Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Mustafa Şentop, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) yaptırım kararları hakkında Türkiye'nin, ABD dahil herhangi bir ülkeye mahkum olmadığını vurguladı.
Kuzey Makedonya’nın başkenti Üsküp’te temaslarda bulunan Şentop, AA muhabirine, ABD yaptırım kararları, Türkiye ile Libya arasında TBMM’de güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırasının onaylanması, Türkiye’nin Libya’ya olası asker göndermesiyle ilgili tezkere ve Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslamofobi konularında değerlendirmede bulundu.
Yaptırım meselesinin, ABD’nin uzun zamandır, özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın seçilmesinden sonra kullanılan önemli bir tehdit olduğunu kaydeden Şentop, "Birçok ülkeye karşı ilişkileri yürütmekte sıkıntı yaşadığı zaman bir tehdit olarak yaptırımları savuruyor. Bunlar tabii ilk zamanlarda hatırlarsınız, bundan bir buçuk sene kadar önce konuşulduğu zaman biraz bir etkisi olmuştu psikolojik olarak. Fakat bu kadar çok kullanıldığı için bunlar, artık yaptık, yapacağız, yapıyoruz falan gibi bu tehdidin etkisi, tesiri azalmaya başladı. Öncelikle ben Türkiye üzerinde bunun ekonomik anlamda bir tesiri olacağına inanmıyorum. Böyle bir şey mevzubahis olmayacak." dedi.
Birtakım yaptırımların, ambargoların, Türkiye’nin özellikle savunma alanındaki çeşitliliği, alternatifleri dikkate alındığı takdirde Türkiye’yi engelleyecek ve zarar verecek bir tablo çıkartmayacağını vurgulayan Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şunun için söylüyorum, Türkiye zaten daha önce bu tür bir karara, açık bir karara bağlı olmaksızın, mesela F-35’lerle ilgili bir yaptırıma, bir ambargoya tabi değil miydi? İçinde bulunduğumuz, başından beri bir sürü harcama yapmış olduğumuz bir proje F-35 projesi. Fakat uçakların teslimini yapmayacaklarını ifade ettiler. Bu yine bir yaptırım, ambargo değil mi? Daha önce biz İHA’larla ilgili yine Patriot füzeleriyle ilgili olarak benzer durumlarla karşılaşmadık mı? Ne yaptık onların karşılığında? İşte S-400 meselesi gündeme geldi. Türkiye o konuda kararlı bir şekilde adımlar attı. F-35’lerle de ilgili Türkiye alternatifleri değerlendiriyor. Bunu biliyorsunuz. Türkiye, ABD dahil herhangi bir ülkeye mahkum, meşgul değil bu konuda."
"ESKİ BİR DÜNYA YOK, ESKİ BİR TÜRKİYE DE YOK ARTIK"
Değişen bir dünyada yaşandığını, 20. yüzyılın iki bloklu bir dünya tasarımı içerisinde bulunmadıklarını kaydeden Şentop, mevcut çok kutuplu dünyada Türkiye’nin her zaman alternatiflerinin olduğunu kaydetti.
Yaptırımların, ambargoların Türkiye’ye ekonomik olarak da savunma sanayisi anlamında da olumsuz etkisi olacağını düşünmediğini dile getiren Şentop, "Bir tek olumsuz bir etki var o da Türkiye-Amerika ilişkileri bakımından bu ilişkilere zarar verecek bir tablo çıkartacak. Amerika’nın tercihi buysa, eğer Türkiye ile ilişkilerini bozmayı veya zarara uğratmayı hedefliyorsa, amaçlıyorsa böyle bir sonucu buradan elde edebilir. Ancak şunu belirtmek lazım, günümüz dünyasında ambargolarla, tehditlerle, uluslararası hukuku hiçe sayan uygulamalarla, kararlarla sonuç alabilmek mümkün değil. Eski bir dünya yok, eski bir Türkiye de yok artık." ifadelerini kullandı.
TBMM’de dün Libya ile Türkiye arasındaki güvenlik ve askeri iş birliği mutabakat muhtırasının onaylanması konusunda Şentop, şu ifadeleri kullandı:
"Bu aslında Türkiye’nin daha önce Libya’yla imzalamış olduğu münhasır yetki ekonomik alanla ilgili anlaşmanın belki devamı mahiyetinde. O anlaşmayı güçlendiren, teminat altına alan bir anlaşma bu. Libya’da uluslararası hukuka göre tanınmış, Birleşmiş Milletlerin ve birçok ülkenin de kabul etmiş olduğu bir hükümet var. Bu hükümete karşı mücadele eden, paralı askerlerle mücadele eden bir eski general var. Buna bazı Arap ülkelerinin de destek verdiğini biliyoruz."
"TÜRKİYE TANIMIŞ OLDUĞU BİR HÜKÜMETLE İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMASI YAPIYOR"
Uluslararası medyada, Libya’nın Misrata şehrinin önceki gün 2,5 saat boyunca Mısır uçakları tarafından bombalandığına ilişkin bilgiler olduğunu belirten Şentop, "Bu şekilde komşu devletin şehirlerini bombalayabilen başka bir devlet olabilir mi?" sorusunu yöneltti.
Şentop, şöyle devam etti:
"Bu konuda ben uluslararası camianın da dikkatinin çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Paralı askerlerle hareket eden ve tanınan, uluslararası tanınırlığı olan bir hükümete karşı mücadele eden bir grup var. Bu anlamda Türkiye aslında Birleşmiş Milletlerin de kabul ettiği, birçok devletin tanıdığı, uluslararası hukuka göre de tanınan ki Türkiye’nin de tanımış olduğu bir hükümetle iş birliği anlaşması yapıyor. Bu ekonomi alanında olabileceği gibi savunma alanında da olabilir. Bu anlaşma bence Türkiye’nin daha önce imzalamış olduğu anlaşmayı da tamamlayan bir anlaşma olarak görülmelidir. Ben özellikle Akdeniz’de ve Kuzey Afrika’daki gelişmelere olumlu etkisi olacağını düşünüyorum."
Türkiye’nin Libya’ya olası asker göndermesi tezkeresiyle ilgili Şentop, "O ayrı bir konu. Yani bu anlaşmanın zorunlu bir sonucu değil o konu. Böyle bir ihtiyaç olup olmadığının da tartışılabileceğini düşünüyorum. Bu anlamda herhangi bir ülkeden, Libya’nın şu anda tanınmış hükümetinin bir asker ihtiyacı, böyle bir destek anlamında ihtiyaç içerisinde olduğunu da düşünmüyorum. Burada farklı bir tablo, bir durum var şu anda." değerlendirmesinde bulundu.
"AVRUPA’NIN ÇALIŞABİLECEK, DİNAMİK, GENÇ NÜFUSA İHTİYACI VAR"
Avrupa’da yükselen ırkçılık ve İslamofobi ile ilgili Şentop, bunun örneklerini daha önce başta Avrupa olmak üzere Avustralya’da ve Yeni Zelanda’da da gördüklerini hatırlattı.
İslamofobi'nin yanı sıra yabancı düşmanlığı da olduğunu belirten Şentop, "Avrupa bugüne kadar aslında kültürel anlamda kapalı ve tek kültürlü yapı olarak varlığını sürdürdü. Belki siyasi çoğulculuk var ama temel olarak tek kültürü esas alan bir anlayışla hareket edildi. Farklı kültürlerden insanlar çok istisnai olarak sayıca toplum içerisinde, istisnai olarak varlık ortaya koyuyorlardı. Halbuki küreselleşmeyle beraber dünya çok değişti. Sadece paranın, eşyanın serbest dolaşımı değil insanların da onunla beraber kültürlerin de serbest dolaşımı ortaya çıktı. Avrupa buna esasen hazır değil çünkü kültürel anlamda monist bir yapısı var Avrupa’nın. Şimdi farklı kültürlerle karşılaşıyor ve yoğun olarak karşılaşıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Bu yoğunluğun daha da artacağı düşüncesinde olduğunun altını çizen Şentop, dünyada nüfus dengeleriyle ilgili çok önemli değişiklikler olduğunu söyledi.
Şentop, belki çeyrek asır içerisinde nüfus dengelerinde büyük değişiklikler olacağını belirterek Avrupa’da hızla yaşlanan bir nüfus olduğunu, ekonominin döndürülebilmesi, sosyal güvenlik sisteminin çalıştırılabilmesi için çalışabilecek, dinamik, genç nüfusa ihtiyaç bulunduğunu dile getirdi.
Bunun Avrupa'da bir vakum oluşturduğunu ifade eden Şentop, "Öbür taraftan bir de çatışmalar sebebiyle yine Avrupa ülkelerinin tetiklemiş olduğu huzursuzluklar, savaşlar, iç savaşlar sebebiyle kendi coğrafyalarında, kendi yurtlarında yaşayamayan insanlar var. Yine ekonomik anlamda sömürü düzeninin devam etmesi sebebiyle asgari insani yaşam şartlarına sahip olmayan çok geniş bir kitle var, Afrika başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde. Dolayısıyla bunlar da kendilerinin hayatlarını asgari insani şartlarda sürdürebilmenin mümkün olacağı bazı yerler, imkanlar arıyorlar. Dolayısıyla bu nüfustaki bu değişiklikler hareketlenmeler dinamizm, ben Avrupa’da bu anlamda çok kültürlü, çok dinli, çok dilli bir toplumsal tablonun çıkmasını mukadder olduğunu görüyorum." şeklinde konuştu.
Avrupa’nın buna alışık olmadığını belirten Şentop, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla bugün Avrupa’da bu farklı kültürlere karşı yabancı düşmanlığı şeklinde ama bilhassa İslam’a karşı da Müslümanlara karşı da İslamofobi şeklinde yükselen bir tepki var. Buna karşı tabii Türkiye’nin öncülük ettiği, sayın Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda öncülük ettiği, içinde Malezya’nın, Pakistan’ın bulunduğu bir çalışma var. Bu daha da genişleyebilir. Öncelikle iyi niyetli olan ama gerçekleri tam olarak göremeyen medyaya, siyasetçilere bu işin gerçeğini, tabloyu anlatmak lazım. Kötü niyetli olanların da zihniyetlerini, anlayışlarını ifşa etmemiz bütün dünyaya ilan etmemiz lazım. Bu anlamda önemli bir gayret içerisinde Türkiye."
"TÜRKİYE, BALKAN ÜLKELERİNİ BARIŞIN KALICI OLMASI BAKIMINDA DESTEKLİYOR"
Kuzey Makedonya’daki Türklerin 21 Aralık Türkçe Eğitim Günü vesilesiyle bu ülkede bulunduğunu anlatan Şentop, mümkün olduğu kadar bu etkinliklere katılmaya çalıştığını dile getirdi.
Kuzey Makedonya’da yaşayan, Türkçe konuşan, etnik köken olarak Türk olanların dışında da Türkçe konuşan bir nüfus bulunduğuna dikkati çeken Şentop, Türkiye ile gönül bağı olan insanlar açısından önemli bir gün olduğunu anımsattı.
Kuzey Makedonya başta olmak üzere Balkanlar’daki ülke ve toplumların sadece kendileri açısından değil, Avrupa ve dünya barışı açısından da çok önemli bir bölge olduğunu vurgulayan Şentop, "Geçtiğimiz 100 yıldan fazla bir süre içerisinde çok büyük, acı olayların yaşandığı bir coğrafya, çok yakın zamanda Bosna’da çok ciddi bir soykırım, Boşnaklara karşı bir katliam yaşanmıştı. Avrupa’nın gözü önünde, canlı yayınlarla bu katliamlara bütün dünya şahit oldu. Dolayısıyla böyle bir coğrafyanın barışa, istikrara ihtiyacı var. Türkiye de Balkan ülkelerini bu anlamda barışın kalıcı olması, sürdürülebilir olması, istikrarın sağlanması bakımından, ekonomik ve siyasi istikrar bakımından destekliyor." ifadelerini kullandı.
Kuzey Makedonya’yı bağımsızlığını ilan ettiğinde ilk tanıyan ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatan Şentop, o tarihten beri Türkiye’nin Kuzey Makedonya’yı zor zamanlarında ve Avrupa-Kuzey Atlantik kurumlarına üyelik ve bütünleşme süreçlerinde sürekli desteklediğini hatırlattı.
İki ülke arasında çok güçlü ilişkiler bulunduğunu kaydeden Şentop, "Bu ilişkilerin önemli bir ayağı da burada yaşayan, Türkçe konuşan insanlar. Bunlar aramızda bir köprü vazifesi de görüyor." dedi.
Şentop, Kuzey Makedonya vatandaşlarının Türkçe eğitim gününü tebrik ettiğini sözlerine ekledi.
AA