Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'dan Ayasofya ve sosyal medya açıklaması

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ''Sosyal medyanın kapatılması diye bir plan yok ama düzenlenmesi gerektiği konusunda artık bir konsensüs oluştu. Burası 'Gerçek hayatta suç olan sanal hayatta da suçtur' ilkesiyle hareket edilmesi gereken bir alandır'' dedi.

Sosyal medyanın kapatılması şeklinde bir görüş olmadığını belirten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ancak sosyal medyanın düzenlenmesi gerektiğine yönelik bir ittifak oluştuğunu söyledi. Bunun muhalif seslerin susturulması anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Kalın, Ayasofya'nın ibadete açılmasının dünya mirası kimliğinden bir şey eksiltmeyeceğini dile getirdi.

Kalın'ın Anadolu Ajansı'na verdiği röportajda yöneltilen soru şöyleydi:

Şimdi Türkiye sosyal medyayı artık dünyada en çok kullanan ülkelerden bir tanesi. Ama sosyal medyanın Türkiye'de maalesef daha çok son dönemlerde kadına yönelik şiddet, hakaret, yalan, küfür ve benzeri kötü amaçlar için kullanıldığını gördük. Bir sosyal medya düzenlemesi gerektiğini görüyoruz. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı bir talimat verdi bir çalışma yapılıyor bu düzenlemenin içeriğiyle ilgili bize neler söyleyebilirsiniz? Sosyal medyayı Türkiye'de kapatacak mısınız? Çünkü o tür bir algı da var, hükümetinizin sosyal medyayı Türkiye'de yasaklayacağına dair şeyler de konuşuluyor. Böyle bir planınız mı var yoksa bu düzenleme neyi kapsayacak?

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın ise soruya detaylı olarak yanıt verdi.

"Sosyal medyanın kapatılması diye bir plan, bir görüş yok ama sosyal medyanın düzenlenmesi gerektiği konusunda artık bir konsensüs oluştu, bir ittifak oluştu. Neden? Ben gerçek hayatta size hakaret ediyorsam, küfür ediyorsam, iftira ediyorsam, kişilik haklarınızı ihlal ediyorsam, mahrem bilgilerinizi ortaya çıkartıyorsam yahut terör propagandası yapıyorsam, bu nasıl gerçek hayatta suçsa sanal dünyada da suç olmak durumundadır. Yani analogda suç olan dijitalde de suçtur, temel ilke budur. Fakat internet dünyası çok hızlı geliştiği ve regüle edilmesi çok zor bir alan olduğu için bununla ilgili uluslararası bir müktesebat da oluşmuş değil. Farklı ülkelerin bu konuda farklı uygulamaları var. Mesela Almanya örneğine baktığınızda bu konuda en sıkı tedbirleri almaya çalışan, hukuki anlamda çalışma yapan ülkelerden birisi olarak onların geçtiğimiz özellikle 4-5 yıl içerisinde birçok yasa girişimi oldu, bunların bir kısmını birkaç aşamada uyguladılar ve hep bu ilkeden hareket ettiler, gerçek hayatta suç olan sanal dünyada da suçtur. Peki bunu nasıl regüle edeceksiniz, nasıl takip edeceksiniz? Birisi sosyal medyayı kötü amaçlarla kullandığında, kişilik haklarını ihlal ettiğinde, suç teşkil eden bir eylemde bulunduğunda ne yapacaksınız? Sizin gidip bu şirketlere, yani platformları yöneten şirketlere başvurmaktan başka şansınız yok. Mahkeme kararı bile çıkartsanız onu uygulayacak olan bu şirkettir, o platformdur, o sosyal medya mecralarıdır. Dolayısıyla burada şirketlere büyük bir sorumluluk düşüyor. Hatırlayın Amerika'da bile işte Facebook'la ilgili birçok konular gündeme geldi. 'Seçim döneminde bilgileri alıp bunları bir tarafın lehine kullandırttınız mı?' Çok ciddi bir suçlama, çok ciddi bir iddia bu, değil mi? Başka birçok alanda benzer uygulamalar, benzer davalar açıldı. Bunlarla ilgili büyük cezalar verildi. Neden yapılıyor bu? Çünkü kişi haklarını ihlal eden, suç teşkil eden bir eylem o mecra üzerinden gerçekleştiriliyorsa suçu işleyen kişi kadar tedbir almıyorsa mecranın sahibi de sorumludur. Temel ilke bu. Dolayısıyla bu tasarı tabii ki meclisin uhdesinde, çalışılıyor. Cumhurbaşkanımız bir çağrı yaptı bununla ilgili, hem Cumhurbaşkanı hem de AK Parti'nin Genel Başkanı olarak tabii. Kendi grubuna da bir çağrı yaptı, Meclis'e de bir çağrı yaptı: "Gelin bununla ilgili bir düzenleme yapalım. Sosyal mecra kişilik haklarının ihlal edildiği, terör propagandasının yapıldığı, yalanın, iftiranın kol gezdiği bir yer olmaktan çıksın. İnsanların medeni, erdemli, doğru bilgiye dayanan iletişim yapabileceği bir mecra olarak kullanılsın."

SORU: MUHALİF SESLERİN SUSTURULMASI GİBİ BİR...

CEVAP: Hayır böyle bir şey değil. Yani gerçek hayatta da muhalif sesler var, muhalefet çıkıyor muhalefetini yapıyor. Sanal dünyada da olabilir ama bunu yalana başvurmadan, iftiraya başvurmadan, terör propagandası yapmadan gerçekleştirmek esastır. Dolayısıyla burada bu düzenlemenin iki önemli ayağı var, sosyal medyanın diyeyim iki tane önemli ayağı var. Bir tanesi içeriklerle ilgili konu. Şimdi birisi işte bir yalan, iftira veya benzeri bir şey ortaya attığında içerikle ilgili bir sorun ortaya çıkıyor. Sizin kişisel, kişi haklarınıza bir saldırı var, siz bunu kaldırılmasını istiyorsunuz. Çünkü herkes görüyor bunu. Siz ne yapıyorsunuz? O şirkete başvuruyorsunuz, netice almanız ne kadar sürer, alır mısınız, alamaz mısınız belirsiz. Mahkemeye gidiyorsunuz, mahkemeden karar alıyorsunuz, bu içeriğin kaldırılmasını talep ediyorsunuz. O dahi herhangi bir muhatap olmayınca uygulanması mümkün olmayan bir karar olarak kalıyor. Sonra mağdur olan yüz binlerce insan var. Bir muhatap bulamıyorlar. Dolayısıyla o şirketlerin mutlaka faaliyet gösterdikleri ülkelerde bir ofis açması, yani bir muhatap olması gerekiyor. Şu ana kadar bu şirketler, bir, iki tanesi hariç ofis açmayı reddettiler Türkiye'de. Bu da bizi meselenin ikinci boyutuna getiriyor. O da ticari kısmı. Vergi ödemiyorlar. Bunlar son tahlilde ticari birer kuruluş. Bizim girip kullandığımız sosyal paylaşım mecraları birer ticari kuruluş. Para kazanıyorlar ama vergi ödemiyorlar. Şimdi aynı gerçek dünyada olduğu gibi siz bir malın vergisini kaçırdığınızda nasıl bunun bir müeyyidesi varsa sanal alemde de kazandığınız paranın vergisini ödemiyorsanız bu bir suçtur. Bundan dolayı da bu şirketler yıllarca, ben kendim bile görüştüm bunların birçok kurum başkanlarıyla heyetleriyle geçtiğimiz yıllarda, 'Gelin burada ofis açın, temsilcilik açın, verginizi ödeyin, bu içerikle ilgili konularda da bir muhatap oluşsun ve bu sorunları hukuki olarak şeffaf bir şekilde çözmenin yollarını arayalım.' Ama bugüne kadar bunu reddettiler. Şimdi yeni düzenlemeyle bu iki ayağı, yani ticari kısmıyla kişilik haklarının korunmasını hedefleyen içerikle ilgili düzenlemeleri ihtiva edecek bir yasa tasarısı hazırlanıyor diye biliyorum. Nihai olarak tabii ki bu Meclisin uhdesinde. Böyle bir düzenlemenin herkesin faydasına olacağını düşünüyorum. Muhalif seslerin susturulması, oradaki renkliliğin ortadan kaldırılması, kişilerin görüşlerini ifade edememesi gibi bir şey söz konusu değil. Orada meşru kurallar çerçevesinde insanlar fikirlerini, görüşlerini özgürce ifade edebilirler. Bunun önünde herhangi bir engel söz konusu değil. Ama dediğim gibi suç teşkil eden, kişilik haklarını ihlal eden, mahremiyeti ortadan kaldıran, terör propagandası yapan, doğrudan suça teşvik eden paylaşımlar, propagandalar yapıldığı zaman bunlara karşı da tedbir alınmasından daha doğal bir şey olamaz.

AYASOFYA'NIN İBADETE AÇILMASI

Kalın Ayasofya hakkındaki ibadete açılması yönünde değerlendirmelerde de bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Ayasofya'nın ibadete açılmasıyla  ilgili tartışmalar hakkında, "İbadete açılması tarihi dünya mirası kimliğinden bir şey eksiltmez.Daha fazla insan orayı ziyaret edebilir" ifadelerini kullandı.