İstanbul’da 35 yıl boyunca çeşitli mesleklerde çalışarak birikim yapmaya çalışan girişimci Mürüvvet Pay, şehir ve iş hayatından bıkarak Kastamonu’nun Doğanyurt ilçesine bağlı Gözalan Köyüne dönüş yapma kararı aldı. Köyünde arı yetiştirmeyi kafasına koyan Mürüvvet Pay, kendisine destek olması için ablası Kezban Çalışkan’dan borç olarak bir adet bilezik aldı ve bunu bozdurdu. Bileziğin parasıyla bir kovan arı alan Mürüvvet Pay, işlerinin iyi gitmesiyle ikinci yıl bir kovan daha arı aldı. Bu şekilde her geçen yıl işlerini ilerleten Mürüvvet Pay, 10 yıl sonra 200 kovan arıya ulaştı. Bu zaman zarfında çeşitli kurslara giden ve televizyon kanalından da arıcılık ile ilgili bilgiler öğrenen Mürüvvet Pay, Doğanyurt’ta düzenlenen Kestane Balı Festivali’nde yapılan yarışmada ikinci seçilerek büyük bir başarıya da imza attı.
"HERKESE TAVSİYE EDİYORUM"
“Kadınların elinin değdiği her yerde her şey olur” diyen Pay, şunları kaydetti: “Kadınlar yeter ki arıdan korkmasın yapacağım diye söz versin, her kadın yapabilir, bu işi ben yapıyorsam her kadın yapar cesaretli olsun yeter. Ben kendi kızlarıma öneriyorum, emekli olmadan gelin diyorum, bu işle ilgili diplomanızı alın, benden kalan size yeter diyorum başka bir şey yapmanıza gerek yok diyorum”
SATTIĞI BİLEZİKLE BAŞLADI
35 yıl boyunca İstanbul’da çeşitli meslek dallarında çalıştığını anlatan Pay, şöyle devam etti: “35 yıl gurbette kaldım, köye geldim arı almak için düşündüm düşündüm bir bileziğim vardı, onu sattım bir arı aldım, bir arı da ablama aldırdım, onunla beraber iki arımız oldu ablamla beraber. İstanbul’da durup da kendimi heba etmektense arılara bakmak daha iyi dedim köyde. Hakikaten de iyi bir mesleğe yönelmişim. Parada kazanıyoruz, durumumuz da iyi, üç dört yere evde yaptım bu kazancımla. Allah’ı şükürler olsun, evimizde var, arabamızda var, arımızda var. 200 kovan arımda var, çok mutluyum”
"HER YIL KENDİMİZİ GELİŞTİRDİK"
Mürüvvet Pay’ın ablası olan ve Gözalan köyünde 70 arısı bulunan Kezban Çalışkan ise, şunları kaydetti: “Abla gel bana bir arı al dedi bende aldım o da aldı, bir arı ben aldım bir arı da o aldı. Ertesi yıl da 4 arı daha aldık. Ondan sonra arılarımız kendileri çoğaldı. Biz daha sonra arıcılığı devam ettirdik, seven insan gelsin bir arıdan başlasın devam ettikte artık ayrılamaz, balından şifasından her şeyinden”
"SADECE ERKEKLER YAPAR DEMEK YANLIŞ"
Geçimlerini arıcılıktan sağladıklarını belirten Nevin Yılmaz da, şunları söyledi: “Hem vakit geçiriyoruz hem de tabiat güzel. O yüzden arıcılık yapıyoruz. Biraz zor oluyor ama arıcılığı erkek işi diye genel bir düşünce var. Baktık ki bu, bizim yapabileceğimiz bir iş. Şimdi arıcılığı bizler yapıyoruz. Sabah gidiyoruz akşam geliyoruz. Biraz zorlukları var ama tatlı zorluklar yani. Doğamız güzel bizim, burası hep kestane ağaçları, arılarımız da kestanelerden ballarını alıyorlar. Günümüz arılarla geçiyor, çocuklarımız kadar seviyoruz. Çocuklar artık arka planda kaldı. Burası Doğanyurt’un Gözalan köyü, biz burada üç kardeş arıcı olarak çalışıyoruz. Geçimimizi de arıcılıktan sağlıyoruz. Ballarımız da kestane balıdır”