Ebu Eyyub el-Ensari ve Galata'daki Arap Camii, Şam'dan çıkan İslam Ordusu'nun İstanbul'u fetheden Türk Ordusu'na ve Türk milletine mirasıdır ve Sultan Mehmet Han bu mirasa sahip çıkmış ve imar etmiştir.
Bir diğer ifadeyle iki halkın hikayesi çok önceden kaderin tecellisiyle kesişmiştir.
Osmanlı Devleti'nin banisi Ertuğrul Gazi'nin dedesi Halep'te medfundur, çünkü Türklerin İstanbul'a giden yolu Suriye'den geçmiştir.
Osmanlı Devleti'nin çatısı altında yüzyıllarca bir arada yaşayan iki halk, Çanakkale'de Düveli Muazzama'ya karşı birlikte savaşmış, aynı toprağa şehit düşmüştür, aynı şehitlikte yatmaktadır.
Yani yüzlerce yıllık ortak tarihe sahip iki halkın dostluğu ve çıkarları Esed rejimin bozamayacağı kadar derin ve güçlüdür.
Diktatör Esed rejimi iki halkın arasına girmek istemiş, sürekli olarak Türkiye'nin ulusal güvenliğini tehdit etmiştir. Baba Esed, PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ı destekleyip ona Zebadani ve Bekaa vadisinde askeri kamplar açmıştır. Oğul Esed de PYD/YPG terör örgütlerinin Suriye'de ofisler açmasını kolaylaştırmış, ülkenin kuzey doğusunda kontrolü onlara bırakmış, petrol ve her türlü kaçakçılığı yapmalarına göz yummuştur. Özellikle 2011 yılından sonra YPG/PYD terör örgütlerine silah temin ederek Türkiye'nin ulusal güvenliğini daha da tehdit etmesini desteklemiştir.
Esed rejiminin yıkılmasını iki millet arasındaki engeli kaldıracak, Türkiye'nin ulusal güvenliğine ciddi katkı sunacak güçlü bir stratejik bir müttefiki yönetime getirecektir. Suriye'de demokratik bir siyasal sistem kurulması, Türkiye ve Suriye arasında siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel alanlarda stratejik iş birliğinin kökleşmesine imkan sunacaktır.
Türkiye-Suriye stratejik iş birliği Türkiye'nin Ortadoğu'dan Kuzey Afrika'ya açılan kapısı olacaktır. Zira geçtiğimiz dönemde 4 milyon Suriyeli Türkiye'de misafir olmuş, eğitim almış, iki halk karşılıklı olarak birbirini tanımıştır. Bu Suriyeliler ülkelerine döndüğünde iki ülke ve bölge arasında güçlü ilişkiler kuracaktır.
Türkiye, Suriye'de rol oynayan diğer ülkeler gibi vekiller üzerinden menfaat temelli bir politika takip etmemiş, demokrasinin, insan haklarının yanında yer almış, terörle mücadele etmiştir. Suriye halkı Türkiye'nin oynadığı rolü takdir etmektedir, iktidara geldiğinde iki halk arasındaki dostluk stratejik iş birliğine dönüşecektir.
Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 262/67 sayılı kararı çerçevesinde Suriye halkının tek meşru temsilcisi olarak uluslararası meşruiyete sahiptir. Suriye Geçici Hükümeti ve Suriye Milli Ordusu SMDK'ya bağlıdır. SMDK, Esed rejiminin zaten olmayan meşruiyetini tamamen elinden almak için gereken rolü oynayabilir. Aynı zamanda SMDK, terör örgütleri PKK/YPG/SDG'ye karşı siyasi ve yasal bir mücadele verme gücüne de sahiptir. Türkiye'nin Suriye halkına ve SMDK'ya olan desteği SMDK'yı güçlendirmektedir. SMDK'nın etkinliğinin arıttırılması Suriye halkının ve Türkiye'nin yararına sonuçlar doğuracaktır. Güçlü bir meşruiyete sahip olan SMDK aracılığıyla gelecekteki Suriye devleti ile Türkiye arasında terörle mücadelenin yanı sıra, ekonomik, kültürel ve diplomatik iş birliği kurulabilecektir. Bu iş birliği iki ülke ve halk arasında coğrafya ve tarih temelinden güç kazanarak geleceği belirleyecektir.