Osmanlı döneminde Kıbrıs konusu masaya yatırıldı

Lefkoşa’da düzenlenen ‘Osmanlı Döneminde Kıbrıs’ konulu sempozyumda konuşan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, “Osmanlının yüzyıllar önce adaya getirdiği barış ve huzuru 21.yüzyılda olmamıza rağmen bugün hala sağlanamadığını görüyoruz. Tarihi iyi okumak lazım.” dedi

SÜLEYMAN ŞEN - LEFKOŞA/KKTC

Bağcılar Belediyesi ile Yakın Doğu Üniversitesi’nin ortaklığında Lefkoşa’da ‘Osmanlı Döneminde Kıbrıs’ konulu sempozyum düzenleniyor. Dün başlayan ve bugün devam edecek olan uluslararası sempozyuma 8 ülkeden çeşitli üniversitelerden akademisyenler, tarihçiler, gazeteciler ve yazarlar katılıyor.  

KIBRIS’TA HUZUR VE İSTİKRAR VARDI

Üniversitenin konferans salonunda düzenlenen ve yoğun ilgi gören sempozyumun açılışını Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı yaptı. 

Çağırıcı, Akdeniz’in büyük adası olan Kıbrıs’ın kuzey kesimini oluşturan KKTC’de böyle bir sempozyum düzenlemekten dolayı büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade etti. Kıbrıs davasının önemli isimleri olan Fazıl Küçük ile ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı rahmetle anan Çağırıcı, 307 yıl gibi uzun bir süre Osmanlı egemenliğinde kalan Kıbrıs’ın, bu dönemlerde huzur ve istikrar içinde yaşadığını anlattı. Çağırıcı, “Türkler Katoliklerin kapattığı ibadethaneleri açtı ve tamir etti. Osmanlı dönemindeki idari yapı yeniden yapılandırıldı. Kıbrıs Rumları tarihinde ilk kez söz sahibi oldu. Onlara kendi kendilerini yönetme hakkı verildi. “ diye konuştu. 

TARİHİ İYİ OKUMAK LAZIM

“Tarihi iyi okumak lazım” diyen Çağırıcı, “Osmanlı Döneminde Kıbrıs tarihinin mutlaka gelecek nesillere aktarılması lazım. Osmanlının yüzyıllar önce tüm etnik kökenleri ile farklı din, farklı inançlara sahip insanlara nasıl bir yönetim şekli ortaya koyduğunu, o idareyi nasıl gerçekleştirdiğini bugün 21. yüzyılda olmamıza rağmen dünyada hiçbir ülkenin maalesef bu huzuru ve bu barışı gerçekleştirmediğini görüyoruz. Bizler Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği zamandaki medeniyeti, o zamandaki kardeşliği ve dostluğu, o zamandaki inançlara özgürlüğü mutlaka gelecek nesillere de aktarmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

KKTC YOK SAYILMAK İSTENİYOR

Lokman Çağrıcı, sempozyumun devam eden Kıbrıs görüşmelerine ne gibi katkı sağlayacağının sorulması üzerine şunları söyledi:

“O zaman adada yaşayan farklı inançlara sahip grupların, milletlerin dostluk ve kardeşlik içinde hangi esaslarda, hangi usullere göre yönetildiğini, yönetim şeklinin nasıl olduğunu, kendilerine her türlü ayrıcalığın tanındığını eğer bugünkü nesillere aktarırsak, bugünkü çözüm sürecine büyük bir katkı sağlamış olacağımıza inanıyorum. Geldiğimiz süreçte Kıbrıs Türk Cumhuriyeti burada yok sayılmak isteniyor. Halbuki Rum Kesimi ile Türk Kesimi ortak ve aynı şartlarda bir yönetim şekli oluşsun, birlikte yönetilsin isteniyor. Ama bunlar kabul edilmiyor. O zaman da 307 yıl gibi bir süre buradaki idarenin nasıl yapıldığını mutlaka irdelemek ve bugünlere de aktarmak lazım. Bizler tarihimizle, geçmişimizle ve şehitlerimizle yaşayan bir milletiz.”

BARIŞ SUYU PROJESİ RUMLARA DA HAYAT VERECEK

Lokman Çağırıcı, Osmanlı’nın Kıbrıs’ta çeşmeler, su kemerleri, medrese ve hamamlar inşa ettiğini hatırlatarak, Bağcılar Belediyesi olarak Kıbrıs’ta kardeş belediyeleri olduğunu, birçok altyapı hizmeti konusunda kendilerine destek verdiklerini açıkladı. Kıbrıs’a 66 kilometreden su getirecek olan Barış Suyu Projesi’ne de vurgu yapan Çağırıcı, “Bu proje hem Türkler hem de Rumlar için büyük önem arz ediyor.” dedi. 

RUMLAR ESKİ GÜNLERE DÖNMEK İSTİYOR

Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Şenol Bektaş de, Kıbrıs’la ilgili görüşmelerin hız kazandığı bir dönemde böyle bir sempozyumun gerçekleştirilmesinin önemli olduğuna vurgu yaptı. Rumların Enosis’i ilan etmesinin ardından 1960 yılında ortak bir cumhuriyetin kurulduğunu ifade eden Bektaş, “Rumlar daha sonra adadaki Türkleri yok etmek istediler. Yunan Cuntası’nın ardından 1974’de Kıbrıs Barış Harekatı gerçekleştirildi. Rumlar yeniden o eski günlere dönmek istiyorlar.” dedi. 

OSMANLI KIBRIS’A HUZUR GETİRDİ

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, Kıbrıs davasının bir kurumun sürdürebileceği bir konu olmadığını belirterek, “Kıbrıs konusu Osmanlı için sıradan bir konu değildir. Tarihle bütünleşen önemli bir konudur. 

İstanbul ve Kıbrıs’ın fethi çok zor olmuştur. Suyla teması olan yerlerin fethi hep zor olmuştur.” dedi. Kıbrıs’ın Osmanlının askeri gücü sayesinde çok büyük sorun yaşamadan Osmanlı toprağı haline geldiğin de anlatan Ak, “Türkiye ile Kıbrıs’ın kaderi bir olmuştur. İki toplum arasında da gönüllülük ve muhabbet vardır. Kıbrıs Osmanlı döneminde bir huzur bölgesi olmuştur. Osmanlı devleti fethettiği yerlere bir askeri kazanç olarak bakmayı huzur götürmeyi misyon edindi.”şeklinde sözlerini tamamladı. Türkiye Cumhuriyeti Kıbrıs Büyükelçilik Müsteşarı Mehmet Apak ise “Türkiye Cumhuriyeti olarak Kıbrıs Türk halkının her daim yanında bulunmaktayız. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gerek projeler gerekse sürdürülebilir bir ekonomik, siyasi yapıya sahip olmasını arzu ediyoruz.” dedi. 

“OSMANLI VAKIFLAR ARACILIĞIYLA HİZMET SUNDU”

Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İbrahim Çapak da, Kıbrıs’ın Sultan İkinci Selim zamanında fethedildiğini belirterek, “Osmanlının adaya gelişiyle Kıbrıs’ın dini, siyasi ve sosyal yönü gelişti. Lefkoşa, Girne ve Magosa’da medrese, külliye ve camiiler inşa edildi. Kıbrıs’ta günümüze ulaşan birçok medrese vardır. Yine tekkelerin de ayrı bir önemi var. Lefkoşe, Larnaka, Magosa ve Kırklar Köyü’ndeki tekkeler o dönemde inşa edildi. Osmanlı döneminde kurulan vakıflar, toplumun bir arada yaşaması, hizmet sunulması için seferber edildi. Kıbrıs’ın önemli bir kısmı hala vakıf arazilerinden oluşuyor. “ diye konuştu. 

CİDDİ AKADEMİK ÇALIŞMA YOK

Açılış konferansında sunum yapan Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mehmet Akif Erdoğdu,” Kıbrıs’ta eğer bugün Müslümanlar varsa bu fetih sayesindedir. Anadolu’dan, Rumeli’den ve Orta Doğu’dan gelen insanlar Kıbrıs’ın efendisi oldu. Osmanlı farklı kökenden olan insanları başarıyla bir arada tuttu.” şeklinde konuştu. Kıbrıs konusunda akademik olarak ciddi uluslararası yayınlara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Prof. Erdoğdu, “Ne yazık ki Kıbrıs ile ilgili akademik bir yayın yok. Akademisyenlere çok görev düşmektedir. Tüm Ortadoğu’daki meseleler ve Kıbrıs Hıristiyan mahvillerinde her zaman konuşuluyor. Koyu Katolik çevreler İslam dünyasına yöneltilmiş hançer gibidir. Ulema yöneticileri bunun farkındaydı. Haçlılara karşı sağlam durdular. Geçmişe dayanan bilgi kuru tarih bilgisi değildir. Akademisyenlerin misyon ve vizyonu arttırılmalı.”  dedi.

Uluslar arası Kıbrıs sempozyumu katılımcıların ve akademisyenlerin sunumlarından derlenen ortak bir deklarasyonun yayınlanmasıyla sona erecek. 

Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, Prof.Dr. Mehmet Akif Erdoğdu’ya lale desenli bir İznik çinisi hediye etti.