1
Tuba Kalçık
Dünyanın en saygın sanatçıları arasında yer alan Kutluğ Ataman, AKŞAM Gazetesi’nden Tuba Kalçık’a siyasetten sanata çok özel açıklamalarda bulundu.
Dünyanın en ünlü galerilerinde eserleri sergilenen, çektiği filmlerle çok önemli ödüller alan bir isimsiniz. Sanatsal açıdan bu üretkenliğinizi neye borçlusunuz?
Her şeyden önce işimi çok seviyorum. Üretmek benim terapim. Moralim ne kadar bozuk olursa olsun, senaryo yazdığım zaman dünyayı unutuyorum. Fırsatım olsa sürekli film çekerim. İşimi yaparken parayı merkeze alan biri değilim. Maddi kaygıdan öte mutlu olmak için üretiyorum.
ÖZGÜR HİSSEDİYORUM
Çağdaş sanatçı, senarist, yönetmen ve oyuncu. Bir çok kimliği bir arada barındırıyorsunuz. Peki, sizin için hangisi daha önde geliyor?
Kendimi sinemacı ve sanatçı olarak tanımlıyorum. Sanatta biraz daha hızlı, kolay ve kontrolsüz üretebildiğim için entelektüel açıdan kendimi daha özgür hissediyorum. Sinemada ise hem finansal açıdan hem de içerik bakımından çok bağımsız olamıyorsunuz. Sanata göre biraz daha eliniz kolunuz bağlı kalabiliyor. Bu yüzden sanatta kendimi çok daha özgür hissediyorum.
EVET ÇIKACAĞINI GÖSTERİYOR
Bir röportajınızda ‘ekmek sırasını, gaz sırasını hatırlayan biriyim. Koalisyonlar beni korkutuyor’ demiştiniz. Parlamenter sistemin belki de en büyük handikaplarından biri bu değil mi?
İstikrar sadece ekonomi ile bağlantılı bir durum değil. Güvenlik sorunu da istikrar açısından son derece önemli. Geçmiş dönemlerde gördük, güvenliğiniz olmazsa başka ülkeler tarafından daha kolay yönetilirsiniz. Koalisyon hükümetleri ülkemize hiçbir fayda getirmedi, geriletti. Türkiye’nin koalisyonlara izin vermeyecek bir sisteme ihtiyacı var. Geçmişte koalisyon hükümetleri olmasaydı her açıdan çok daha istikrarlı bir ülke olurduk. Bu açıdan koalisyona izin verecek bir sisteme karşıyım.
AK PARTİ'Yİ DESTEKLİYORLAR
Türkiye referanduma gidiyor. Sizin bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyim?
Türkiye 2002’den yana bir çok yönden önemli atılımlar yaptı. Sadece İstanbul değil Anadolu’daki yatırımcılar da dünyaya açıldı. AK Parti halkın içinden çıkan kadrolar tarafından kuruldu. Bu açıdan toplumsal dinamizmin nabzını tutan bir yapısı var. Tarihte de görüyoruz toplumlar kendi ihtiyaçlarını en çok karşılayan siyasi yapılara yönelir. Toplum bu açıdan AK Parti’ye destek verdi ve vermeye de devam ediyor. Gözlemlerim bana referandumda ‘Evet’ çıkacağını gösteriyor. Bu süreçte toplumsal barışı korumamız çok önemli. Birliğimizi koruyarak referanduma gitmemiz konusunda her kesimin hassas davranması gerektiğini düşünüyorum.
EĞİTİM SANATÇIYA ÇOK FAZLA YANLIŞ ÖĞRETİYOR
Sanatta eğitimin iyi bir şey olduğunu düşünmüyorum. İnsanı çerçeveliyor. Sanatla uğraşan insanların üretkenliğini kısıtlıyor. Eğitim çok fazla yanlış öğretiyor sanatçıya ve bu da kalıpların oluşmasına neden oluyor. Günümüzdeki oyuncular sinemanın derinliğini veremiyor. Özellikle diziden sinemaya geçen oyuncular başarılı olamıyor, alıştıkları formdan çıkamıyor.
TÜRK SİNEMASI HÜLYA’YI İYİ DEĞERLENDİREMEDİ
Filmlerinizdeki oyunculad bir çok ödüle layık görüldü. Vildan Atasever ilk Altın Portakal'ı ‘İki Genç Kız’la aldı. Oyuncularınızı nasıl seçiyorsunuz?
Hikayelerimi yazarken önce kafamda oluşturduğum karakter üzerine çalışıyorum. Daha sonra da bu karaktere en uygun oyuncuyu bulana kadar arıyorum. ‘İki Genç Kız’ın hikayesi için yüzlerce insanla görüştüm ama ana karakterlere uygun kimseyi bulamadım. Vildan Atasever oyuncu aradığımı duymuş benimle görüştü. Kafamdaki ana karakterlerden birine çok uygun buldum. Diğer oyuncumuz Feride Çetin de filmde asistan olarak çalışmak için gelmişti ama ben ona başrolü verdim.
TEK KURUŞ ALMADI
Hülya Avşar’ı nasıl ikna etmiştiniz oynaması için?
Hülya zaten sanat filminde oynamak istediğini söylüyordu, ben de teklif götürdüm. O da kabul etti.
'Sanat filminde parasız oynarım' demişti. Filminizden para aldı mı?
Hülya ‘İki Genç Kız’dan tek bir kuruş bile almadı. Para almadığı gibi tam bir star gibi davrandı. Çok iyi bir oyuncu ama Türk Sineması Hülya Avşar’ı yeterince değerlendiremedi ne yazık ki… Hülya Avşar daha çok sinema yapsaydı keşke.
ERZİNCAN ÜZERİNE BİR PROJEM VAR
Filmlerin senaryosu size ait. Hikayelerinizi oluştururken nelerden besleniyorsunuz?
Birdenbire geliyor hikayelerim. Erzincan’da yaşıyorum. Orada bahçemde çalışırken birden aklıma bir hikaye geliyor. Ya da çevremdeki insanlardan, onların bir cümlesinden etkilenerek de bir hikaye oluşturabiliyorum. 15 yıldır çözmeye çalıştığım ama hâlâ netleşmeyen hikayelerim de var. Bu tarz çözülmeyen hikayelerin de olması sinemacı açısından faydalı. Çünkü hikayeniz demleniyor ve olgunlaşıyor. Erzincan üzerine bir projem var. Erzincan’ın sinema ve dizi sektöründe doğal mekan olarak kullanılması için çalışıyorum.
HABABAM SINIFI’NI DA ELEŞTİRDİLER AMA HÂLÂ İZLENİYOR!
‘Recep İvedik’ filmine geçmişte yapılan eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doğru bulmuyorum. Arz-talep meselesi. Kimseye zorla izletmiyorlar. Halk tüketiyor ki filmin 5. serisi çekiliyor. Toplumsal kültürümüzle yakın ilişkili bir durum. Demek ki toplum bu tarz filmlerden hoşlanıyor. 1970’lerde sol sinemanın hakim olduğu zamanda Yeşilçam ‘Hababam Sınıfı’nı üretti. Çıktığı dönemde de çok dalga geçmişti belli kesimler. Sol sinema pek kalıcı olamadı ama ‘Hababam Sınıfı’ hâlâ çok sevilerek izleniyor.
GEZİ İLE OPERASYON ÇEKİLMEK İSTENDİ
Gezi’de kirli senaryoların tezgahlandığını söylemiştiniz. Gezi’den beri ülkemizde bir çok badire atlattı. Bugünden bakınca Gezi olayı daha net anlaşılıyor değil mi?
Gezi’de yer alan birçok polisin FETÖ’cü olduğunu sonradan gördük. Gezi’ye katılanlara yönelik provokatif bir şekilde davrandılar. Bu da olayların daha da büyümesine yol açtı. Türkiye’deki sol kesimler Gezi’yi yeni 1 Mayıs 1977 olarak görmek gibi bir hataya düşüyor. Gezi’yi bir ikon olarak gösterme çabası içindeler. Bunu çok yanlış görüyorum. Türkiye’ye Gezi üzerinden operasyon çekilmek istendi. Gezi, hükümeti devirerek, ülkeyi istikrarsızlaştırmak amacıyla yapılmış bir kalkışmaydı. Bugün FETÖ gerçeğini daha iyi anlayarak baktığımızda bunu daha net görüyoruz.
ORTADOĞU'DA EN AKILLI DAVRANAN ÜLKEYİZ
Dünya ne yazık ki iyi bir yere doğru gitmiyor. Yeni bir paylaşım mücadelesi yaşanıyor Ortadoğu’da. Bu açıdan baktığımda da bölgede Post-modern bir 3. Dünya Savaşı yaşandığını görüyorum. Türkiye Ortadoğu'da en akıllı davranan ülke. Son zamanlarda kartlarımızı çok doğru oynuyoruz. Bu kaos ortamında bölgede atılabilecek en doğru adımları Türkiye atıyor.
KIZGIN SEÇMENLER ‘TRUMP’ DEDİ
ABD’yi takip eden birisiniz. Sosyal medyada Obama’nın tarihte en fazla insanı sınır dışı eden olduğundan bahsetmiştiniz. Şimdi tüm tepkiler Trump’a yöneldi.
Siz bir toplumun elinden işini, aşını, parasını alırsanız, o toplum öfkelenir ve buna reaksiyon gösterir. ABD’de de bu oldu. Büyük şehirlerde yaşayan, sola yaslanan bir ideoloji ile hareket ettiğini iddia eden elitistler ile 300 milyona yakın orta sınıf arasındaki çekişmenin bir sonucu. Elitistlerin yıllarca 300 milyon insanın sırtından para kazanmaları ABD'deki orta sınıfı öfkelendirdi. Bu kesim de reaksiyon olarak Trump’a oy verdi. Trump’un kullandığı popülist dil onları rahatlattı.
KİRLİ PLANLARI ÇIKAR DİYE İADE ETMEZLER
Uzun yıllar Avrupa’da yaşayan biri olarak, AB ülkelerinin Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesine destek vermemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Avrupa ve ABD sadece bu konuda değil birçok konuda ikili bir tutum içinde. Kendi çıkarlarıyla yaklaşıyor olaylara. ABD’nin FETÖ’nün başı Gülen’i vereceğini düşünmüyorum çünkü verirse birçok kirli çamaşır ortaya çıkacak. FETÖ çok tehlikeli. Ne denli tehlikeli bir yapı olduğunu 15 Temmuz’da gördük. Biz de ülke olarak daha güçlü argümanlarla yaşadığımız bu süreci dünyaya anlatmalıyız.