Rakun köpeği nedir?

Kuzeydoğa Derneği ekibi Sarıkamış Allahuekber Dağları'nda fotokapanla rakun köpeği görüntüledi.

Kuzeydoğa Derneği ekibi Sarıkamış Allahuekber Dağları'nda fotokapanla rakun köpeği görüntüledi.

CORONA VİRÜSÜ BULAŞTIRAN HAYVAN RAKUN KÖPEĞİ Mİ?

KuzeyDoğa Derneği, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü ile Iğdır, Koç ve Utah Üniversiteleri işbirliğinde yürütülen Sarıkamış Allahuekber Dağları Milli Parkı ve Yaban Hayatı Koridoru'ndaki Memeli Türlerinin Araştırılması Projesi kapsamında kurulan fotokapanlarla, Türkiye'de ilk kez rakun köpeği (Nyctereutes procyonoides) görüntülendi.

Ekip, rakun köpeğinin Türkiye'deki ilk kaydını, Turkish Journal of Zoology (Türk Zooloji Dergisi) Nisan 2020 sayısında yayımlayarak, bilimsel literatüre de geçirdi. Makaleyi, Morteza Naderi, Emrah Çoban, Josip Kusak, Çisel Kemahlı, Mark Chynoweth, İsmail Kayahan Ağırkaya, Neslihan Güven, Ayşegül Çoban ve Prof. Dr. Çağan Hakkı Şekercioğlu'ndan oluşan ekip hazırladı.

Rakun köpeğinin orta boy, köpekgillerden bir memeli olduğunu belirten Prof. Dr. Şekercioğlu, “Fakat kürkü için Avrupa'nın çeşitli kısımlarına getirilip, daha sonra bölgeye yayılmış bir tür. Ülkemize en yakın Gürcistan'da bulunuyor. Biz Gürcistan'dan ülkemize girdiğini düşünüyoruz. Esasında Türkiye için yeni bir memeli tür olmasına rağmen iyi bir haber değil. İnsanların büyük ihtimalle Gürcistan'a bıraktıkları rakun köpekleri, zamanla Türkiye'ye gelmiş" diye konuştu.

Rakun köpeklerinin yaşadığı bölgede, küçük memeliler ve diğer canlıları yediğini belirten Prof. Dr. Şekercioğlu, “Ayrıca bölgedeki tilki, vaşak, porsuk gibi diğer orta boy memelilerle rekabet içinde olan bir tür. En son bu pazar günkü bir röportajda Almanların korona kampanyasından sorumlu virolog Christian Drosten, rakun köpeklerinin Covid-19'u insanlara geçiren ara memeli türü olabileceğini vurguladı. Ülkemize, bölgemize has bir tür olmaması ve istilacı bir tür olması açısından rakun köpeğiyle ilgili bir an önce gerekli araştırmanın yapılması, gerekiyorsa da kontrol altına alınması lazım" dedi.

Yapılan kaydın Türkiye için çok önemli ama sevindirici bir gelişme olmadığını vurgulayan KuzeyDoğa Derneği ekibi, makalelerinde önemli noktalara da dikkat çekti:

"Avrupa Birliği, geçen sene rakun köpeğini doğal alanlara ve diğer türlere tehdit oluşturabilecek istilacı bir tür kategorisine aldı. Bu Türkiye için çok önemli bir kayıt ama sevindirici bir gelişme değil. Rakun köpeği ile ilgili acilen bir eylem planına ve detaylı araştırmaya ihtiyaç var. Umuyoruz ki Sarıkamış'ta bu türün nüfusu hızla artıp bölgeye has ve buradaki yerel türlere zarar vermez."

RAKUN KÖPEĞİ NEDİR?

Rakun köpeği dış görünümü ile bir rakuna benzer. Uzunluğu 55 cm'ye (+15 cm kuyruk) varırken, boyu omuzuna kadar ancak 20 cm'ye ulaşır. Yumuşak tüyleri zemin olarak bej-gri renktedir, yanları, sırtı ve karın kısmı kahverengidir. Rakun köpeklerinin mevsimselliğe bağlı olarak postları tamamen yenilense de renklerinde herhangi bir değişiklik olmaz. Kış postu, yaz postundan sadece daha sık ve daha ağırdır. Çıkardığı sesler bir köpek havlamasından daha çok kedi miyavlamasına benzer. Anne olanları tehlike olunca hırlayabilirler ve erkek hayvanlar çiftleşmek için bir dişi ararken uluyor gibi sesler çıkarırlar.

55 santimetre boya ve 20 santimetre yüksekliğe sahip rakun köpeği, bir batında 6-10 yavru doğurabiliyor. Tek eşli olan rakun köpeği, daha çok geceleri hareket ediyor. Genel olarak, gebelikleri iki ay sürüyor ve yılda bir kez haziran ayında 5-8 yavru doğuruyor. Ebeveynleri yavruları 4-5 ay sonra bırakıyor. Yavrular 9-11 ayda cinsel olgunluğa ulaşıyor.

Rakun köpeğinin doğal yayılımı Sibirya'nın doğusu, kuzeydoğu Çin ve Japonya'dadır. Ancak, 19'ncu yüzyılda kürk üretimi için Rusya'nın Avrupa kısmına da getirilmiş ve yetiştirilmeye başlanmıştır ancak rakun köpeğinin kürk üretimi için değerli olan kış postunu yalnızca hür yaşarken geliştirdiğini tespit etmişlerdir. Bu yüzden Ukrayna'da 1928 ve 1950 yılları arasında toplam 10.000 civarında rakun köpeği doğaya salınmıştır. Böylece rakun köpeği kendiliğinden batıya doğru yayılmaya başlamıştır. 1931 yılında Finlandiya'ya, 1951 yılında Romanya'ya, 1955 yılında Polonya'ya ve 1960 yılında Almanya'ya ulaşmıştır. Son yıllarda Fransa ve İtalya’da gözlendiği bildirilmiştir.