Terör örgütü PKK/YPG’nin sınırda kanton ve terör koridoru projesinin bittiğini söyleyen Perinçek, “Harekât, daha devam etmekle birlikte ilk elde edilen sonuçları itibariyle Rusya’yı kara kara düşündüren bir sorunu çözmeye başlamıştı” diyor.
Perinçek, “ABD üsleri ve birlikleri bölgeden nasıl çıkarılacaktı? Rusya, ABD’yle savaşmak zorunda kalabilir miydi? Doğal olarak Moskova, böyle bir çatışmadan kaçınıyordu. Sorunu, Türk Ordusu çözdü. Barış Pınarı Harekâtı, ABD’nin bölgeden çekilme sürecini hızlandırdı. PYD, Şam ve Moskova’ya teslim oldu. Suriye ve Rus birlikleri, tek kurşun atmadan PYD kontrolündeki şehirlere girdi, ABD’nin alelacele terk ettiği üslere yerleşti. ABD’nin zaten Pentagon raporlarına da yansıdığı üzere başarısız gördüğü “kanton projesi” çöktü” diyor.
TERÖR KANTONU PROJESİ İFLAS ETTİ
Perinçek’e göre halihazırdaki bu koşullarda dahi sınırdaki terör koridoru projesinin yerle bir olduğunun projenin sahipleri ve uygulayıcıları tarafından bile kabul edildiği görüşünde.
Rus resmi belgelerinde Ayn el Arab bölgesindeki terör örgütü PKK/YPG ‘kendiliğinden özerklik ilan eden’ şeklinde nitelendiriliyor.
Moskova ve Esed rejimi ise terör örgütü PKK güdümündeki SDG’ye, “Silah bırakıp teslim olması, bazı unsurların rejim ordusuna entegre olması, bölgenin tamamen Esed rejimi kontrolüne girmesi” koşullarını sunuyor.
RUS UZMANLAR PKK-DEAŞ İŞBİRLİĞİNİ TESPİT ETMİŞ
Perinçek “Diğer taraftan Rus askerî uzmanlarının PYD/PKK-IŞİD işbirliğini de tespit ettiklerini ekleyelim.
Batı basınının ve PKK/PYD’nin “Barış Pınarı Harekâtı IŞİD’lileri özgürleştirecek” şeklindeki propagandası da Rusya nezdinde başarısızlığa uğramış durumda. Hatta Moskova’da bu türden propagandalar, SDG’nin “IŞİD şantajı” olarak nitelendiriliyor, SDG saflarında çok sayıda eski IŞİD’linin savaştığı biliniyor” ifadelerini kullanıyor.
KIŞKIRTMALARA DİKKAT
Perinçek yazısında şu ifadeleri kullanmış: ABD’nin artık yapabileceği tek bir şey kaldı. O da aradan çekilip Rusya-Suriye ve Türkiye birlikleri arasında bir çatışma yaratmak. Hatta iki tarafla da aynı noktalar üzerinde anlaşarak, aralarında bir çıkar çatışmasına yol açmak.
Bunun fitilini de kışkırtmalar yoluyla ateşlemek.
Türkiye ve Rusya arasında genel planda bir mutabakat sağlanmıştı, ama ne de olsa sahada ayrıntılarda sorunlar çıkabiliyordu. ABD, bu zemini lehine kullanmak isteyecektir. Dolayısıyla şu an içinde bulunduğumuz süreçte bu türden provokasyonlara karşı önlem almak büyük önem taşıyor. Ayrıca Türk-Rus işbirliğini istemeyenlerin sadece ABD ve PYD/PKK güçleri olmadığını da belirtmek gerekir.
Rusya devlet yapısı içinde Putin’e sadık gözüken ama Moskova’yı olabildiği kadar Batı’ya çekmeye çalışan bir güç olduğunun ve bu gücün de Türk-Rus dostluğundan pek de haz etmediğinin altını çizelim.
Aynı şekilde Türkiye’de de Amerikancı güçlerin ikili ilişkileri bozmaya çalıştığını belirtmeye gerek yok sanırım” görüşünde.
RUSYA’NIN MASAYA GETİRECEĞİ TEZLER
5 günlük süre dolduğunda Başkan Erdoğan ile Rus lider Putin’in Soçi’de buluşacağına atıf yapan Perinçek, Rus tarafının hazırladığı öneri ve tezleri de yazmış. Perinçek’e göre Rusya’nı temel amacı ABD ve AB’yi Orta Doğu’dan çıkartmak.
Perinçek’in iddiasına göre Moskova, “Rusya’nın ana hedefi ABD ve Fransa’yı Suriye topraklarınan çıkartmak. Bu nedenle Rusya, Türkiye’nin harekâtına karşı çıkmamakta ve Esed’le uyumlu hale getirmeye çalışmaktadır. Moskova için Suriye meselesinin çözümü, ancak Suriye topraklarından Batı ordularının arındırılmasıyla mümkündür. Türkiye, bu çerçevede bu amacın gerçekleşmesine yardım eden dost kuvvet” görüşünde.
Perinçek’in bir diğer iddiasına göre ise Rusya’nın, Türkiye’nin Rojova’ya askeri harekatını kabul etmesi İdlib’teki çözüme bağlı. Rusya, İdlib’deki muhaliflerin bir kısmının Libya’ya gönderilmesi, ılımlılarına ise af uygulama planını masaya getirecek.
Perinçek yazıda “Moskova, tüm kuzeydoğu Suriye bölgesi (Fırat’ın doğu yakası) üzerinde kontrol sağlanması ve Batı’nın desteğiyle meydana gelen Kürt idari yapısının (ki terörizme dolaylı ve bazen de doğrudan bu yol açmaktadır) dağıtılması perspektifine sahiptir” diyor.