Kendini ifade eden herkesin önünü açtık

Kültür Sanat Büyük Ödülleri töreninde konuşan Başkan Erdoğan, “Fikrine, zikrine, meşrebine bakmaksızın, kendini kültür ve sanatın hangi alanında olursa olsun ifade etmek isteyen herkesin önünü açtık. Ayrım yapmadan herkesi kucakladık” dedi.

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yapılan törenle sahiplerini buldu. Törende konuşan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ödül alanları tek tek sıralayarak şunları kaydetti: "Bu yıl bilim ödülümüzü asıl alanı olan ilahiyatın yanında iktisattan siyasete ve sosyolojiye kadar geniş bir sahada telif ve tercüme eserler veren Prof. Dr. Süleyman Uludağ'a veriyoruz. Süleyman hocamızın her birinin gerisinde büyük bir emek ve birikim olan eserleriyle nesiller boyunca fikir ve gönül dünyamızı zenginleştirmeyi sürdüreceğine inanıyorum."

TARİHÇİLİĞİ HAYAT TARZI OLDU

"Kültür ödülümüzü biyografi, hatırat, matbuat ve kitabiyat tarzında yazdığı eserlerle tarihimize ışık tutan Prof. Dr. Ali Birinci hocamıza takdim ediyoruz. Müzik ödülümüzün bu yılki sahibi, sanatçılığı ve zarafetiyle bilhassa bizim kuşağımızın hafızalarında silinmez bir yer edinen Emel Sayın hanımefendidir. Resim ödülümüzün sahibi İbrahim Atalay, 60 yıldır sanat hayatımıza verdiği katkılar, ürettiği eserler ve yetiştirdiği talebelerle ülkemizin en önemli sanatçılarından biridir. Karikatür ödülümüzü çizerek düşünen ve çizgisiyle yaşadığı döneme anlam katan bir sanatçımıza Hasan Aycın'a takdim ediyoruz. Sinema ödülümüzü 1950'den beri yapımcılıktan yönetmenliğe, arşivcilikten eğitimciliğe, sinemanın her alanında iz bırakan bir ustaya, Sami Şekeroğlu'na veriyoruz. Dijital sanat ödülümüzü, kendi ifadesiyle 'bir medya sanatçısı ve tasarımcısı' olan Refik Anadol'a takdim ediyoruz. Mimari ödülümüzü bilhassa İstanbul'daki Türk mimarisi üzerine yaptığı çalışmaları medya vasıtasıyla toplumla paylaşan Sinan Genim'e veriyoruz. Edebiyat ödülümüzü hikaye, deneme, roman ve incelemelerden oluşan onlarca eseriyle geçmişten bugüne köprüler kurmuş bir yazarımıza Nazan Bekiroğlu'na takdim ediyoruz."

VEFA ÖDÜLLERİ 5 KİŞİYE VERİLDİ

"Bu yılki vefa ödüllerimizi edebiyatta Attila İlhan ve Samiha Ayverdi, müzikte Barış Manço, tarihte İsmail Hakkı Uzunçarçılı, tiyatroda Muhsin Ertuğrul adına veriyoruz. Gök kubbede bıraktığımız yegane izin hoş bir sada olduğu gerçeğinin en güzel temsilcileri işte bu isimlerdir. Dünyanın pek çok yerinde mimariden edebiyata her alanda sahip oldukları zenginliklerin üzerine adeta titreyen, bu değerlerini asrılardır yaşatan ülkeler, toplumlar görüyoruz. Ülkemizde ise milletimizin asırlara sari birikimleri büyük bir hoyratlıkla yok edilmiş, tahrif edilmiş, gerilik emaresi denilerek aşağılanmıştır. Batı karşısında mahcup, kendi toplumuna karşı mağrur bu kesimlerden objektif bir değerlendirme, milli bir duruş zaten beklemiyoruz. Şu gerçeğin de kabul edilmesi gerekir. Türkiye, medeniyet ve tarih mirasına da en önemli yatırımları yaptığı dönemi bizimle yaşamıştır. Yapay zeka gibi teknolojinin algılarımızı zorlayan uygulamaları karşısında en önemli gücümüz insanın özgün üretim yeteneğini koruyacak ve geliştirecek yolları açık tutmaktır. İçinde yüzlerce, binlerce beynin harıl harıl çalıştığı bir teknoparka hangi hissiyatla bakıyorsak yine yüzlerce, binlerce yüreğin attığı bir konservatuara da bir kültür sanat mahfiline de aynı şekilde yaklaşıyoruz. Ancak buna rağmen kültür sanat üretimi arzu ettiğimiz seviyede değilse sebeplerini çok iyi düşünmek, tefekkür etmek, özellikle ideolojik dayanışmanın ülkemize maliyetini tartışmak mecburiyetindeyiz. Kültür sanat ve akademi dünyasını tek tipleştiren, çoraklaştıran, baskı ve tahakküm altında tutan ideolojik kabileler gerçeğiyle bir an önce yüzleşmemiz gerektiğine inanıyorum."

2024 ZALİMİN CEZA YILI OLACAK

Başkan Erdoğan, konuşmasında İsrail saldırısı altındaki Gazze'de yaşananlara da değindi. "Anlı şanlı onca devletin İsrail'in katliam ve hırsızlık üzerine kurulu vahşi saldırıları karşısında eli kolu bağlı durması, insanlık adına utanç vericidir" diyen Başkan Erdoğan şöyle devam etti: "Yapabilecek olan Gazze'deki katliamı engellemiyor. Samimiyet ile yapmak isteyen de böyle bir imkana sahip değil. Anlı şanlı devlet yönetimleri vahşi saldırılar karşısında eli kolu bağlı durması insanlık adına utanç verici. Tarih bu iğrenç tabloyu, buna yol açanların hak ettikleri şekilde yargılayacak. Biz tarihe bırakılmadan hemen yapılması gerektiğine inanıyoruz. İnşallah 2024, zalimlerin hak ettikleri cezayı gördüğü, mazlumların yaralarının sarıldığı bir yıl olacaktır diye inanıyorum."

KISIRDÖNGÜ VE HİZİPÇİ ANLAYIŞTAN KURTULMALIYIZ

"İtalya'da 15'inci yüzyıldan kalma bir duvar yazısında şöyle diyor: Yapabilen istemiyor, isteyen yapamıyor, bilen yapmıyor, yapan bilmiyor ve dünya böylece kötüye gidiyor. Ülkemizdeki meselenin kökeninde tam da burada ifade edilen kısır döngü var. Siyasetten edebiyata, sanattan zanaata her alanda yapabilenin istemediği, bilenin yapmadığı, yapanın bilmediği garip bir tabloyla karşı karşıyayız. Gençlerimizin bu gidişatı değiştirmek için niyet sahibi olduğuna ancak yeteri kadar gayret göstermediğine, yeteri kadar cesaret sergilemediğine üzülerek şahitlik ediyoruz."

DAHA KUŞATICI OLACAĞIZ

"Önümüzdeki dönemde gençlerimizi bu doğrultuda harekete geçirmek için daha çok mekanizmayı çevreye alacak, kendileriyle daha yakın mesai içinde olacağız. Dar kadrocu ve hizipçi anlayışın yerini daha çoğulcu, daha kuşatıcı, daha özgürlükçü, daha liyakatli bir yaklaşım almadan hedeflerimize varamayız."