İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan salondaki duruşmada savunma yapan tutuklu sanık İbrahim Tuncer, Adnan Oktar'la 1985 yılında tanıştığını, bu tarihlerde kolejde okuduğunu ve babasının maddi durumunun iyi olduğunu söyledi.
Tuncer, o dönemlerde kadınlarla iç içe ve popüler bir insan olduğunu, bu nedenlerle örgüt denen bir yapının içinde olmasını gerektirecek bir durum bulunmadığını anlatarak, “O hayatımıza devam ettik ama haramları bıraktık. Yanlış yaptığımız şeyleri bıraktık. Adnan Bey’den Allah razı olsun. Pek çok insanın imanına vesile oldu. Boşlukta falan değildik. Her seyimiz dolu dolu geçiyordu. Bir arayışım da yoktu. Ama Adnan Bey bana ve benim gibi pek çok insana o dönemde ulaştı. Bu anlamda çok büyük hizmet yaptı. İslam topluluklarına da büyük katkı sağladı o dönem. Atatürk'le ilgili İslami kesimin çok sıkıntısı vardı o dönemde. Düşmanlıkları, öfkesi vardı. Adnan Bey, Atatürk’ün yanlış tanıtıldığını, din konusunda yapmış olduğu çalışmaları gündeme getirdi. Anıtkabir’e ziyarete gitti. Bu Türkiye tarihinde bir ilktir. Bir hocanın Anıtkabir’e gidip çelenk bırakması, Türkiye’de İslami çevrelerde infial uyandırdı." İfadelerini kullandı.
Sanık Tuncer, 1990’lı yıllarda İslami kesimin kaliteye önem vermediğini, "Bir lokma, bir hırka" anlayışıyla yaşadığını, Adnan Oktar’ın "Müslümanlar derli toplu, şık giyinmeli" söylemelerinde bulunması üzerine Türkiye’de yine infial oluştuğunu öne sürdüğü savunmasında şunları söyledi:
"Adnan Bey, estetik kalitenin, düzenin Türkiye’ye getirilmesine o anlamda vesile oldu. İnsanların bu gruba dahil olmasının başlangıcı hep bu şekildedir. Buradaki hiç kimsenin bir örgüte ihtiyacı yok. Adnan Bey hakkında doğaüstü, olağanüstü, ulu güçlere sahip bir profil çizilmeye çalışıyor. Kendisi son derece, sıcak, neşeli bir insandır. Girerim yanına Selamın Aleyküm ağabey derim, bazen hocam da derim. Çok şakacıdır, yanında en çok güldüğümüz insandır. Mesela beni taklit eder. Ağabey kardeş hukuku içinde birlik ve beraberliğimiz var."
İddianamede, kendisinin “Efraim” kod adını kullandığının yazıldığını belirten Tuncer, sadece bir arkadaşının kendisine bu şekilde hitap ettiğini, çevresinde “İbo, İbrahim, Tuncer” olarak tanındığını öne sürdü.
Oy kullanma faaliyetlerine ilişkin konuşan Tuncer, bir seçimde ağır bir rahatsızlık geçirdiği için bir seçimde ise yurt dışında olduğu için oy kullanamadığını savunarak, “Oy kullanmaya ilişkin son 4 sene baz alınmış. Önceki seçimler neden dikkate alınmamış?" dedi.
Tuncer, savunmasının devamında sık sık Cumhurbaşkanına ve hükümete destek verdikleri yönünde beyanda bulunca Mahkeme Başkanı Galip Mehmet Perk, “Siz burada Cumhurbaşkanına destek vermediniz diye yargılanmıyorsunuz, anlamıyor musunuz? Buraya her çıkan 'Biz Cumhurbaşkanını çok seviyoruz’ diyor. İddianamedeki suçlamalara ilişkin savunmanızı yapın" şeklinde uyarıda bulundu.
Sanık Tuncer ise “FETÖ nedir, direkt Cumhurbaşkanının canına kast eden bir yapı değil midir? Biz neyle itham ediyoruz? Türkiye’deki rejimi değiştirmeye çalışan bir yapıya destek olmakla. Ben ne diyorum? Durum böyle değil." şeklinde yanıt verdi.
Başkan Perk ise “Bize, yardım eylemi olarak tabir edilen şeylerin olup olmadığı noktasını anlat. Her söze Cumhurbaşkanını çok seviyoruz diye başlama.” dedi.
Adnan Oktar’ın, kitap imzalama ya da okurlarla tanışma tarzındaki etkinliklere katılmadığını anlatan sanık Tuncer, "Adnan Bey, sevenleri ve okuyucularıyla etkinliklerde görüşmez. A9 kanalındaki yayından önce görüşür. Bana, günde 10-15 kişiden Adnan Oktar ile tanışma ya da kitap imzalatma talebi gelir. Her zaman İstanbul’da olmadığım için bu kişilerin taleplerini kanaldaki arkadaşlara iletirim. Biz bir inanç topluluğuyuz. Arkadaş toplumuyuz, örgüt değiliz.” ifadelerini kullandı.
Tuncer de diğer sanıklar gibi yaşı küçük çocukları Adnan Oktar’a getirdiği ve bu çocukların cinsel istimara maruz bırakıldığı iddialarını kabul etmeyerek, kendileriyle husumetli bir çetenin yönlendirmesiyle aleyhlerine ifadeler verdirildiğini öne sürdü.
Bir müşteki avukatı, sanığın savunmasını tamamlamasının ardından çapraz sorguda, sanık Adnan Oktar’ın A9 televizyonunda yayınlanan bir videosunu salonda izlettirdi.
Oktar’ın videoda Fetullah Gülen için "Ben de çok severim Fetullah hocayı, o da beni çok sever" dediği duyuldu..
Bu konuyla ilgili düşünceleri ve bildikleri sorulan sanık İbrahim Tuncer de "Adnan Bey kızdırmak için söylemiştir." dedi.
Bu sırada tutuklu sanık Adnan Oktar söz istedi. Oktar, "O dönemde FETÖ'cüler şiddetle nefret ediyordu bizden. Psikolojik olarak kızdırmak için söylenmiştir. Baştan sonra kızdırmak için söyledim. 'Kahtani' denilince zıvanadan çıktılar. 'Kahtani' kah getiren yani bela çıkaran demektir. Ama asıl oradaki kilit açıklama kahtani olmalıdır. Fitne bela getiren, elinde kılıç olan, kan çıkaran demektir. Onun ince bir yolla yapıldığını fark ettiler. Öfkeden cinnet hali oluşmuştur.’’ dedi.
Duruşmaya yarın diğer sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam edilecek. (AA)