AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesine ilişkin, "Dünyanın gözü önünde böyle korkunç, böyle ürkütücü, böyle bir vahşi cinayetin işlenmiş olması gerçekten sözün bittiği yerdir. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın grup konuşmasında da yaptığı gibi ortadaki soruların mutlak suretle cevaplandırılması lazımdır. Bu soruların muhatabı da Suudi Arabistan yönetimidir." dedi.
Kurtulmuş, beraberindeki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Elvan ile Mersin'de görev yapan basın mensuplarıyla kahvaltı programında bir araya geldi.
Burada bir konuşma yapan Kurtulmuş, AK Parti olarak seçim çalışmalarına uzun süre önce başladıklarını belirterek, "Altı haftadır seçim strateji heyeti olarak düzenli toplanıyoruz. Önce seçim süreciyle ilgili bütün gelişmeleri gözden geçiriyoruz. Seçim kampanyasının hazırlığını yapıyoruz. Aday tespit süreçlerini başlatıyoruz ve inşallah en kuvvetli, güçlü adayları bularak Türkiye'nin her yerinde, her ilinde, her ilçesinde birinci parti olmak iddiasıyla seçimlere hazırlık yapıyoruz." ifadesini kullandı.
Seçim hazırlıklarıyla ilgili bütün birimlerin sahadaki çalışmalarını sürdürdüğünü aktaran Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Çünkü bu seçim 24 Haziran'da milletimizin iradesiyle ortaya çıkan başkanlık sisteminin ilk seçimdir. Başkanlık sistemi konusunda millet kararını verdi Recep Tayyip Erdoğan'ı yeni sistemin ilk cumhurbaşkanı olarak seçti ve 24 Haziran'da da hem cumhurbaşkanlığı bakımından hem genel seçimler itibarıyla bir karar verdi. Bu seçim yerel bir seçim olmakla birlikte bunun üstünde bir mahiyet taşıyor. 31 Mart'ta yapılacak seçim bizim yeni yönetim modelimizin ilk seçimi olacak ve inşallah milletimiz büyük oranda AK Parti'ye oy vererek yeni sistemin önünü biraz daha açmış olacak. Bu seçimin bir bahar havası, demokrasi şenliği içerisinde Türkiye'nin her yerinde cereyan etmesini diliyorum. AK Parti ailesi olarak da her ilimizde en kuvvetli adayları, halktan en fazla oy alabilecek adayları çıkaracağız. Çok açık söylüyoruz artık. AK Parti'nin sırtına basarak ya da Recep Tayyip Erdoğan'ın karizmasının gölgesinden istifade ederek siyaset yapmanın imkanı ve zemini kalmamıştır. Bunu doğru bulmuyoruz. Bir diğer ifadeyle herkesin kendi gücü olması lazım. Bu gücü olan, halkta karşılığı olan ve gerçekten sevilen insanlarla seçimlere gideceğiz. Bunu sadece belediye başkanları için de söylemiyorum. Belediye meclis üyesi adayı olan arkadaşlarımızın her birinin de bir belediye başkanı kıratında insanlar olmasına dikkat göstereceğiz ve inşallah seçimlerde AK Parti olarak çok güçlü bir şekilde çıkmayı başaracağız."
- "Soruların mutlak suretle cevaplandırılması lazımdır"
Kurtulmuş, gündeminin sürekli değiştiğini, her hafta başka bir gündemle karşı karşıya bulunulduğunu vurgulayarak, "Türkiye ve dünya gündeminin bir numaralı maddesi ise Cemal Kaçıkçı'nın öldürülmesi." dedi.
Kaçıkçı'nın dünya çapında bir gazeteci, bilinen ve tanınan bir insan olduğunu anlatan Kurtulmuş, Kaşıkçı'nın İstanbul'daki Suudi Arabistan Konsolosluğu'na girdiğini ve bir daha çıkamadığını bildirdi.
Numan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Dünyanın gözü önünde böyle korkunç, böyle ürkütücü, böyle bir vahşi cinayetin işlenmiş olması gerçekten sözün bittiği yerdir. Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın grup konuşmasında da yaptığı gibi ortadaki soruların mutlak suretle cevaplandırılması lazımdır. Bu soruların muhatabı da Suudi Arabistan yönetimidir. Bir konsoloslukta 'Efendim maksadını aştı, elimizden kaçtı, falanca adamı bir şekilde öldürdüler' diye bir mazeret üretmenin mümkün olmadığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Sorumlular kimse bu olayın arkasındaki failler kimlerse ve bu emri verenler kimlerse bunların mutlaka ortaya çıkarılması, soruşturmanın hiçbir kısmının örtülmeden bütün detaylarıyla dünya kamuoyuyla paylaşılması Türkiye'nin en önemli istediğidir ve sorumluluğudur. Bu çerçevede yine Sayın Cumhurbaşkanımızın dün ifade ettiği bir çağrıyı bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Bu olaya karıştığı artık delileriyle sabit olan 18 kişi, bunların hepsi Suudi Arabistan'a döndüler. Bunların suç yeri İstanbul olduğuna göre İstanbul'a getirilerek burada yargılanması, uluslararası kamuoyunu rahatlatmak bakımından da fevkalade önemlidir.Aksi takdirde bu olayın birkaç kişinin üzerine atılarak örtüleceği, ya da bir şekilde olayla ilgili olan esas faillerin ortaya çıkarılmayacağı gibi bir endişe şimdiden dünya kamuoyunda oluşmaya başlamıştır."
Olayın içinde olanların ortaya çıkarılması için Türkiye'nin elinden gelen her şeyi yaptığını anlatan Kurtulmuş, bu konudaki somut delilleri de Türkiye'nin uluslararası kamuoyuyla paylaşmaya hazır olduğunu vurguladı.
Bundan sonraki soruşturma faslını da bütün dünya kamuoyunun yakından takip edeceğini bildiren Kurtulmuş, "Bu aynı zamanda dünyayı yeniden soğuk savaş döneminde, hatta hatırlayın filmlere de konu oldu, işte falanca ülkeden adam kaçırıldı, falanca ülkeden meşhur bir gazeteci, bir iş adamı, bir bilim adamı öldürülür yok edilir gibi. Filmlere de konu olan bu soğuk savaşın maalesef ürkütücü cinayetler dönemine dönmek her halde dünyayı son derece rahatsız eder." dedi.
Numan Kurtulmuş, bu cinayetin tekil cinayet olmaktan çok öte anlamları bulunduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"Bu anlamda inşallah bütünüyle soruşturma sonucunda her şey ortaya çıkacaktır. Eğer Suudi Arabistan yönetimi de soruşturmanın bütünüyle detaylarının ortaya çıkması ve dünya kamuoyunun rahatlatılmasını sağlayacak şeffaf bir iş birliğine hazır olmazsa şimdiden Suudi Arabistan yönetiminin yalnızlaşmaya başladığı süreçte giderek daha fazla yalnızlaşacaktır."
Kurtulmuş, "Bu emri kim verdi?" sorusunu dünyadaki herkesin sorduğunu vurgulayarak, Suudi Arabistan'ın şeffaf bir iş birliğine uluslararası alanda razı olmaması durumunda ciddi bir yalnızlaşma sürecinin içine gireceğini yineledi.
Konuyla ilgili soruşturmanın başsavcı vekili başkanlığında sürdüğünü hatırlatan Kurtulmuş, "Her gün yeni bir bilgi veya bulguya ulaşılıyor. Bunlar derli toplu bir şekilde ortaya konuluyor ve bir sonuca doğru ulaşılacağını ümit ediyoruz. Dün Cumhurbaşkanımızın sorduğu soruları bir daha sormuyorum ama bu soruların içerisinde herhalde en çok dikkati çeken 'Bu emri kim verdi' sorusudur ve bu talimatı verenlerin de ortaya konulması lazım." dedi.
- Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenecek dörtlü zirve
Kurtulmuş, cumartesi günü İstanbul'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un katılımıyla dörtlü zirve gerçekleştirileceğini anımsattı.
Bu zirvenin, hem Türkiye'nin uluslararası alanda geldiği noktayı göstermesi bakımından hem de bölgedeki barışın tesisi yönünde atılacak adımların oluşturulması anlamında önemine değinen Kurtulmuş, "Türkiye, çok taraflı bir diplomasi imkanına sahip olan bir ülkedir." diye konuştu.
Kurtulmuş, Suriye konusunun son 100 yılın en ağır sorunlarından birisi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Vekalet savaşları üzerinden yeni üretilen terör örgütleriyle, bölgenin cehenneme çevrildiği, bir tarafında DEAŞ'ın, bir tarafında YPG/PYD'nin de olduğu, bölge ülkelerinin güvenliklerini tehdit eden, sınırlarının değişmesini tehdit eden bir mahiyet kazandığı zor bir denklem haline gelmiştir. Yıllar öncesinde diyorduk ki, 'Vekalet savaşlarının bir sonu var, bu vekalet savaşlarının maşaları olan terör örgütleriyle bu savaşı sürdüren büyük ülkeler, örneğin ABD ve Rusya, bu savaşın bitirilmesi için bir irade ortaya koymazsa bir müddet sonra kendileri çatışma noktasına gelecek.' Ayrıca, bu vekalet savaşını hiçbir ülkenin tek başına çözme imkanı ve ihtimali kalmamıştır."
- "Temel hedefimiz İdlib ve Menbiç'te barışın sağlanması"
Kurtulmuş, Suriye ve Irak'ta devam eden gerilim tablosunda, bu savaşlardan en çok etkilenen ülkelerin başında hiç şüphesiz Türkiye'nin geldiğini ifade etti.
Türkiye'nin uzun yıllardır terör örgütleri üzerinden "hizaya sokulmaya" çalışıldığını belirten Kurtulmuş, "Bunlara karşı da hayati bir mücadele veriyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kendi beka sorununu kendisi halledecek bir yetkinlikte." diye konuştu.
Kurtulmuş, Türkiye'nin hem kendi topraklarında hem dışarıda bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüğüne işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bakınız İdlib'de Ruslarla, Menbiç'te ABD'lilerle müzakere ediyoruz. Her iki tarafta da bizim temel hedefimiz, İdlib ve Menbiç'in orijinal halkının, yerli halkının kendi bölgelerine rahatlıkla dönebilecekleri bir barışın temin edilmesidir. Bizim Suriye'nin ve Irak'ın bütünüyle ilgili olarak ortaya koyduğumuz perspektif, Suriye'nin de Irak'ın da toprak bütünlüğünün korunması zaruretidir. Bunun için Türkiye, masadaki gücünü arttırmak için sahada var olmasının şart olduğunun gereği, Zeytin Dalı Harekatı ve Fırat Kalkanı Operasyonu'nu yapmıştır. Bu operasyonlar olmasaydı, mesela Astana süreci, ardından Soçi Mutabakatı ile bugün geldiğimiz noktaya gelemez, İdlib'de yaklaşık 4 milyon insanı koruyabilecek bir performansı ortaya koyamaz, Menbiç'te de Menbiç halkının yerine dönmesi için, PYD/YPG'nin oradan temizlenmesi için kararlılığını bir şekilde sürdüremezdi. Türkiye bugün geldiği noktada çok kararlı diplomasiyle bölgede kalıcı barışın sağlanması amacıyla kuvvetli adımlar atıyor. Ümit ediyoruz ki 27 Ekim'de İstanbul'da yapılacak olan dörtlü zirve bu anlamda çok önemli ve değerli bir adımın başlangıcı olacak."
Kurtulmuş, dörtlü zirveden olumlu sonuçlar çıkmasını ümit ettiklerini aktararak, "Şimdiden bu zirvenin, Türkiye'nin uluslararası alandaki diplomatik gücünün göstermesi bakımından çok önemli bir yer tuttuğunu ve 27 Ekim'den sonraki süreçte de uzun uzun dünya kamuoyunda konuşulacağını ifade etmek isterim." dedi.
- "Hiçbir şekilde Ege'de oldu bittiye izin vermeyiz"
Kurtulmuş, Ege'de 12 mil tartışmasıyla ilgili de şu değerlendirmeleri yaptı:
"Karasularının 12 mile çıkarılması meselesi, Türkiye için başından itibaren bir savaş nedeni olarak kabul edilen bir durumdur. Türkiye, zaman zaman Yunanistan'ın, Türkiye'nin başka gerilimlerden istifade ederek bir oldu bitti yapmak istediği bu karasuları meselesini her zaman uyanık bir şekilde yakinen takip eden bir ülkedir. Biz, hiçbir şekilde Ege'de bir oldu bitti olmasına müsaade etmeyiz. Bunun için de Türkiye, Ege'de Yunanistan'ın atmaya çalıştığı adımları ciddi şekilde takip ediyor. Kendi hakkını hukukunu, Ege'deki, egemenlik haklarını, karasularımızdaki egemenlik haklarını sonuna kadar savunabilecek bir kararlılığı ortaya koyuyor. Bazen de alışkanlık haline getirdikleri bu tutumdan vazgeçeceklerini ümit ediyoruz. Bizim Ege'de herhangi bir şekilde 12 mil meselesine göz yummayacağımızı, Türkiye'nin karasularını, hakkını, hukukunu sonuna kadar koruyacağımızı bir kez daha dünya kamuoyuna ifade ediyoruz."
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Her iki partinin de değerli liderleri seçim iş birliğinin imkanlarının zor olduğu kanaatini kamuoyuyla paylaştılar. Burada kopan ipler sizin tabirinizle söyleyeyim, Cumhur İttifakı'yla ilgili ipler kopmuş değildir. Seçim iş birliğine dönük bir iş birliği imkanının görülmediği ortaya çıkmıştır. Bunun ikisinin bir birinden ayrı tutulması lazım." dedi.
Kurtulmuş, beraberindeki AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Elvan ile Mersin'de görev yapan basın mensuplarıyla kahvaltı programında bir araya geldi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, bütün illerde halkta bir karşılığı olan ve şehre bir şeyler kazandırabilecek isimlerle yola devam edeceklerini bildirdi.
Adayda 5 temel özellik aradıklarını vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bir, mütevazi olacak. Kibir ehliyle bizim işimiz yok. İkincisi, adaletli olacak. Toplumun bütün kesimlerine eşit, adilane bir şekilde yaklaşma beceresine sahip olacak. Ehliyet, liyakat sahibi olacak ve millete sadakat sahibi olacak. Millete sadakatten kastımız da şudur; 15 Temmuz bize gösterdi ki bütünüyle milletin tamamına sadık olmayan insanlarla yol yürüyemezsiniz. Millete sadakatli olacak. Bu özelliklerimiz ince bir kuyumcu titizliğiyle işleyerek Mersin ve ilçelerimiz için de adaylarımızı arayacağız. İnce eleyip sık dokuyarak, bu vasıflarda çok sayıda aday adayı olan arkadaşımız olacak, onların arasında da en iyilerini seçmek mümkün olacak. Hatta bazen belki sadece aday adaylarının arasından değil. Bu üstün vasıfları olan arkadaşlarımıza parti teklif götürecek. Dolayısıyla artık eşimiz, dostumuz, tanıdığımız, arkadaşımız falan değil, partinin gücünden ya da Recep Tayyip Erdoğan'ın gücünden istifade edecek insanlara değil, partiye güç katacak insanlara ihtiyacımız var. Onlarla da yola devam edeceğiz."
Kurtulmuş, 24 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin Mersin'de birinci parti olduğunu anımsatarak, yerel seçimlerde de AK Parti'nin büyükşehir ve ilçelerinde birinci parti olacağına inandığını aktardı.
- "Cumhur İttifakı'yla ilgili ipler kopmuş değildir"
Kurtulmuş, bir soru üzerine, AK Parti ile MHP arasında tesis edilen Cumhur İttifakı'nın sadece seçim iş birliğine dönük bir mesele olmadığını söyledi.
AK Parti ile MHP'nin programları, stratejileri ve önceliklerinin birbirinden ayrı 2 parti olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Herhangi bir şekilde AK Parti ve MHP, Cumhur İttifakı altında yani bir şekilde tek parti haline dönmüş değil. Ama Türkiye'nin çok yakın tarihinde MHP ile AK Parti arasında ciddi iş birlikleri oldu. Mesela FETÖ'ye karşı mücadelede, 15 Temmuz günü sokaklarda 2 partinin tabanı hep beraber karşı durdu. Aynı şekilde PYD-PKK ile verilen mücadelede de. Aynı şekilde bir takım dış güçlerin Türkiye'ye karşı yapmış olduğu operasyonlarda ciddi bir fikir birliği içerisinde ortak hareket edildi. Bunun somuta indirgenmiş şekli olarak da mesela anayasanın Meclisten geçme sürecinde çok ciddi bir iş birliği yapıldı. Referandum sürecinde ciddi bir iş birliği yapıldı ve en son olarak da 24 Haziran seçimlerinde iş birliği yapıldı. Şimdi görüşmeye başladığımız andan itibaren biz de MHP de şunu görüyor ve söylüyordu, genel seçimlerde iş birliği yapmanın yasal altyapısı vardı. Yani bir sütun açıldı, Cumhur İttifakı'nda isteyen AK Parti'ye isteyen MHP'ye oy verecek. Diğer şekilde diğer ittifakta aynı şekilde. 2 partinin toplamı da Cumhur İttifakı'nın toplam oyu olacaktı. Zaten bu sayede de örneğin Mersin'de son anda 1 milletvekili CHP'den MHP'ye geçmiş oldu. Birçok ilde de benzer şeyler oldu. Orada alt yapısı hazır bir iş birliği imkanı vardı. Yerel seçimlerin doğası ise maalesef bir hukuki düzenleme yapılmamış. Yani şunu yapamayız. Bu ilde AK Parti de MHP de aday çıkarsın ikisine verilen oyları toplayalım burada ittifakın oyu olsun gibi bir şey mümkün değildi. Dolayısıyla bugün gelinen noktada her iki partinin de değerli liderleri seçim iş birliğinin imkanlarının zor olduğu kanaatini kamuoyuyla paylaştılar. Burada kopan ipler sizin tabirinizle söyleyeyim, Cumhur İttifakı'yla ilgili ipler kopmuş değildir. Seçim iş birliğine dönük bir iş birliği imkanının görülmediği ortaya çıkmıştır. Bunun ikisinin bir birinden ayrı tutulması lazım."
Kurtulmuş, Cumhur İttifakı'nın Türkiye'nin milli meselelerinde bundan sonra da sürdürülmesinin önemli olduğunu, her partinin seçime kendi adaylarıyla gireceğini ve bunun AK Parti için bir zafiyet, güç kaybı oluşturmayacağını söyledi.
Cumhur İttifakı'nın şimdiye kadar iş birliği yapılan alanlardaki geçmişi yok sayılarak, "Bu ittifak artık bitti, hiçbir konuda iş birliği yapamaz" manasında bir sonuca varılmaması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, şu değerlendirmede bulundu:
"Başından itibaren Cumhur İttifakı'yla siyasetteki farklı konuları birbirinden ayrı tuttuk. Örneğin af tartışması, emeklilikte yaşa takılanlar meselesi. Şimdi seçim ittifakı meselesi. Bunların hepsi ayrı konular. Cumhur İttifakı'nın konusunun da ayrı konu olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'nin, özellikle dışarıdan gelecek saldırılar ve terör üzerinden Türkiye'ye konulacak baskılar bakımından, Allah muhafaza ama, önümüzdeki dönemde de çok ciddi bir dayanışmaya ihtiyacı olduğu görülüyor. Bu ihtiyacı biz hissettiğimiz gibi MHP'li dostlarımız da hissediyorlar. Genel, milli konularda Cumhur İttifakı'nın hassasiyetleri korunacak, Cumhur İttifakı'nın ruhuna bir şekilde bağlı kalınacak ama seçim konusuyla ilgili özel alanda bir imkan görülmediği ortaya çıkmıştır."
Kurtulmuş, yerel seçim için başka bir partiyle ittifak görüşmesi yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine, böyle bir durumun söz konusu olmadığını dile getirdi.
Kurtulmuş, başka bir soru üzerine de 29 Ekim Cumhuriyet Resepsiyonu'nun İstanbul'da düzenleneceğini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"29 Ekim'de İstanbul'da çok büyük bir açılış var. 3. Havalimanı'nın açılışı var. Bu havalimanıyla birlikte tabiri caizse Türkiye dünyanın vitrinine bir kez daha çıkıyor. Bu görkemli açılış uzun saatler alacak bir şey. Devlet erkanımızın tamamı İstanbul'da olacak. Bütün iş dünyası, 6-7 bin kişinin davetli olduğu bir resepsiyon söz konusu olacak. Dolayısıyla bu resepsiyonun İstanbul'a alınması şartların getirdiği bir zaruret nedeniyledir. Bundan başka bir polemik konusu çıkarmaya kimse gayret etmesin. Bu anlamda havalimanımız önemli bir eserdir. Cumhuriyet tarihinin en önemli eserlerinden biridir. Zafer anıtı niteliğinde bir eserdir. Bu açılış vesilesiyle Türkiye'nin bir kez daha gündeme gelmesi hepimiz için sevinilecek bir husustur. Aynı coşkuyu, Cumhuriyet Bayramı coşkusunu hep beraber İstanbul'da kutlamış olacağız. Bundan daha da güzel bir şey olmaz diye düşünüyorum."
- Lütfi Elvan'dan adaylık açıklaması
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Elvan da 2015 yılında seçim öncesi Mersin'e geldiğinde merkezi yönetimin yatırımının toplam 11 milyar lira civarında olduğunu, şu anda yatırımların 30 milyar lirayı geçtiğini söyledi.
Üç yılda çok önemli bir aşama kaydettiklerini ifade eden Elvan, "1,5 yıllık süreçte 10 tane tünel açtık. Şu anda Silifke-Mut güzergahında 2 tane tamamlanmış tünelimiz var. Eksiklikleri gidereceğiz ve önümüzdeki günlerde onları da açacağız. Yatırımlarımız, çalışmalarımız devam ediyor. Mersin kent olarak düşünüldüğünde eksiklikleri, ciddi sıkıntıları var." dedi.
"Mersin Büyükşehir Belediyesine başkan adayı olacak mısınız" şeklindeki soruyu Elvan, "Adaylık düşüncem yok. Şu an için de böyle bir şey söz konusu değil. Ben kendim de zaten arzu etmiyorum. Böyle bir konuyu defalarca paylaştım. Şundan emin olunuz siz bizim belediye başkan adayımıza destek veriniz, ben sonuna kadar o seçilen belediye başkanının yanında, arkasında olacağım. Bu hizmetleri birlikte gerçekleştireceğiz. Biz inandığımız her şeyi yapabilecek güçteyiz." şeklinde yanıtladı.
Elvan, bir gazetecinin Çukurova Bölgesel Havalimanı'nın son durumuyla ilgili sorusuna ise şöyle cevap verdi:
"Havalimanıyla ilgili alt yapı çalışmaları hemen hemen bitti. Şu anda üst yapı çalışmalarına başladılar. Ancak yüklenici firma bugünlerde işi biraz yavaşlattı. Bunun biz de farkındayız. Firmayla görüşme halindeyiz. Bu hem Ulaştırma ve Altyapı Bakanımız hem de Cumhurbaşkanımızın bilgisi dahilinde. İnşallah önümüzdeki günlerde daha da hızlandırıp bir an evvel Çukurova bölgemizin bütünün bu havalimanına kavuşmasını sağlayacağız. En son kurdaki artışlar belki gerekçe gösterilerek bir miktar yavaşlama yönünde eğilimler oldu. En son bakanımız tekrar yetkililerle görüştü."
(AA)