Sağlık teknolojilerinde üs olmaya aday tek ülke Türkiye

4 Temmuz’da düzenlenecek ihaleyle MR, tomografi gibi 5 önemli medikal cihazın Türkiye’de üretimi için düğmeye basılacak. İhaleye katılacak gruplardan biri de Philips- Vestel ortaklığı. Philips Türkiye CEO’su Karabatak, “Türkiye bu yatırımla teknoloji üssü olabilir” diyor.

Şenay Büyükköşdere  

Türkiye, sağlık reformunu ‘sağlık teknolojilerinin yerlileştirilmesi’ projesiyle sürdürüyor. Sağlık Bakanlığı 4 Temmuz’da bu doğrultuda çok önemli bir ihale düzenleyecek. MR, ultrason, tomografi, röntgen ve hasta başı monitörleri olmak üzere 5 önemli medikal cihazın Türkiye’de üretilmesi için düğmeye basılacak. İhalenin adaylarından biri de Philips - Vestel ortaklığı. 88 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteren Hollandalı Philips, yüzde 100 yerli Vestel’le birlikte Türkiye’yi bölgenin sağlık teknolojileri üssü yapmaya talip. Philips Türkiye CEO’su Haluk Karabatak, dünyada bu teknolojilere sahip ülke sayısının çok sınırlı olduğunu, bölgede ise Türkiye’ye alternatif bir ülke bulunmadığına dikkat çekiyor; “Bu Türkiye için kritik bir yatırım. Sağlık teknolojileri anlamında bu coğrafyada bir üs yok. Türkiye bu yatırımlarla birlikte bölgenin sağlık teknolojileri üssü olabilir. Bölgede liderliğe soyunabilecek başka bir aday ülke yok” diyor. Yaklaşan ihaleyi ve sağlık sektöründeki dönüşümü Haluk Karabatak’la konuştuk. 

- Philips daha çok tüketici ürünleriyle tanınıyor. Sağlık teknolojilerinde ne zamandır varsınız? 

Philips’i herkes televizyonlarıyla ve tüketici ürünleriyle tanıyor ancak Philips dünyanın en büyük sağlık teknoloji şirketlerinden biri. Hatta 1920’lerde ilk röntgen tüpünü üreten şirket. Philips’in sağlık şirketine dönüşümü ise 6-7 yıl önceye dayanıyor. O zaman global yönetimi Philips’i bir sağlık teknolojileri şirketine dönüştürme kararı aldı. Ve şirket yavaş yavaş evrimleşmeye başladı. Televizyon iş birimini sattı. 2 yıl önce de aydınlatmadan tamamen çıktı. 

TÜRKİYE’DE ÜRETİM

- Türkiye sağlık sektöründe ciddi bir dönüşüm içinde. Bu ne ifade ediyor Philips için? 

Türkiye’de yapılan sağlı reformı Hollanda’daki merkezimizi çok heyecanlandırıyor. Global CEO’muz Türkiye’ye geldi, Sayın Cumhurbaşkanımızla görüştü. Bu konudaki heyecanımızı bizzat anlattı. Türkiye 80 milyon nüfusu olan, her yıl yüzde 5’in üzerinde büyüme kaydeden bir ülke. Hollanda merkezimiz de burada daha fazla yatırım yapmak istiyor. 

- 4 Temmuz’da bu anlamda önemli bir ihale var girecek misiniz? 

Türkiye’nin en önemli projelerinden biri ise sağlık teknolojilerinin yerelleştirilmesi. Biz de bu alanda olmak istiyoruz ve çalışmalarımızı bu doğrultuda yürütüyoruz. Ürünlerimizi Türkiye’de üretmek istiyoruz. İhaleye Vestel’le birlikte gireceğiz. Ciddi bir rekabet olacağına dair şüphem yok. 

AR-GE ÜSSÜ KURULACAK 

- İhale hangi cihazları kapsıyor? 

Türkiye’de 5 ana cihazın Türkiye’de üretimesi ve 10 yıl boyunca da Türk pazarında ihtiyacın yerli olarak karşılanmasından söz ediyoruz. Bu 5 cihaz da emar, tomografi, ultrason, röntgen ve hasta başı monitörleri. Biz bu cihazların tamamını üretebilme kapasitesine sahip dünyadaki birkaç şirketten biriyiz. Ve tamamında dünyada ilk 3’te yer alıyoruz. Türkiye’de de bunun bir parçası olmak istiyoruz. Çünkü görüyoruz ki Türkiye’deki sağlık reformunun hedefleriyle, Philips’in hedefleri çok örtüşüyor. Bizim tüm stratejilerimiz sağlıklı yaşama yönelik. Türkiye’de de sigarayla savaş konusunda, obezite konusunda, kanserle mücadele konusunda yapılan büyük yatırımlar var. Hedeflerimiz ve vizyonumuz hükümetle aynı. 

- Bir Ar-Ge merkezi de olacak mı? 

Tabii Philips’in sahip olduğu teknolojinin, know how’ın yerelleştirilmesi, Ar-Ge çalışmalarının Türkiye’ye getirilmesi, burada bir Ar-Ge üssü kurularak, bunun global Ar-Ge alanımızla birleştirilmesi, uzun vadede de sağlık teknolojilerinde Türkiye’ye ait çözümler üretilmesi söz konusu. 

HEDEF GLOBAL OYUNCU OLMAK

- Türkiye’de sağlık teknolojileri pazarının büyüklüğü nedir? 

Yıllık 300 milyon euroluk bir pazar söz konusu. Ama Philips’in Türkiye’deki üretim planı sadece iç piyasanın ihtiyacını karşılamaya yönelik değil. Biz bu tesisleri global oyuncu yapmak istiyoruz. Türkiye’de sağlık teknolojileri dışa bağımlı. Dolayısıyla hem cari açığa katkı sağlanacak, hem ihracat yapılacak. Diğer yandan dünyada bu teknolojilere sahip, bu üretimeri yapabilen ülke sayısı çok az. Türkiye stratejik anlamında yüksek teknoloji üretebilen bir ülke olacak. Sağlık teknolojileri anlamında bu coğrafyada bir üs yok. Türkiye bu yatırımlarla bölgenin teknoloji üssü olmaya aday. Bu liderliğe soyunabilecek başka bir ülke yok. 

SAĞLIKLI YAŞAM TRENDİ YÜKSELİYOR 

-Peki gençler ne istiyor? Siz hangi ürünlerinizle bu taleplere karşılık veriyorsunuz? 

Hayatlarını kolaylaştıracak çözümler istiyorlar. Artık insanlar kilolarına, sağlıklı yaşamaya daha fazla önem veriyor. Spor yapmaya daha eğilimliler. Bence Türkiye’de gelecek trendlerinden en önemli ikisi kişisel bakıma ilginin artması ve kaliteli sağlık hizmetlerine ulaşımın artması olacak. Biz bu iki beklentiyi de karşılamak için çalışıyoruz. Kişisel bakımda epilasyon ürünlerinden tutun evde alerjenlere karşı daha etkili elektrik süpürgelerine kadar, elektrikli diş fırçalarından, yağsız kızartma makinelerine kadar sağlıklı yaşamı destekleyen ürünlerimiz var.  

DOKTORLARIN YERİNİ YAPAY ZEKA ALIR MI?

- Dünyada sağlık sektörü nereye doğru gidiyor? 

Sağlık sektöründe en önemli gelişme yapay zeka. Yapay zekayla desteklenmiş cihazlar pek çok hastalığa tanı koyabilecek vaziyette. Ama henüz  bunların yasal altyapısı yok.  

- Peki yapay zekanın yükseldiği bu yeni dönemde doktorların işlevi ne olacak sizce? 

Doktora ihtiyaç duyduğumuz kademeler değişecek gibi görünüyor. Dünyada sağlık hızla değişiyor. Apple, Google gibi şirketler de artık sağlığa yatırım yapıyorlar. Ve bu yatırımların çoğu yazılım çözümleri. Burada amaç insanların kendi kendilerine sağlıklarını yönetebildikleri akıllı çözümlerin hayata geçmesini sağlamak.

2017’DE CİROYU  YÜZDE 70 ARTIRDIK 

- 2017 pek çok sektör için zor geçti. Sizde durum nasıldı? 

2017 zor ve şirketlerin yönetimi açısından sıkıntılı bir yıldı. Yıl dövizdeki kur artış ataklarıyla başladı. Bunları karşılayacak çözümler üretmek zaman aldı. Arkasından Türkiye’nin politik gündeminin yarattığı belirsizlik durumu biraz daha zor hale getirdi. Kişisel bakımda kurdan büyük oranda etkilendik. Sağlık teknolojilerinde de kamu tarafındaki belirsizlikler vardı. Ama Philips açısından 2017 iyi bir yıl oldu. Faaliyet gösterdiğimiz 3 iş alanında da satışarımızı büyük oranda artırdık ve pazar payı kazandık. Ciromozu yüzde 70 oranında artırdık. 200 milyon euronun üzerine çıktık. 

ÖNÜMÜZDEKİ 3 YIL FIRSATLARLA DOLU 

- 2018 nasıl geçiyor? 

 Şunu söyleyebilirim ki Türkiye 2018, 2019 ve 2020 fırsatlarla dolu olacak. Şirketler için en kıymetli olan bu. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Zorluklara takılmıyoruz. Yatırım yapmaya devam ediyoruz. 

- Ne gibi fırsatlardan söz ediyorsunuz? 

Pek çok alanda fırsatlar var. Genç nüfus, daha güzel şeyler, yeni çözümler, farklı ürünler talep ediyor. O yüzden gençlerin taleplerini iyi anlamak gerekiyor. Sağlık alanında ise fırsat, hükümetin sağlık alanında yaptığı yatırımları anlamaktaydı. Burada da en önemli onu şehir hastaneleri olarak ön plana çıkıyor. Biz şehir hastanelerinde en büyük teknoloji sağlayıcı şirketiz. Şu anda Türkiye’de açılan şehir hastanelerin hepsinde Philips ürünleri var. Yani bu hastanelerdeki cihazların yarısından fazlası Philips. Bunun yanı sıra yaşlı ve kronik hastaların bakımına yönelik çözümler üretiyoruz. Dolayısıyla biz hem genç nüfusa hem de yaşlılara yönelik iş planları kurduk.