Sonbahar ve kış aylarının yağışsız geçmesi nedeniyle İstanbul barajlarındaki doluluk oranı İSKİ verilerine göre önceki gün yüzde 20 iken dün 19.91’e indi. Yani İstanbul’un içme suyu kaynaklarının yüzde 80’i boş durumda. Bu düşüş, iklim değişikliğini yeniden gündeme getirdi. Kuraklık ve Su Yönetimi paneline katılan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve Prof. Dr. Zekai Şen, su sıkıntısı ve kuraklıkla ilgili önerilerini anlattı.
KRONİK PROBLEM SU STRESİ
Kuraklık ve su kaynaklarının yönetiminin şehir planlaması ve nüfusla doğrudan ilişkisi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, “Şu an su stresinde olan Türkiye 2030 yılında su sıkıntısı yaşamaya, 2050’den sonra ise su fakiri olmaya aday. Artan nüfus, iklim değişikliği ve azalan su kaynakları nedeniyle kişi başına kullanılabilir yıllık su miktarının bin metreküpün altına inmesiyle Türkiye’nin su fakiri olması bekleniyor. İstanbul’un kronik problemi de su stresidir, yani yüksek nüfus ve aşırı talep. İstanbul’un kendi su kaynaklarına göre bir nüfusu olsaydı bu sıkıntılar yaşanmazdı” dedi.
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, önerilerini şu şekilde sıraladı: “Kuraklık ve su sıkıntısı ile mücadele için şehir yönetimlerinin yeni bilimsel yaklaşımlarla konuyu bütün olarak ele almalı. Binaların çatılarından gelen yağmur suları sarnıçlarda depolanıp, yani yağmur suyu hasadı yapılarak kullanım suyu olarak değerlendirmeli. Şehir ve çevresinde kullanılabilecek su kaynaklarının küresel iklimden nasıl etkileneceği belirlenerek şehirlerin ideal nüfus ve sanayi kapasitesi hesaplanmalıdır. Böylece su arz ve talep dengesi kurularak kent planlanmalıdır.”
YER ALTI BARAJLARI ÖNEMLİ
Kuraklık riskini en aza indirmek için yağmur suyunun depolanmasına ve yer altı barajlarının yapılmasına işaret eden Prof. Dr. Zekai Şen ise, “Kuraklıkla mücadelede yağmur hasadı iyi bir yöntemdir. Yer altı suları dünyanın en zengin su kaynaklarıdır. Yüzde 60 oranında su yer altındadır. Türkiye’de henüz yok ama yer altı barajları kuraklıkla mücadele için çok önemli” dedi.
KAYNAKLARIMIZI YARIN BİTECEK GİBİ KULLANALIM
İstanbul’un en kritik barajlarından biri olan Sazlıdere Barajı’nda çekilen sulardan sonra ortaya çatlak topraklar, ağaç gövdeleri çıktı. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, “İstanbul sularının bir kısmı İSKİ barajlarında, bir kısmı da Melen Çayı veya Yeşilçay, Istranca derelerinden geliyor. 2020 yılı boyunca aralık harici önceki aylara baktığımız zaman 477 milyon metreküp suyun İstanbul dışından geldiğini görüyoruz. Ümit ediyorum ki bu ay beklenen yağışı alırız” dedi. Önümüzdeki hafta gelecek olan 2 yeni yağışlı hava dalgasına dikkat çeken Toros, “Ama biz tabii ki meteorolojik modellerin tahmin tutarlılığı zaman arttıkça yanılma payları yüksek. Elimizde var olan su kaynaklarını sanki barajlarımızda su bitmişçesine veya yarın bitecekmiş gibi çalışma yapmamız gerekiyor. Kendi çapımızda suyu nasıl tasarruflu kullanırız diye hızlı bir şekilde çalışmalara devam etmemiz gerekiyor” dedi.