Sabah
Kılıçdaroğlu seçimi kazanabilmek için kendisine şart sunan herkese vekillikler, imzalar ve vaatler dağıtmaya devam ederken son olarak Ümit Özdağ ile bir protokole imza attı.
Bugüne kadar 3 farklı metinde birbirine taban tabana zıt birçok maddeye imza atan Kılıçdaroğlu'nun olası bir görev alma durumunda attığı imzalardan hangisine sadık kalacağı da bilinmiyor. Özdağ'ın Atatürk'ün henüz hayattayken hazırlatıp onayladığı 1924 anayasasının esas alınması şartını kabul eden Kılıçdaroğlu 8'li masa mutabakatında da özerkliğin kapısını aralayan 1921 Anayasasının esas alınmasını imzalamıştı. Yine HDP'nin talep ettiği kayyum uygulamasının kaldırılacağına dair söz veren Kılıçdaroğlu Ümit Özdağ'ın protokolünde de kayyum uygulamasının devamına imza attı. Ayrıca her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ve partisinin doğal olarak teminatı olacak kritik anayasa maddelerinin değişmeyeceğine dair kendi önüne koyulan belgeyi imzalamak zorunda kaldı.
"BU SİYASİ TARİHİN EN BÜYÜK REZALETLERİNDEN BİRİDİR"
Kılıçdaroğlu'nun imzalamak zorunda kaldığı maddelere tek tek dikkat çeken gazeteci Nedim Şener, "Kemal Kılıçdaroğlu 'Ne münasebet? Ben bu maddelerin bizatihi teminatıyım' diyememiş ve adeta bir düşman kuvvet gibi Ümit Özdağ'ın metnini imzalamak zorunda kalmıştır. Bu siyasi tarihin en büyük rezaletlerinden biridir." dedi.
İşte Şener'in Sabah'a yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar:
İMZA ATTIĞI O MADDELERE DİKKAT!
Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün Ümit Özdağ ile imzaladığı protokolde özellikle iki madde ve dördüncü maddenin son bölümüne dikkat edin. Bakın ne diyor orada "Anayasamızın ilk dört maddesi ve 66. maddede yer alan Türk vatandaşlığı konusundaki tanımı ve içeriği korunacaktır" Ayrıca "1924 yılında kurulan milli üniter laik devletten asla taviz verilmeyecektir. Bu değerlere bağlı kalınacaktır" diyor. Diğer maddede ise "Türkiye'nin milli ve üniter devlet yapısını hedef alan hiçbir siyasi ve hukuki düzenleme izin verilmeyecektir" diyor.
BU PROTOKOL KİMİNLE KİM ARASINDA?
Şimdi bu protokol kimler arasında imzalandı? Ümit Özdağ ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında. Kimdir Kemal Kılıçdaroğlu? Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanı. Yani ulusal birlik, milli birlik dendiği zaman bunun teminatı siyasi olarak tüm partiler olsa da herhangi bir halel gelirse ona karşı müdafaanın en büyük teminatı olması gereken partinin başındaki isim.
"SEN NE SÖYLÜYORSUN?" DİYEMEDİ, DÜŞMAN KUVVETİ GİBİ İMZALADI
Olanı bir cümleyle özetleyecek olursak Ümit Özdağ cumhuriyetin kurucusu Atatürk'ün kurduğu partinin genel başkanı Kılıçdaroğlu'na resmen Atatürkçülük ve anayasa dersi veriyor. O da bu dersi 'Sen ne söylüyorsun?' diyemeden alıp sanki bir düşman kuvveti temsilcisi gibi imza atmak zorunda kalıyor.
"İNSAN CHP'NİN GENEL BAŞKANI OLARAK BUNU İMZALAMAYA UTANIR"
İnsan böyle bir protokole CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olarak imza atmaya utanır. Oysa ne olmalıydı? Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı, Ümit Özdağ böyle bir protokolü önüne koyduğunda demeliydi ki "Bir dakika kardeşim. Anayasa'nın ilk dört maddesinin teminatı bizatihi benim" O bunu söylemek yerine altına imza atmayı tercih etti.
"BU KILIÇDAROĞLU'NU TEHDİT OLARAK GÖRMEKTİR"
Bir başka açıdan tekrar değerlendirelim. Ümit Özdağ'ın Kılıçdaroğlu'nu bu protokole ve bu maddelere imza atmak zorunda bırakması Kılıçdaroğlu'nu tehdit olarak gördüğü anlamına gelir. Onu bu maddelerin karşısında bir tehdit olarak görüyor ki bunu adeta bir senede imza attırır gibi protokole bağlıyor.
"SİYASİ TARİHİMİZİN EN BÜYÜK REZALETLERİNDEN BİRİ"
Bakın Türkiye Cumhuriyeti'nin gördüğü en büyük siyasi rezaletlerinden birini yaşıyoruz. Ve maalesef ki Kılıçdaroğlu ve çevresindekiler de "Ne güzel" diyorlar. "Zaten altılı masanın ruhuyla da bu metin uyuyor" diyorlar. Altılı masa ile bu maddelerin neresi uyuşuyor? Sizin masanızda Anayasanın ilk dört maddesi ya da 66. maddenin değişmesini isteyen Ali Babacan yok mu? HDP desteği yok mu? 2018 yılında komisyonda değişiklik isteyenler yok mu?
"KILIÇDAROĞLU'NUN İSTİFA ETMESİ GEREKİR"
Ümit Özdağ şu anda çok eğleniyordur diye düşünüyorum. Adamlara, altılı masaya cumhuriyetçilik dersi veriyor. CHP Genel Başkanı'na düşman kuvveti gibi imzalattı bunu. Kılıçdaroğlu'nun yerine olsam ben bugüne kadar yaptığın her türlü yalandan, rezillikten dolayı değil ama şunu imzalama gafletimden dolayı istifa ederim.
Eğer masadaki diğerlerini tehdit olarak görüyorsa Ümit Özdağ'a derdim ki "Onlar gelsin imzalasın. Ben imzalamam" Ama o imzaladı. Diğer partiler da işte "biz yetki verdik Kılıçdaroğlu'na" diye açıklama yaptı.
İKİ METİNDE İKİ FARKLI İMZA! ÖZERKLİK KAPISINI AÇAN 21 ANAYASASI...
Gelelim diğer bir maddeye. Burada da 1924 anayasasına vurgu yapılıyor. Bu kapsamda Milli üniter yapı şeklinde bir madde koymuş. Bunu neden yaptı? Çünkü altılı masanın mutabakat metninde 1921 anayasasına atıf ve vurgu var biliyorsunuz. Onun çok kapsayıcılığından falan bahsediliyor. Ondan sonraki anayasaların hepsini bunlar bölücü, yok edici, tek tipçi olarak görüyorlar. Peki bu başka nerede geçiyor. Tıpkı yıllar evvel Abdullah Öcalan'ın "olabilir" dediği gibi.
ATATÜRK'ÜN YÜRÜRLÜĞE KOYDUĞU ANAYASAYA DEĞİL BİR ÖNCEKİNE DÖNMENİN NEDENİ "VİLAYET" VURGUSU
6'lı masa neden 1921 Anayasası diyor? Çünkü burada "Vilayetler" meselesi var. Ya 1924 Anayasası Atatürk hayattayken yapılmadı mı? Neden 21'e dönüyorsun? İşte bundan dolayı. Ümit Özdağ da bunları tehdit olarak gördüğü için imza ile bağlıyor.
MASA ÜYELERİ "KAYBEDERSE BAŞININ ÇARESİNE BAKSIN" MODUNDA
Ancak bu Kılıçdaroğlu'nu bağlayacak bir protokol olarak imzalandı. Çünkü altılı masa temsilcileri nerede? Yok. "Biz yetkiyi ona verdik" deyip çekildiler. Hiçbirini görüyor musunuz? Bu şu demek "Kaybedilecek seçim karşısında Kılıçdaroğlu başını çaresine baksın. Ne yaparsa yapsın" başka hiçbir anlamı yok.