Menderes'in son fotoğraflarını çeken Şenyüz: Ölüm raporu yazıldıktan sonra bile ipten almadılar

Merhum Başbakan Adnan Menderes'in son fotoğraflarını çeken Şenyüz, idam gerçekleştikten ve ölüm raporu yazıldıktan sonra bile cesedinin ipten alınmadığını anlattı.

Merhum Başbakan Adnan Menderes'in son fotoğraflarını çeken İsmail Şenyüz, idama giderken hasta olmadığını ispatlamak için gardiyanlara "Adnan Menderes'in kolundan çıkın. Sağlıklı olduğu belli olsun" talimatı verildiğini, idam gerçekleştikten ve ölüm raporu yazıldıktan sonra bile cesedinin ipten alınmadığını anlattı.

Adnan Menderes'in mahkeme ve infaz fotoğraflarını çeken astsubay emeklisi 86 yaşındaki Şenyüz, Menderes'in 17 Eylül 1961 günü İmralı Adası'nda idam edilme anını AA muhabirine anlattı.

Hasan Polatkan ile Fatin Rüştü Zorlu idam edildiğinde Adnan Menderes'in hasta olduğunu ve ertesi gün de onun idamının gerçekleşeceğini belirten Şenyüz, basında "Hasta, hasta Adnan Menderes'i asacaklar" diye yayınlar yapıldığını hatırlattı.

Adnan Menderes'in sağlıklı olduğunu belgelemek için idamdan bir gün önce kendisini Yassıada'ya çağırdıklarını anlatan Şenyüz, "Menderes'in sağlıklı fotoğrafı çekilecek. Basında dedikodular var. Onları önlemek için biz bu resimleri basına vereceğiz.' diye beni çağırdılar. İşin aslı öyle değilmiş, sonradan öğrendik. Ben bir gece önceden adaya gittim. Saat yedi, yedi buçuk civarında Yassıada'ya vardım. Yassıada Komutanına, ben Adnan Menderes'in fotoğrafını çekmek için geldim dedim. Yassıada Komutanı 'Adnan Menderes şimdi uyuyor. Yarın sabah çekersin. Sen şimdi git yat, istirahat et.' dedi." ifadelerini kullandı.

"HASTANEYE GİDİYORSUN DEDİLER, İDAMA GÖTÜRDÜLER"

Şenyüz, o gece Yassıada'da kaldığını belirterek, Menderes'in idamının gerçekleştiği gün yaşadıklarını şöyle aktardı:

"Sabah saat 07.00'de 'Adnan Menderes kahvaltı yapıyor, onun fotoğrafları çekilecek.' diye beni kaldırdılar. İki tane muhafız var. Muhafızlar ona her türlü hizmeti yapıyorlar. Bu muhafızların dışında kimseyle görüştürmüyorlar. Muhafızlarla beraber, fotoğraf çekmek için odaya girdik. 'Beyefendi, çocukların sizi özlemişler. Sağlığınızı merak ediyorlar. Fotoğraf çekilecek.' dediler. Menderes, 'Bu vaziyette, bu kılığımla, fotoğraf çektirmek istemiyorum.' dedi. İstemedi. 'Hanımın senin hasta olduğunu biliyor. Ne durumda olduğunu merak ediyor. Biz, ona göndereceğiz.' dediler. O da çocuklarına çok düşkün bir insanmış. Menderes, 'Peki o zaman bir poz çekilsin.' dedi. Çektim. Çektikten sonra ben dışarı çıktım. Ada Komutanı 'Kaç tane çektin?' dedi. Bir tane çektim dedim. Ada Komutanı '10 tane çekerdim ben olsam.' dedi. Adam istemiyor. 'Ben istemiyorum' diyen birinin de karşısına geçip fotoğraf çekmek biraz sıkıntılı oluyor. 'Ethem Menderes ile görüştüreceğiz, ayrılma buradan.' dediler. Ethem Menderes geldi. Ada Komutanıyla beraber içeride onların birkaç pozunu çektim. Ondan sonra ben dışarı çıktım. Baktım, savcılar heyeti gelmiş. 'Adaya gidiyoruz.' dediler. 'Hazırlan hücumbota. Hemen in aşağıya.' dediler."

Adnan Menderes'e "Hastaneye gidiyorsun." diyerek idamın gerçekleştiği İmralı Adası'na götürdüklerini aktaran Şenyüz, "Yolda giderken, herkesi görünce, bir de konuşmalar oluyor tabii, orada farkına varmış. 'Biz, İmralı'ya gidiyoruz.' demiş. Kendisini hazırlamış zaten." diye konuştu.

"MENDERES'E İDAM KARARI, İMRALI'DA SAVCILARIN ODASINDA TEBLİĞ EDİLDİ"

Şenyüz, bir hücumbotta Adnan Menderes ve heyet mensuplarının, diğer hücumbotta idarecilerin İmralı Adası'na doğru yola çıktıklarını belirterek kendisinin Foto Film Merkezi'ni arayarak fotoğraf makinesinin telemetre ayarının bozuk olduğunu ve acele İmralı'ya bir ekibin gelmesini istediğini anlattı.

Foto Film Merkezi'nden, "Ada karadan, havadan abluka altında, başının çaresine bak." yanıtını aldığını aktaran Şenyüz, "Ülkenin Başbakanı idama gidiyor. Çok büyük bir olay. Ezkaza filmlerin başına bir hal gelse, vay benim halime.." dedi.

İlk defa bir idam fotoğrafı çekecek olmasının ağır bir görev olduğu düşündüğünü ifade eden Şenyüz, "Yağmurlu bir havaydı. Öğlen saat 13.00 civarında İmralı'ya vardık. Fakat öyle bir dalga ki geminin burnu suya batıyor. Üstünden dalgalar geçip gidiyor. Kaptan, pançolarla dışarıda duruyor. Ben de kamarada, midem bulanıyor. Dışarı çıkıyorum, üstüm başım su içinde kalıyor. O vaziyette adaya vardık." ifadelerini kullandı.

Şenyüz, "Biz perişan geldik. Adnan Menderes nasıl geldi?" diye sorduğunu, bottakilerin de "Gayet sağlıklı geldi." cevabını verdiklerini söyledi.

İmralı Adası'nda Menderes'i savcıların odasına aldıklarını belirten Şenyüz, burada da bir fotoğraf çektiğini ve alınan idam kararının da Menderes'e burada tebliğ edildiğini anlattı.

Makinesinin telemetre ayarı bozuk olduğu için kendisinin odadan dışarı çıktığını belirten Şenyüz, fotoğrafların flu çıkmasından, "kasten yaptın" gibi bir ithamla karşılaşmaktan korktuğunu söyledi.

"ADNAN MENDERES'İN KOLUNDAN ÇIKIN. SAĞLIKLI OLDUĞU BELLİ OLSUN"

Şenyüz, "Hocayla görüşmek ister misiniz?" diye sordukları Menderes'in "Beş dakika görüşeyim." cevabını verdiğini söyledi.

Menderes'in, imam ile görüştükten sonra beyaz gömlekle dışarı çıktığını anlatan Şenyüz, şöyle devam etti:

"Gardiyanlar, Menderes'in koluna girmişlerdi. Heyetle beraber ben de gidiyorum. Öyle kaptırmışım ki kendimi, fotoğrafçı olduğumu unuttum gitti. Ben hep merak ediyorum, idam sehpasını gördüğü zaman ne yapacak. Hasta, hasta geldi. Çay içerkenki halini gördüm, perişanlık var. Yolda gardiyanlara dediler ki 'Adnan Menderes'in kolundan çıkın. Sağlıklı olduğu belli olsun'. Gardiyanlar kolundan çıktılar. Burada bir fotoğraf çektim. Barakaların arasından gidiyoruz. Bir barakayı geçtik. Döner dönmez karşıda, iki baraka ötede sehpa var. Sehpaya şöyle bir başını kaldırdı, baktı. Sakin adımlarla sehpaya yürüdü. 'Çeksene.' dediler. Arkadan gelenler var. 'Önden çekme.' dediler. Sehpaya çıkınca boynuna ipi, oradaki çingene geçirdi. Hoca da orada, 'Beraber kelime-i şehadet getirelim.' dedi. (Çektiği fotoğrafı göstererek) Şu resimde hocaya bakarak kelime-i şehadet getiriyor. 'Bir emrin var mı?' dediler. 'Yok' dedi. Akabinde idam olayı gerçekleşti, Menderes ipte dönmeye başladı. Menderes, dünyaya veda etti."

ÖLÜM RAPORU YAZILDIKTAN SONRA BİLE İPTEN ALMAMIŞLAR

İsmail Şenyüz, daha sonra kendisine "Ölüm olayı yarım saat sonra gerçekleşiyor. Ölüm olayı gerçekleştikten sonra doktor rapor verecek. Onunla beraber sen de helikopterle Yıldız'a gideceksin." diye talimat verildiğini aktararak, "Doktorla, yarım saat sonra gittiğimiz zaman dil şişmişti. Göğsüne de levhayı asmışlardı. Yarım saat bu şekilde beklemiş. Fotoğrafını çektim. Biz, Menderes'i orada öylece bıraktık, gazinoya gittik. Bizi, gazinoya aldılar. Orada üzüm ikram ettiler bize. Orada sevinenler de vardı. Ölüm olayına sevinilir mi? Valla sevinenler vardı 'kuyrukların başı gitti' diye..." ifadelerini kullandı.

Sevinenler arasında bir hakimin de olduğunu belirten Şenyüz, "40 kişiye ben idam verdim, 3 kişi idam mı olur?" diye tepki gösterdiğini aktardı.

Şenyüz, Yıldız'a gelince filmleri yıkadığını ve fotoğrafları teslim ettiğini, basına verilecek fotoğrafları heyettekilerin seçtiğini söyledi.

Adnan Menderes'in idamına yalnız gitmek zorunda kaldığını dile getiren Şenyüz, "O da benim kaderimmiş. Günlerce uyuyamadım. Hele o dönerken bir bakışı vardı, sert bir bakış, gözümün önünden hiç gitmedi. Ölüye bakmam. Babamın cenazesine gittim. 'Babana bak.' dediler. 'Ben, babamın iyi yüzünü hatırlıyorum. Şimdi ruh gitmiş, can çıkmış. Nesine bakayım?' dedim." ifadelerini kullandı.

"ODASINDAKİ KUR'AN-I KERİM'İN FOTOĞRAFA GİRMESİNİ İSTEMEDİLER"

Şenyüz, Yassıada'da idamdan önce yaşadığı aklında kalan bazı hatıraları da anlattı.

Menderes'in fotoğrafını çekerken odasına bakan muhafız ile yaşadığı olayı aktaran Şenyüz, "Pencerenin önünde iki tane Kur'an-ı Kerim vardı. O, onları görüntü kirliliği olmasın diye oradan kaldırdı. Arkaya götürdü. Onları yere koyarken, benim flaş patlayınca, o Kur'an'ı abdestsiz eline aldı da çarpıldı zannetmiş. Dışarı çıkınca bana, 'Çekerken haber versene, ben de abdestsiz Kur'an'ı tuttum diye çarpıldım zannetim.' dedi." ifadelerini kullandı.

Adnan Menderes'in intihar girişiminin ardından doktorların onu hayata döndürdüğünü anlatan Şenyüz, "Doktorlar heyeti içeriye girdi. Profesör, çok kibar bir insandı, 'Hayata tekrar döndünüz, geçmiş olsun.' dedi. Menderes'e derece verdiler, tuttu. Menderes, beyaz bir mendil çıkardı, dereceyi sildi, öyle verdi. Böyle bir kibar insandı. İdama giden bir insan..." diye konuştu.

Şenyüz, Yassıada'da Adnan Menderes, Celal Bayar ve üst düzey Demokrat Partili isimlerin birbiriyle görüşmelerinin yasak olduğunu anımsatarak, "Oradakiler idare ediyormuş vaziyeti. Onlarla görüşüyorlarmış. Görüşüyorlar ama yazarak görüşüyorlar. Öyle bir baskı kurmuşlardı ki orada, herkes birbirinden şüpheleniyordu. Mesela istihbarattan, Milli Emniyetten kişiler var. Herkes, birbirini kontrol ediyor. Öyle bir baskı vardı yani.. Kendi adamları, orada çalışanlar, böyle konulara giremiyorlardı, korkuyorlardı. Hemen anında oradan uzaklaştırıyorlardı." ifadelerini kullandı.

Yassıada'da bir avukatın kendisine "Pazar günleri görüşme oluyormuş, hangi barakada oluyor?" diye sorduğunu dile getiren Şenyüz, Ada Komutanı Tarık Güryay'ın bu nedenle kendisine "Vatan hainiyle ne konuştun?" diye kızdığını söyledi.

"YASSIADA'YA GİTMEK İSTEMEM"

"Demokrasi ve Özgürlükler Adası" adını alan Yassıada'nın son halini beğendiğini kaydeden Şenyüz, "Tamamlandıktan sonra adaya gitmek ister misiniz?" sorusuna "Gitmek istemem." yanıtını verdi.

Şenyüz, Adnan Menderes'i sevdiğini dile getirerek, Menderes'in arka plandan çektiği fotoğrafını gören komşusunun "İsmail Bey dayanamış yüzünden çekmeye de arkasından çekmiş." dediğini anlattı.

Yassıada yargılamalarından önce de Menderes'in fotoğraflarını çektiğini anlatan Şenyüz, şunları kaydetti:

"Başbakan her kim olursa olsun, onlarla beraber birlikte dolaştığımız için onlara karşı bir saygı, bir sevgi oluşuyor bizde... İstanbul'a her gelişinde, Yıldız, Balmumcu, Ayazağa arasındaki Beşiktaş'ın yıkım zamanı sabah saat 06.30-07.00 gibi gelir o yoldan geçerdi. Sultan Abidin Sarayı'ndaydı bizim yerimiz. Foto Film Merkezi oradaydı. Benim evim de Yıldız'da Hamidiye Çeşmesi'nin yanındaydı. Devamlı o yoldan gelir giderim. Başbakanın arabasına biz orada kaç defa rastladık. Kendisi (Menderes) yılbaşlarını askeriyede geçirirdi. Biz de onların fotoğraflarını çekmeye giderdik. Dışarıdan devlet büyükleri geldiği zaman, onlarla beraber gelir, gezerler. Onlarla beraber seyahatlere giderdik. Devamlı arkasındaydık. Onun için Menderes'e karşı aşırı sevgim vardı."

(AA)