NESLİHAN KESKİN
İstanbul'da bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, haksız kazanç sağlayan ve kusurlu davranışlarda bulunarak ölümlerine neden olan Fırat Sarı ve İlker Gönen'in aralarında bulunduğu 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı dava dün devam etti. Bakırköy Adliyesi 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada örgüt lideri Fırat Sarı savunma yaptı.
BU YAPIYI BEN KEŞFETMEDİM
Fırat Sarı, "Hayatta bir beklentim ve umudum kalmadı. Arada hemşirelerden para aldığım iddialarını kabul ediyorum" dedi. "112 ekibi yetersiz, bir sevki 5-6 saate yapıyor, bu da hasta için çok önemli" diyen Sarı, sözlerine şöyle devam etti: "Bazen ben kendim gittim müdahale ettim. Usulsüz sevk dedikleri de bu. Bu yapıyı ben keşfetmedim, vardı. Bir hastane işletmesinden ayrılınca beni aradı. Ben bu yapıyı gördüm. Ve bu işe el attım. Nöbetçi doktorları oluyordu ama bana güveniyorlardı. Sen gel yap dediler."
HERKES BİZE TEKLİF YAPTI
Sarı, "Herkes bize teklif yaptı. Çünkü işimizi iyi yaptığımızı biliyorlardı. İşletme denilen yapı böyle başladı. Tıp merkezlerindeki hekimler beni yakın buldukları için hastalarını bana gönderdiler. O dönem onlara para vermedim. Ama sonra baktık ki hasta bulucular var biriyle anlaştım. Sonra da Mert'le anlaştım. Özel hastaneler İstanbul'da iyi işler başardı. İnsan sağlığı önemli ama orası bir işletme, hasta da bulmaları gerekiyor" dedi.
RÜŞVETLE HASTA ALMADIK
"Kendimi insan olarak bile görmüyorum" diyen sanık Sarı, "Benden önce bir sürü insan her branşta işletme işini yapıyor. Biz hastanelerle sözleşme de yapıyoruz. Bütün ödemeler hastaneye ait oluyor. 112 dışı sevkleri tıp merkezlerinden aldım ya da tanıdığımız göndermişti. 112'nin sistemini bozarak ya da rüşvet vererek hasta almadık" dedi. Ardından Fırat Sarı'nın çapraz sorgusuna geçildi. Mahkeme başkanı ilk olarak, "Gıyasettin Mert Özdemir'i tanıyor musun?" diye sordu. Sarı ise, "Evet sevk işleri ile ilgili bize liste getirirdi. Bebek başına 750 lira ya da bin lira ödeme yapardım" dedi. Sarı, "Hastanelerdeki anlaşmaları kimlerle yaptınız?" sorusuna ise, "Hastane yöneticileri ile yapıyorduk" diye konuştu.
Sarı, sözlerine şöyle devam etti: "Hasan Basri Gök ile Hakan Doğukan Taşçı, ilaçları 300 liraya 500 liraya satmış. O kadar kazanmış. Bunlar saklama koşulları önemli ilaçlar. Gördüm Hasan poşete koymuş götürüyor. Tamam 2-3 saat dayanır. Ama gittiği yerde ne kadar kalacak. Bozulduğu an verilen hasta için ölümcül olur. Ben bu durumu polise şikayet ettim. Tapelerde o yüzden rahattım. Ben 200-300 lira için bu işi neden yapayım."
YOĞUN BAKIMDA ÖLÜMLER AZALDI MI ARAŞTIRILSIN
Bebek ölümlerinden sorumlu tutulduğunu söyeleyen Sarı, sözlerine şöyle devam etti: "Bizim dönemimizde yoğun bakımda ölümler çok oluyormuş. Şimdi bu bölgelerdeki hastanelerin yoğun bakımları araştırılsın. Ölümler azalmış mı acaba. Bence kesinlikle azalmadı. Sadece dinlenme sürecinde ölen bebeklerden sorumlu tutuldum. Ama benim görmediğim, bilmediğim bebekler var. Karakoç bebek 3.200 gram doğmuş 2 kilo ölmüş diyorlar. O bebeğin zaten bağırsağı patlamış. Kilo alamıyor."
'PARA KAZANIYORDUM FİŞİ NEDEN ÇEKEYİM?'
Duruşmada mahkeme başkanı tarafından sanığa tape kayıtlarında yer alan Çorlu Reyap Hastanesi'nin yenidoğan yoğun bakım servisinin sorumlu hemşiresi sanık Bahar Kanık ile Fırat Sarı arasında geçen bir bebeğin fişini çekme konuşması da soruldu. Fırat Sarı, bu tape kaydına ilişkin şunları söyledi: "O bebek için çok mücadele ettik. Durumu kötü bir bebekti. Şimdi bunu siz duyunca irrite oluyorsunuz ama bunlar muhabbet. Ben hastaların uzun yatışı ile para kazanıyorsam neden fişini çekeyim? Keşke yayınlanmasaydı."