise yer ivmesi değerlerinde önemli artışlar olduğunun görüldüğünü aktaran Özmen, bu artışın Eyüp ilçesi için yüzde 80'i, Sarıyer ilçesi için de yüzde 50'yi bulduğunu söyledi.
'BAŞKENT ÖNEMLİ DEĞİŞİKLERE UĞRADI'
1996 resmi deprem bölgeleri haritasında 4'üncü derece deprem bölgesi içinde gösterilen Ankara'nın, yeni haritanın yürürlüğe girmesiyle deprem tehlikesi açısından önemli değişikliklere uğradığına işaret eden Özmen, şu bilgileri verdi:
Özmen, Türkiye'de artık binaların deprem yükü hesaplamaları, güçlendirme çalışmaları, riskli yapıların belirlenmesi ve kentsel dönüşüm çalışmalarının yeni haritaya göre yapılacağını, bu haritanın kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında riskli binaların belirlenmesinde ciddi rolü olacağını sözlerine ekledi.