Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı Bülent Gedikli, İhlas Haber Ajansı’na (İHA) Rusya krizinden İran’la yaşanan gelişmelere, küresel ekonomide yaşanan gelişmelerden Amerikan Merkez Banjkası FED’in ile Merkez Bankası’nın faiz kararına ve Türkiye ekonomisine kadar önemli değerlendirmelerde bulundu.
AK Parti’nin kurucularından olan Gedikli, "küresel deflasyon"un günümüzde dünyanın en önemli sorunu olduğunu belirtti. Buna Çin ekonomisinin eskisi gibi dünya ekonomisinin lokomotifi olmadığını örnek gösteren Gedikli, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri dahil dünya ekonomilerinin çok ciddi sorunlar yaşadığını dile getirdi.
Avrupa Merkez Bankası’nın parasını harcamayıp bankada tutan kişilerden eksi 0.25 faiz kestiğini söyleyen Gedikli, Avrupa’daki bankaların mevduat yatırılmasını istemediğini vurguladı. Gedikli, "Getirme, git harca’ diyor, o mesajı veriyor. Likidite bolluğu devam ediyor, para basılmaya, varlık alımları yapılmaya devam ediliyor ancak talep oluşturulamıyor. Bu trend devam ediyor" dedi.
FED’İN FAİZ KARARI
"Ekonomide madem bu kadar deflasyon riski var peki FED niçin faizi artırdı?" sorusunun akla geldiğine dikkat çeken Gedikli, "Ters bir durum var. Önümüzdeki yılların popüler sorusunun aslında cevabı çok basit, talep üretemiyor. ABD ekonomisi yani tüketici harcama yapmıyor bunu sağlamak için şunu diyorlar ’Ya bugün harcamaya başla ya da yarın daha pahalıya almaya başlayacaksın.’ Aslında o bir çığlık, tüketiciye mesaj veriyor, bir nevi tüketicinin Stockholm sendromu yaşaması sağlanmaya çalışılıyor. Olay aslında ekonomilerin iyileşmesinden kaynaklanmıyor tam tersine ekonomiler talep üretemediği, enflasyon üretemedi deflasyona doğru bir gidişat var. Küresel ekonomide paradigmalar değişiyor" ifadelerini kullandı.
"MALİYE POLİTİKASINDA ÖNEMLİ REFORMLARA İHTİYAÇ VAR"
Türk ekonomisinde "para politikası" ve "maliye politikası" olmak üzere iki temel eksen olduğuna işaret eden Gedikli, "Dünyadaki ülkelerin birçoğunun maliye politikası o kadar kötü, bozuk, çirkin ki bu çarpıklığı para politikasıyla örtmeye çalıştılar ama olmadı. Merkez bankaları bunu sadece bizim ki için söylemiyorum, iç-dış ekonomiyi analiz için kullandıkları methodları revize etmek zorundalar çünkü artık ’iki kere iki, eşittir dört’ etmiyor. Bu 1997 Asya krizinde başlayan 2008 de ise zirveye ulaşan bir süreç. Bu süreç halen devam ediyor. Biz bu anlamda biraz daha avantajlıyız, mali disiplin iyi fakat bizde ’mali disiplin’ sözü maliye politikasında yapılması gereken reformları engeller hale gelmemeli. Maliye politikasında önemli reformlara ihtiyaç var. ’Maliye politikası iyi’ deyince reforma ihtiyaç yokmuş gibi algılanıyor fakat öyle değil reformlara ihtiyaç var. Bunlar da hükümetin programında var, kademe kademe devreye girmeli" değerlendirmelerinde bulundu.
"TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SIKINTISI ÜRETİM"
Türkiye’nin ekonomik anlamda üretim sıkıntısı olduğunu dile getiren Gedikli, "Üreten ekonomi ise derdimiz, sermaye yoğun yatırımların finansmanında maliyet değil vadenin önemli olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. İslami finansman kaynaklarını harekete geçirmeliyiz. Üretimi canlandıracak teşviklerin salt para politikaları ile makro ekonomik dengelerin idame edilemediğini de acı tecrübelerle biliyoruz" diye konuştu.
"Ekonomiye bakış açımızı, kalıplarımızı değiştirmeliyiz" diyen Gedikli, şöyle devam etti:
"Ekonomi sadece para kavramından ibaret değildir. Bir şirketin bile ekonomiye sadece para kazanmak ya da para harcamak olarak bakamayacağı bir sistemde ülke olarak Türkiye’nin de böyle bakmayacağı aşikar ancak bir takım çevreler Türkiye’nin üretim ve ihracat ekonomisi ile büyümesindense ’sıcak para’ havuzu veya borsa ekonomisi olmasını arzuluyor. 2023 vizyonunu ortaya koyan AK Parti hükümeti için bu mümkün değil. Yok böyle bir şey. Biz kaliteli üretim, katma değeri yüksek mal üretimi ve bunları tasarlayacak üst düzey insan kaynağı yetiştirme hedefine odaklanmış durumdayız. Siyasi irade bizim bu ideallerimizi gerçekleştirebileceğimiz en kıymetli ve olmazsa olmaz avantajımızdır. Bürokrasi çarkında zaman kaybedilmemesi ve siyasi iradenin reformların hayata geçmesinin denetlenmesi için de gerekli önlemler alınıyor bunlar daha da artmalı. Bu da yetişmiş insan kaynağına bakıyor. Belki biraz daha zor bir yoldur ama bizim tercih ettiğimiz yol bu. Türkiye’nin geleceğini kurtaracak anlayış bu. Bu, sıcak para ekonomisiyle olacak bir iş değil. Bu anlayışta olan ülkelerin hepsi battı. Dünya ekonomisinde aksi yönde hareket eden ülkeler artık var olamaz olsa da IMF’den borçla, dökme suyla yaşar hale gelen ülkeler olurlar. Amacımız, Türkiye’yi katma değeri yüksek ürünleri üreten ve teknoloji ihraç eden bir ülke konumuna getirmektir. Ve tüm bunları gerçekleştirirken de eko sistemi, çevreyi koruyarak yapmak gelecek nesillere mirası en güzel şekilde bırakmaktır."
"TCMB’NİN EN BÜYÜK SORUNU ÇOK SIK İLETİŞİM KAZASI YAPMASI"
Merkez bankaları açısından "ne" yaptığından çok "nasıl" yaptığının önemine dikkat çeken Gedikli, ABD Merkez Bankası FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın zaman zaman iletişim kazası yaptığını belirtti. Bu kazaların faiz arttırma arttırmama, varlık alımı sonlandırma, devam ettirme süreçlerinde piyasalarda anlamsız hareketlenmelere neden olduğunu savunan Gedikli, "Ekonomiler faturayı büyüme rakamlarıyla çıkış yapan doğrudan yatırımlarla ödedi" dedi.
"Merkez Bankası’nın en büyük sorunu cok sık iletişim kazası yapması" ifadesini kullanan Gedikli, buna Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’nın Ağustos 2013’de o yıl sonu için telaffuz ettiği "1.92’lik dolar kuru" açıklamasını örnek gösterdi. Başçı’nın benzer bir vakaya faiz telaffuz ederek imza attığını dile getiren Gedikli, "FED faizi artırdıktan sonra Merkez Bankası sanki ’FED artırınca ben de artıracağım’ havası verdi. Piyasalar da ona göre gardını aldı. Şimdi artırmayınca ’Vay nasıl artırmazsın’ diyorlar. En yakın örnek bu. Daha önce buna benzer bir sürü örnek var. Buna çok dikkat etmek lazım, bu çok hassas bir konu. Bu iletişim kazaları doğrudan sermaye çıkışlarına da sebebiyet veriyor. Öyle şeyler oluyor ki veya gelmeme ya da satış kararı alabiliyor. Büyüme rakamları istediğiniz ölçüde olmayabiliyor. Dünya ekonomisi bir mutasyon geçiriyor. O yüzden Merkez Bankası bankacılığı yapmak çok daha zor hale geldi" değerlendirmelerinde bulundu.
Gedikli, geçmişe bakışlı veri setlerinden alınan kararların yeterli olmadığını, gelecek bakışlı, öngörülü kararlar alma ihtiyacı olduğunu vurguladı.
"RUS EKONOMİSİ BU GERGİNLİĞİ UZUN SÜRE DEVAM ETTİREMEZ"
Rusya ile yaşanan krizi değerlendiren Gedikli, "Rus ekonomisi bu gerginliği uzun süre devam ettiremez. İranı da buna katıyorum. Bu kadar önemli bir süreci uzun zaman taşıyamaz. Biz Türkiye ekonomisi olarak daha rahatız. Sen kalkmışsın Suriye’ye gelmişsin bir takım şeyler yapıyorsun. Dünyanın süper güçleri bile bu tür agresif askeri harcamaları kaldıramadı. Onun için Rusya ve İran bunun sonuçlarını yaşayacaklar. Onlar açısından söylüyorum, bir yerlere gitmek kolay ama bunu uzun zaman nasıl finanse edeceğini ayarlamak kolay değil" dedi.
Rusya’nın Türkiye’ye yaptırım kararlarının Türkiye’yi olumsuz etkilemeyeceğini vurgulayan Gedikli, şunları kaydetti:
"Bize komşu ülkelerin hepsi Rusya ve İran da dahil hepsi Türkiye ekonomisine muhtaç. Gıda ihtiyacını karşılayamaz. Mecbur açacaklar zaten açmaya da başladılar. Türkiye’den almak zorundalar, en yakın ülke Türkiye ve üreten tek ülke de Türkiye. İthal etmek zorundalar. Ekonomide istediğiniz kararı istediğiniz gibi alamazsınız.
Rusya otomotiv parçalarını Türkiye’den almak zorunda çünkü orada başka ülkelerin yatırımı var. Onu da Türkiye üretiyor, buradan gidiyor. O zaman ne olur? Rusya’da yatırım yapan ülkelerin hepsi zora girer. Ne olacak devam etmek zorunda. ’Ben bunu almam’ diyemez. Dediği zaman büyük firmalar devreye girer. Rusya zaten tarımsal gıdada Türkiye’ye mecbur. Kaos yaşanan ülkelerdeki durum da öyle. Oradaki siyasi kargaşalar onların tarımsal üretimini de etkiliyor. Mesela İran’da olumsuz hava koşulları oldu, tarımsal üretimde sıkıntılar yaşandı. Ne yapacak? Tarımsal gıda ihtiyacını mecbur Türkiye’den sağlayacak. En kısa zamanda, en çabuk, en ucuza Türkiye’den temin edebilir. Bu bir ihtiyaç. Krizin çözümü Türkiye ile anlaşmaktan geçiyor. Bizim üretim kurgumuz birçok meseleyi hallediyor. Baktığınız zaman İtalya’dan Çin’e kadar Türkiye’nin dışında üretim yapan ülke yok. Aşağıya doğru in yok, yukarıya doğru çık yok. Biz bu üretim kurgusunu 2023’e doğru daha da güçlendirmek istiyoruz."
"TÜRKİYE’NİN BU DÖNEMDE EN BÜYÜK FIRSATI ENERJİ VE EMTİA FİYATLARINDAKİ SERT DÜŞÜŞLER"
Türkiye’nin bu dönemdeki en büyük fırsatının enerji, emtia fiyatlarındaki sert düşüşler olduğuna işaret eden Gedikli, "Bu durum uzun vadede cari açığa, iç tüketime katkı sağlayacak. Tabi yapısal reformlarla ekonomimizi daha sağlıklı hale getireceğiz. Krizlere karşı direncimiz iyi durumda, tecrübelerimizi başarıya dönüştürmeye devam edeceğiz geçmişte yapılan hatalardan dolayı oluşan anomaliler için reformlarımız kararlılıkla devam edecek" dedi.
"Türkiye’de koalisyon olsaydı savaş veya kriz çığırtkanlarının istediği olacaktı" diye konuşan Gedikli, "Biz aslında 7 Haziran ile 1 Kasım arasında 5 aylık bir fragman yaşadık. İnsanlar o fragmanı izleyince aslında neyin ne olduğunu gördüler. Milletimiz de sağduyusunu gösterdi ve 1 Kasım’da tedbirini aldı. Biz Türkiye olarak şaşırtmaya devam edeceğiz. Büyümemiz yükselecek, işsizlik oranlarımız da düşecektir. Göreceğiz hep beraber, ekonomi rakamları sürekli ters köşe olmaya devam edecek. 1 Kasım’da millet nasıl ters köşe yaptıysa Türkiye’nin ekonomide geldiği rakamlar da bu çığırtkanların hepsini ters köşe yapacak" ifadelerini kullandı.
CHP’Lİ EREN ERDEM’E SERT YANIT
Türkiye’ye yönelik iddialarıyla gündeme gelen CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem’e yanıt veren Gedikli, "Türkiye ile İran ne alaka yani birden dolanıma bir söz sokuyorsun. Senin derdin ne, Türkiye ile İran’ı niye karşı karşıya getirdin bir anda?. Bir onu sormak lazım, nereden çıkardın şimdi sen bunu ve niye bir anda gündeme getirdin? Derdin ne, sen savaş mı istiyorsun? Demek ki başka Çapanoğulları var bunların kafasının arkasında. Kasr-ı Şirin’den bu yana İran’la böyle bir şey yaşanmamış" dedi. (İHA)