AA
KKTC Dışişleri Bakanlığı konu ile ilgili yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, Hristodulidis'in 78. BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmanın adanın tarihi geçmişinden ve mevcut gerçeklerden uzak, sığ, samimiyetsiz olduğu, Kıbrıs Türk halkına karşı saygısız beyanlar içerdiği belirtilerek, "Konuşmasında Kıbrıs'ta bir 'işgal ve istila' sorunu bulunduğu iddiasını tekrar eden Rum lider, tüm adanın temsilcisi olduğu yalanı arkasına saklanarak, Kıbrıs'taki bütün toplumlar adına konuştuğunu öne sürecek kadar haddini aşmıştır." denildi.
Adadaki tek işgalin ortaklık devletinin 1963 yılında Rum tarafınca silah zoruyla gasbedilmesi olduğu vurgulanan açıklamada, "Hristodulidis'in BM kürsüsünden yaptığı konuşma bu işgalin yeni bir tezahürüdür. Rum lider, Kıbrıs Türk halkını ve/ veya adanın tümünü temsil etme hak ve yetkisine sahip değildir." ifadeleri kullanıldı.
Hristodulidis'in 1963 ve 1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkına, eşit sahibi olduğu topraklarda uyguladıkları katliamları ve mezalimi örtbas etmeye çalıştığına işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Rum liderin örtbas etmeye çalıştığı bir diğer olay da 1974 Türk Barış Harekatı'ndan hemen önce yer alan ve harekata neden teşkil eden Rum-Yunan darbesidir. Rum halkını kendi yarattıkları Kıbrıs sorununun 'mağduru' olarak göstermeye çalışan Hristodulidis, tarihi gerçekleri saptırmakla yıllardır sürdürdükleri dezenformasyon kampanyasını devam ettirmektedir. Kıbrıs Türk tarafını muhatap almaktan kaçınan ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na mesaj verecek kadar ileriye giden bu yaklaşım Kıbrıs Türkü'ne büyük bir saygısızlık ve samimiyetsizliktir."
Açıklamada, Hristodulidis'in takındığı "Kıbrıs Türkünü yok sayan" bu tutumunun, egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zemininde iki devletli uzlaşı politikasında KKTC'nin "ne kadar haklı olduğunu" gösterdiği vurgulandı.
Kıbrıs Türk halkının adada var olmaya ve özden gelen haklarından vazgeçmeyeceğine işaret edilen açıklamada, "Kıbrıs Rum devleti hiçbir şekilde ve hiçbir koşulda Kıbrıs Türk halkını temsil etmemektedir ve edemez. Kıbrıs Türk halkının tek temsilcisi, kendi özgür iradesiyle kurduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'dir." ifadelerine yer verildi.
Hristodulidis'in "federasyon" modeli temelinde müzakerelere başlanması gerektiği yönündeki söyleminin " tam bir riyakarlık örneği" olduğu aktarılan açıklamada, "Kıbrıs Türk halkının, sonsuza dek müzakere masasına hapsedildiği ve Rum tarafına Kıbrıs Türk halkı üzerindeki izolasyonu devam ettirmeye yönelik konfor alanı yaratan bir süreç tarafımızca asla kabul edilmeyecektir. Kıbrıs Türk halkının kaybedeceği bir 50 yılı daha yoktur." denildi.
Açıklamada ayrıca, adada adil, gerçekçi ve sürdürülebilir bir uzlaşının iki ayrı bağımsız devletin aralarında geliştirecekleri işbirliğine dayalı iyi komşuluk ilişkilerinden geçtiği vurgulandı.