İşte FETÖ'nün 3 maddelik felsefesi

Konya'da yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında bilgisine başvurulan iş adamı M.K. FETÖ'nün felsefesinin 'sorgulama, itaat et, rahat et' olduğu için soru sorulması, sorgulama yapılması iyi karşılanmazdı'' dedi. İş adamı M.S ise ''Soru sorduğumuzda 'Hoca efendinin bir bildiği vardır. Bu konuları fazla kafanıza takmayın' denilirdi.

Konya'da yürütülen Fetullahçı Terör  Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturmasında bilgi sahibi olarak ifadelerine başvurulan iş adamları, FETÖ'nün felsefesinin "Sorgulama, itaat et,  rahat et" olduğunu anlattı.  Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele  Şubesinde ifadesine başvurulan iş adamı M.K, Gülen cemaatinin sohbet grubunda yer  aldıklarını, cemaat evlerinde kalan öğrenciler için  yardım talebinde  bulunmalarının istendiğini belirtti. Herkese kendi belirledikleri evlerin zimmetlendiğini aktaran M.K, bu  evlere gidip zekat olarak ayırdıkları paraları ev ağabeyi ya da sohbet hocasına  verdiklerini, bu durumun uzun yıllar devam ettiğini anlattı.

M.K, toplantılar ve içeriği hakkında şu bilgileri verdi: "Mütevelli toplantıları genel olarak salı günü grup içindeki bir  kişinin evinde yapılırdı. Toplantılarda önce dini sohbet yapılır, Fetullah  Gülen'e ait kaset ve CD izlenirdi. CD'ler genellikle bilgisayardan internete  bağlanmadan izlenirdi. Sohbetlerin son 15-20 dakikasında Fetullah Gülen cemaati  adına toplanacak himmet, burs, kurban paraları ve Zaman gazetesi abonelik  konuları konuşulurdu. Grup hocası, üstlerinden aldığı talimatları bize iletirdi.  Grubumuzun yıllık toplaması gereken miktar bize söylenirdi. Verilen sayılara  ulaşılması konusunda dini yönden bizleri ikna etmeye çalışırlar, ısrar ederlerdi.Vermiş olduğum ya da esnaf arkadaşlardan aldığım paralar karşılığında  herhangi bir makbuz ya da belge vermediler."

İTAAT ET TALİMATI 

Katıldığı 2012-2013 yıllarındaki mütevelli toplantılarında dini  konulardan ziyade maddi konuların konuşulduğuna işaret eden M.K, sürekli daha  fazla para toplanması, daha fazla Zaman gazetesi aboneliği istendiğini vurguladı. Sohbet toplantılarında hadis-i şerif ve ayetlerin açıklamalarında  genellikle para vermeyle ilgili konuların çok fazla ön plana çıkarılmasının  kendisini rahatsız etmeye başladığını belirten M.K, 17-25 Aralık sürecinden sonra  yanlışları görmeye ve Gülen cemaatini sorgulamaya başladığını dile getirdi. Cemaatle ilişiğini kesmeden hemen öncesinde yapılan bazı şeyleri kendi  içinde sorgulamaya başladığını, vicdanen rahatsızlık duyduğunu aktaran M.K,  "Cemaat içinde sorgulama yapılmasını üst düzey yetkililer hiç sevmediğinden  dolayı bizlerin sormuş olduğu sorulara ya cevap verilmiyor ya da ikna edilmeye  çalışılıyorduk. Cemaatin felsefesi, 'Sorgulama, itaat et, rahat et' olduğu için  soru sorulması, sorgulama yapılması iyi karşılanmazdı. Cemaate itaat ve  teslimiyet her zaman ön plandaydı." ifadelerini kullandı.

HOCA EFENDİ EN İYİSİNİ BİLİR...

Bilgi sahibi olarak ifadesi alınan iş adamı M.S. de Gülen cemaatinde  bulunduğu dönemde kafasına takılan, kendisini rahatsız ve huzursuz eden konuları  toplantılarda ders veren hocalara sorduğunu söyledi. "Soru sorduğumuzda 'Hoca efendinin bir bildiği vardır. Bu konuları  fazla kafanıza takmayın' denilirdi. Fetullah Gülen cemaatinde genel olarak,  'İtaat et, rahat et' şeklinde bir kural vardı. Bu nedenle yapılan işlerin  sorgulanması cemaat tarafından hoş karşılanmazdı." ifadelerini kullanan M.S,  şöyle devam etti:  "Sorular bu şekilde geçiştirilirdi. Kurban bağışlarının yerine ulaşıp  ulaşmadığı, kurbanın kesilip kesilmediği, burs paralarının öğrencilere ulaşıp  ulaşmadığı, zekat parası olarak verilen paraların inşaat işlerinde kullanılması  gibi konulardan rahatsız olmam nedeniyle zaman zaman bu konuları dile  getiriyordum. Çok soru sorduğum için mütevelli grubum çok sık değiştirildi.  Fetullah Gülen cemaatinde maddi ve manevi korku oluşturuluyordu. 'Ne kadar çok  yardımda bulunursan, o kadar kazanırsın.' denilerek yardımlar artırılmaya  çalışılıyordu. Yardımı çok yapanların öteki dünyada da karşılığını alacağı şeklinde  algı oluşturuluyordu." (AA)