İstanbul Teknik Üniversitesi´nin (İTÜ) her yıl düzenlediği Uluslararası Deprem Sempozyumu, 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin 20. Yılında İstanbul´da gerçekleşiyor. İTÜ Ayazağa Yerleşkesinde bulunan Süleyman Demirel Kültür Merkezi´ndeki sempozyumda, deprem konusunda uzman yerli ve yabancı pek çok önemli isim bir araya gedi. Dün başlayan ve iki gün daha devam edecek olan sempozyumda, Marmara Denizi'nde son 20 yılda gerçekleştirilen araştırmaların bulguları da paylaşılacak. Ayrıca beklenen İstanbul depreminin de masaya yatırılacağı sempozyum, yapılacak bilimsel oturum ve panellerin ardından 18 Ekim'de sona erecek.
DÜNYACA ÜNLÜ YER BİLİMCİLER İSTANBUL´DA
İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ziyadin Çakır, "Bu aslında her yıl düzenlenen bir konferans. Bu sene 23.sünü yapıyoruz. Tabii Marmara depremlerinin 20. yılı olması münasebetiyle İstanbul´da düzenliyoruz bu toplantıyı. Zaten ilki de İTÜ tarafından burada düzenlenmişti. Son 20 yılda özellikle Marmara´da yapılan çalışmaların özeti sunuldu. Çeşitli geniş araştırmaları, jeodezi araştırmaları, sismoloji araştırmalarında gelinen nokta nedir, başka neler yapılması gerekir. Bu konuda özel bir oturum düzenlendi. İlk gün. Yarın da Marmara´nın etrafında Türkiye´de ve dünyanın çeşitli yerlerinde depremlerle ilgili konuşmalar olacak. Burada dünyaca ünlü yerbilimciler var. Geçen gün biliyorsunuz 3 önemli bilim adamına fahri diploma verildi. Bunun dışında onlar kadar meşhur bilim adamları da katılıyor. Örneğin Roger Bilham var. Amerikadan, Fransada´dan, Almanya´dan birçok yerden. Özellikle Türkiye´de ve Marmara´da çalışmış 20 yıldır bunun üzerinde zaman, emek, para harcamış, makaleler yazmış, yeni bulgular elde etmiş kişiler var" şeklinde konuştu
"DEPREMLER ÖNCEDEN KESTİRİLEMEZ"
Beklenen İstanbul depremi ile ilgili olarak ise Prof. Dr. Çakır, "Maalesef ben yeni nesil deprem tahmincisi değilim. Eski nesilim, diyorum. Depremler önceden kestirilemez. Önceden kestirdiğini söyleyen varsa bunlar bilimsel olmayan yöntemlere başvuruyorlar. Bunları da burada tartışmamızın gereği yok. Deprem olacak. Her an olabilir. Özellikle 26 Eylül´de olan 5.8´lik deprem çok ciddi bir depremdi. Ciddi bir uyarıydı. Bu bir şanstı. Özellikle de kırılmasını beklediğimiz fayın ucunda meydana geldi. Dolayısıyla gerçekten bu kırılacak fayı tetikleyip, 7.1, 7.2 büyüklüğündeki bir depremi her an üretebilir. Şu an konuşurken deprem olabilir. Dolayısıyla yapılması gereken, devletin bir an evvel binalarını kontrol ettirmesi, oturulmayacak kadar kötü olanların yıkılması, boşaltılması. Bir şekilde eski bina stoklarının eritilmesi, kentsel dönüşümün hızlandırılması yapılabilir. Yani biz yer bilimciler olarak tehlikenin varlığını, büyüklüğünü ortaya koyduk. Dolayısıyla artık yapılması gereken yer bilimcilerin işi değil, karar vericilerin, karar merciindeki insanların, deprem hasarını, can ve mal kaybını azaltmak için yapılması gereken alınması gereken ne önlem varsa bunların alınması gerekiyor. Vali yardımcımız da buradaydı. Sağ olsunlar geldiler, bizi dinlediler ve durumun ehemmiyetini de anladılar özellikle bu yer bilimleri araştırmalarının deniz araştırmasındaki önemini anladılar. Kendisi de biraz bahsetti. Devlet de bu konuda ciddi çalışmalar yapıyor. Olası deprem senaryoları var vesaire. Dolayısıyla bir şekilde aynı şeyleri söylüyoruz. İnsanları depremler değil binalar öldürür. Bu kötü binalardan bir an evvel kurtulmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"DENİZ TABANINDA GÖZLEM EVLERİNE İHTİYAÇ VAR"
Marmara fayı ile ilgili yorumlarda bulunan Fransız deprem bilimci Louis Geli, "Marmara fayının özelliği denizle kaplı olması. Yani burada faya doğrudan bir erişim yok. Bu durum fayın üzerinin suyla kaplı olması dışında California´ya çok benziyor. Yani bu durumda tam olarak ölçüm yapamazsınız. Bizim California San Andreas fayı hakkındaki bilgi seviyemize ulaşmanız için, Marmara Denizi'nde deniz tabanı gozlemevlerine ihtiyacınız var. Yani Türkiye´nin bu gözlemevlerini kurması, depremleri ve sismik faaliyetleri ölçmek ve ayrıca Anadolu ve Avrasya plakaları arasındaki hareketleri ölçmek icin oldukça önemli." dedi.