1
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Güler, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili Genelkurmay "çatı" davasında verdiği ifadede, "Hain darbe girişimi içinde bulunanlar başta olmak üzere şahsıma karşı eylemde bulunan herkesten şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum." dedi.
Güler, "çatı" davasını gören Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde dün "şikayetçi" sıfatıyla ifade verdi.
MİT MÜSTEŞAR YARDIMCISI DETAYLARI ANLATTI
MİT Müsteşar Yardımcısının Genelkurmay Karargahına gelerek detayları anlattığını, kendisinin de durumun hassasiyetine binaen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın yanına giderek durumu anlattığını bildiren Güler, "Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı arayarak Karargaha davet etti. Saat 18.15 sıralarında Hakan Fidan Karargaha geldi, makam odasının bitişiğindeki çalışma odasına birlikte geçtik. MİT Müsteşarı durumu tekrar anlattı, bu mevzunun daha büyük bir olayın parçası olabileceğini söyledi." diye konuştu.
'DALGA GEÇER BİR EDAYLA...'
Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın emri alarak odadan çıktığını belirten Güler, şöyle devam etti:
'BU BİR TATBİKAT' DEDİLER
Odasında bulunduğu saat 21.25 sıralarında kapısının açıldığını ve gelenlerin kim olduğuna dikkat etmediğini, "Yat, yere yat" diye bağırmaya başladıklarını ifade eden Güler, "10 kişiye kadar silahlı ve teçhizatlı personeli gördüm. Silahlarını bana doğrultmuşlardı. Üzerime atıldılar. Ben direndim. Zorla beni yere yatırdılar. Birisi ayağı ile başıma bastı, ellerimi arkadan bağladılar, ağzımı bantladılar, başıma maske geçirdiler. Bu esnada sivil kıyafetli olarak emir subayı Mehmet Akkurt'u gördüm. Bana dalga geçer bir edayla, 'Komutanım merak etmeyin, bu bir tatbikat' dedi. Beni sürükleyerek ve hırpalayarak binadan dışarı çıkardılar, bir araca bindirdiler." beyanında bulundu.
Güler, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı istikametindeki nizamiyeden çıkarken Akkurt ile nizamiye görevlileri arasında tartışma çıktığını bildirdi. Akkurt'un araçtan indiğini, silah sesleri geldiğini belirten Güler, araca mermi isabet ettiğini, bu esnada yanında oturanlardan birinin araçtan indiğini anlattı.
Sol tarafında oturanı sert şekilde ittiğini, arkasından kendisini araçtan çıkardıklarını kaydeden Güler, "Yerde, dizlerimin üstünde sürükleyerek beni başka bir araca götürdüler. İki üç dakika sonra anladığım kadarıyla bir ambulansa bindirdiler. Yine çekiştirerek, aynı kışla içinde bir başka binaya götürdüler" dedi.
'BEZ BAĞLADILAR'
Bu binada uzunca bir süre beklediklerini, daha sonra yanına başka birilerini daha getirdiklerini ifade eden Güler, bir süre sonra kendisini tekrar bir araca, arkasından iki kişinin bir helikoptere bindirdiğini aktaran Güler, bir süre uçtuktan sonra helikopterden inerek, bir araca bindirdiklerini kaydetti. Etrafta jet uçağı sesi duyduğu için buranın Akıncı Üssü olduğunu anladığını söyleyen Güler, karanlık bir odaya alındığını, yanında helikopterdeki iki kişinin bulunduğunu, bunların birinin sert, birinin yumuşak davrandığını anlattı. Talebi üzerine kendisine yumuşak davranan şahsın kelepçeyi önden bağladığını, karanlık nedeniyle bu iki şahsın yüzünü hiç görmediğini dile getiren Güler, bu sırada dizlerinin kanadığını fark ettiğini bildirdi.
Başındaki maskeyi sert davranan şahsın çıkararak, gözlerine bez bağladığını söyleyen Güler, bir süre sonra üçüncü bir kişinin geldiğini, aralarında konuştuklarını ancak ne konuştuklarını duymadığını ifade etti.
'YAV YAŞAR SEN BURADA NE GEZİYORSUN'
Kendisine sert davranan kişinin ayaklarının ve dizlerinin altına da plastik kelepçe taktığını aktaran Güler, şöyle devam etti:
'AKIN ÖZTÜRK ARANDIKLARINI SÖYLEDİ'
Silahlı nöbetçi olduğunu bildiğimden odadan dışarı çıkamadım. Saat 15.30-16.00 sıralarında evimi aradım. Konuttaki görevliye eşime iyi olduğumu söylemesini bildirdim. Arkasından Zekai Paşa'yı aramasını, konuştuğum telefon üzerinde yazılı olan telefon numarasını söyleyerek, üç defa zilin çalmasına müteakip telefon açacağımı söylemesini istedim. Bir süre sonra telefon çaldı. Üçüncü çalmayı müteakip telefonu açtım. Arayan kişi Zekai Paşa idi. Kendisine durumu anlattım. Bulunduğum odayı anlasınlar diye oda pencerelerinden yere yakın olanı açık bırakacağımı söyledim. Bir süre sonra Akın Öztürk gelerek, televizyonda arandığını söylediklerini, haberim olup olmadığını sordu. Haberim olmadığını bildirdim.
7-8 REHİNEYİ KURTARDIK
Bir süre sonra Akın Öztürk tekrar geldi, oradakilerin teslim olmaya karar verdiklerini söyledi. Saat 18.00 sıralarında Yıldırım Güvenç ile birlikte Özel Kuvvetler Komutanlığından bir ekip geldi, beni aldılar. Bu esnada Akın Öztürk yalvararak, 'Ben de sizinle geleyim' dedi. Bu esnada Yıldırım Güvenç ile Akın Öztürk başka rehinelerin de bulunduğunu ancak nerede olduklarını bilmediklerini söylediler. Bir araca binerek, 141. Filo yazan binaya gittik. Burada Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal Paşa ile iki havacı generali de bularak, yanımıza aldık. Arkasından bilmediğim bir yerden 7-8 rehineyi daha kurtardık, bunlar yüz üstü yatağa yatırılmış vaziyetteydiler. Elleri ve ayakları bağlıydı, bu arkadaşları da kurtardık. Dört araçla Akıncı Üssünden ayrıldık, Hava Kuvvetleri Komutanlığında Akın Öztürk'ü ve havacı general arkadaşları bıraktık, ben saat 19.15 sıralarında eve ulaştım. Hain darbe girişimi içinde bulunanlar başta olmak üzere şahsıma karşı eylemde bulunan herkesten şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum."
(AA)