AA
Gülhane'deki Ahmet Tanpınar Edebiyat ve Müze Kütüphanesi'nde gerçekleştirilen ve tarihçi Mehmet İpşirli'nin sunuculuğunu üstlendiği programda, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz ve şehir tarihçisi Doç. Dr. Yunus Uğur, tarihi fethi farklı boyutlarıyla anlattı.
Coşkun Yılmaz, Fatih Sultan Mehmet'in yaşadıklarının ve fethin etraflıca değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "'İstanbul'un fethi bizim için tarihin parlak bir sayfasıdır.' deyip söze başlarız ama devamını getirmeyiz. İstanbul'un fethini ne kadar çalıştık diye sorarsak, çalıştığımız konuların çalışmadığımız konulardan çok daha az olduğunu söyleyebiliriz. Fatih de aynı şekilde hakkıyla çalışılmamıştır." dedi.
"FATİH'İN HEDEFİ İMKANSIZI BAŞARMAKTI"
İstanbul'u fethederken Fatih Sultan Mehmet'in asıl hedefinin imkansızı başarmak olduğuna işaret eden Yılmaz, "Fatih'in amacı psikolojik olarak Roma'yı çökertmekti. Askeri yenilgi yaşanabilirdi, zira kuşatma sırasındaki deniz harbinde yenilgi yaşandı. Önemli olan psikolojik mağlubiyet yaşanmamasıydı." diye konuştu.
Yılmaz, "Fatih'in bir diğer dehası da kendi planlarını sonuna kadar destekleyen Zağanos Paşa ile kendisine muhalif olan Çandarlı Halil Paşa'yı bu süreçte beraber çalıştırmasıydı. O aynı zamanda her tarafı idare edebilen bir zekaya sahipti." değerlendirmesinde bulundu.
Yunus Uğur ise konuşmasında fetihten önce ve sonra İstanbul'daki şehirciliğe ve İstanbul'da yaşanan gelişimlere değindi.
Fetihten sonra Fatih'in, vefatına kadar İstanbul'da büyük bir inşaat alanı oluşturduğunu aktaran Uğur, "O kadar çok külliyeler, vakıflar yapıldı ki bunun müthiş bir cazibesi ve iktisadi potansiyeli oluştu." dedi.
"İSTANBUL'U ALMAK AKDENİZ VE KARADENİZ'E EGEMEN OLMAYI GEREKTİRİYOR"
Uğur, İstanbul'un kadim şehir tarihine sahip olmasının yanı sıra stratejik önem taşıdığını vurgulayarak, "İstanbul'u almak demek Akdeniz ve Karadeniz'e egemen olmayı gerektiren bir fetihti. Bu iki denize hakimiyet yoksa İstanbul'u almak aslında başa bela olabilirdi." ifadelerini kullandı.
İstanbul'un uzun süre Ortodoks Hristiyanlığının en önemli merkezlerinden birine ev sahipliği yaptığını anımsatan Uğur, ayrıca İstanbul'da fetihten önceki mahalleler, bölgeler, fetihten sonraki imar faaliyetleri, restorasyonlar ile şehirdeki kilise, manastır ve camiye çevrilen kilise sayısına dair verileri de paylaştı.
Fethin ardından İstanbul'un büyük değişimlere uğradığını kaydeden Doç. Dr. Yunus Uğur, Fatih döneminde şehirde sayım, nüfus ve iskan, imar ve yapılaşmanın yanı sıra İslam, Hristiyanlık ve Yahudilik dinlerini şehirde uyum içinde yaşatmak için uygulanan politikalardan da bahsetti.
"FETHİN ARAŞTIRILMASI KONUSUNDA YAPACAĞIMIZ ÇOK İŞ VAR"
İpşirli ise İstanbul'un fethine dair şimdiye kadar yapılan araştırmaların yeterli olmadığını kaydederek, "Büyük fetih ve Fatih'in daha sonraki savaşları, sadece tarihçilerin içinden çıkabileceği kadar basit mevzular değil. İşin psikolojik yönünün de araştırılması lazım. Fethin ve Fatih'in araştırılması konusunda daha yapacağımız çok iş var." değerlendirmesinde bulundu.
Fethin ardından şehrin imar edilmesi ve Müslümanlaştırılması konusunun öneminin altını çizen İpşirli, "Şehrin fethedilmesi Fatih için küçük cihattı. Fetihten sonra şehrin imar edilmesi ise onun için büyük cihat oldu." diye konuştu.
Etkinliğe, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya'nın eşi Hatice Nur Yerlikaya ve Türk-Alman Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Yıldız da katıldı.