İstanbul Üniversitesi 25 binden fazla içeriği uzaktan erişime açtı

İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Levent Şahin, koronavirüs pandemisinden dolayı eğitim sisteminde yaşanan dijital dönüşümün detaylarını anlattı. Uzaktan eğitim sisteminin çok önemli avantajları olduğunu kaydeden Şahin, eğitim alanında bütün dünyayı köklü değişimlerin beklediğini vurguladı.

İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Şahin, koronavirüsten pandemisinin yayılmasını önlemek için uygulanamya başlanan uzaktan eğitim sisteminin detaylarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Dünyanın tamamını etkisi altına alan koronavirüsün insanı ilgilendiren hemen her konuda önemli değişikliklerin yaşanmasına neden olduğunu kaydeden Şahin, bunun eğitim sisteminde de köklü değişiklikler gerektirebileceğini söyledi.

Türk eğitim sisteminin de pandemiden direkt olarak etkilendiğini belirten Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“İlk, orta, lise ve yükseköğretim düzeylerinin tamamında şu anda uzaktan eğitim uygulamalarına geçildi. Biz de İstanbul Üniversitesi olarak örgün öğretimlerin teorik derslerinin tamamının uzaktan eğitim yoluyla verilmesi için dinamik bir çalışma başlattık. 10 yıllık bir uzaktan eğitim deneyimine de sahip olan İstanbul Üniversitesi, bu deneyimini çok hızlı ve güçlü bir şekilde üniversitemizin tüm birimleriyle birlikte örgün öğretime aktarır hale geldi.”

“ENDÜSTRİ 4.0 SÜRECİNDE DAHA DA GELİŞİM GÖSTERECEK”

Uzaktan eğitim sisteminin Türkiye’de ve dünyada nasıl işleyeceğine ilişkin birtakım bilgiler paylaşan Prof. Dr. Şahin, “uzaktan eğitim” sisteminin dünyanın en saygın üniversitelerinde sıklıkla tercih edilen bir yöntem olduğunun altını çizdi.

Uzaktan eğitimin “Endüstri 4.0” ve dijitalleşme süreçlerinde daha fazla gelişim göstereceğini vurgulayan Şahin, şunları kaydetti:

“Türkiye de uzaktan eğitim sürecinde deneyimli bir ülke aslında. İlk olarak 1950’li yıllarda Ankara Üniversitesi tarafından banka çalışanlarına mektupla verilen eğitim ile başlayan bu süreç 1980’li yılların başında itibaren Anadolu Üniversitesinin önderliğinde uzun bir yolculuğa çıkmaya başlamıştır. Bugün Anadolu Üniversitesinin yanında yaklaşık 10 yıllık tecrübeleriyle Atatürk Üniversitesi ve tabii ki İstanbul Üniversitesi ile de çok daha güçlü bir model haline gelmiştir. Bunun yanında 100’ü aşkın üniversitemizde de ‘Uzaktan Eğitim Merkezleri’ bulunmakta ve aktif olarak özellikle lisansüstü düzeyde eğitim verilmektedir.”

“UZAKTAN EĞİTİM ÖNEMLİ AVANTAJLARA SAHİP”

Uzaktan eğitimin örgün eğitime göre artıları ve eksilerini değerlendiren Prof. Dr. Levent Şahin, uzaktan eğitimin örgün eğitime göre birtakım dezavantajları olduğunu, ama çok önemli avantajları da bulunduğunu anlattı.

Şahin, şu ifadeleri kullandı:

“(Dezavantajlar) arasında yüz yüze eğitimin gerçek iletişim ortamından mahrum olması, bazı durumlarda karşılaşılan sorunlara eş zamanlı çözüm önerisi getirilememesi, bilgisayar üzerinden uzun süreli eğitim alınması durumunda bazı sağlık sorunlarına yol açabilmesi ya da özellikle uygulamalı eğitimlerde önemli sınırlılıkları bulunması gibi. Şüphesiz bunların hepsi doğru. Ancak bazı dezavantajlarının yanında çok önemli avantajlara da sahip. Bir kere her şeyden önce zamandan ve mekândan tamamen bağımsız bir eğitim türü. Yani eğitimi alan kişinin bu eğitimi istediği saatte ve yerde alabilme imkânı var. Bununla birlikte geliştirilmiş eğitim materyalleri sayesinde çok üst baremde öğrenmeyi destekleyecek bir konjonktüre sahip. Hayat boyu öğrenmeyi merkeze alan ve bireyselleştirilmiş eğitimi desteklediği kadar evrensel de olabilen zengin bir eğitim metotu. Teknolojik kabiliyetlerin ve gelişimin esas belirleyici olduğu dünya düzeninde eğitimin geleceği olarak da düşünülebilir.”

“2040’LI YILLARDA DÜNYADAKİ TOPLAM EĞİTİMİN YARISI UZAKTAN YAPILACAKTIR”

Söz konusu dijital dönüşümün ani olmasının eğitimin geleceğinde nasıl değişikliklere yol açabileceğine ilişkin konuşan Prof. Dr. Levent Şahin, 1980’li yıllarda başlayan teknolojik devrimin hızla tüm dünyaya yayıldığına, bilgisayarların insan hayatına girmesinin ardından ise uzaktan eğitim dönüşümünün başladığına işaret etti.

1980 ve 1990’lı yılların dünyada toplum düzeninin kökten değişmeye başladığı ve önemli olanın “bilgiyi elde etmek, onu verimli bir şekilde kullanmak ve katma değere dönüştürmek” olduğu zamanlar olduğunu ifade eden Şahin, şöyle konuştu:

“Bugün gelinen noktada ise dijital toplum söylemi iyice belirginleşmiştir. Bundan eğitimin etkilenmemesi mümkün değildir. Eğitimin geleceğine bakıldığında benim tahminim; 2040’lı yıllara gelindiğinde dünyadaki toplam eğitimin yarısına yakınının uzaktan ve karma eğitim dediğimiz yöntemlerle yürütüleceği. Klasik eğitim ortamında ve fiziki mekânlarda öğretenle öğrenenin buluştuğu metotların yerini bu eğitimlere bırakmaması çok da mümkün görünmüyor. Bunun da ötesinde klasik eğitim metotlarının da sadece bilgi aktarma fonksiyonuyla değil geliştirilmiş eğitim içerikleriyle sürdürülmesinin kaçınılmaz olacağından da hiç şüphem yok. Zaten bugün de bu uygulamaların dikkat çekici bir seyirde arttığını söylemek mümkün.”

“ÜNİVERSİTELERİN DERS KİTAPLARI TEK PLATFORMDA TOPLANDI”

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç ve ekibi sayesinde YÖK’ün son yıllarda çok önemli bir kabuk değişimi gerçekleştirdiğini ve kurumun pek çok konuda dünyada öncü olmaya başladığını söyleyen Prof. Dr. Levent Şahin, YÖK’ün pandemic sürecinde de Türkiye’deki üniversitelerin uzaktan eğitim tecrübelerini bir araya getirdiğini belirtti.

YÖK Dersleri Projesi kapsamında İstanbul, Anadolu ve Atatürk üniversitelerinin Açıköğretim Fakülteleri bünyesindeki ders kitaplarının bir platform altında toplandığını aktaran Şahin, şunları kaydetti:

“YÖK, bu platformun dinamizmini kaybetmemesi için diğer üniversitelerin katkılarına da açık olduğunu belirtti. Bununla birlikte kendi bünyesinde, uzaktan eğitim alanında uzman öğretim üyelerinden oluşan ‘Yükseköğretimde Dijital Dönüşüm Komisyonu’ oluşturdu. Bu komisyon pandemi dönemindeki uzaktan eğitim uygulamalarının yol haritasının belirlenmesinde etken oldu. Bütün bunlar YÖK’ün gelişmelere çok hızlı bir şekilde uyum sağladığının önemli göstergeleri. Dolayısıyla hızlı, açık, etkin, paylaşımcı ve şeffaf bir yönetim sergilendiği ortada. Alınan son kararın da oldukça yerinde olduğunu düşünüyorum.”

“DİJİTAL DÖNÜŞÜME HIZLI BİR ŞEKİLDE ADAPTE OLDU”

İstanbul Üniversitesi gibi köklü ve büyük bir kurumun böylesi bir dönüşümü gerçekleştirme adına nasıl bir yol izlediğini anlatan Prof. Dr. Levent Şahin, çağa hızlı ayak uydurabilen ve hatta çoğu zaman “çağı belirleyen” bir üniversite olan İstanbul Üniversitesi’nin bu zorlu süreçte de dijital dönüşüme çok hızlı bir şekilde adapte olduğunu söyledi.

İstanbul Üniversitesi’nin tüm örgün öğretimlerinin teorik kısımlarını uzaktan eğitim yöntemleriyle vermeye başladığını belirten Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Pek tabii ki bu dönüşümde üniversitemizi uluslararası rekabetçi düzeye çıkarma vizyonuna sahip olan rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Ak’ın çok büyük bir payı var. Ayrıca müstakil bir açık ve uzaktan fakültesine sahip olmamız da büyük bir avantaj. Üç gün gibi kısa bir süre içerisinde örgün öğrencilerinin uzaktan eğitim alabilmeleri için müstakil bir Öğrenme Yönetim Sistemi geliştirilmiş ve güçlü bir koordinasyon aracılığıyla tüm birimlerinde eğitim içeriklerini öğrencileriyle buluşturmaya başlamıştır. Burada değinmeden geçemeyeceğim bir konu, hocalarımızın ve öğrencilerimizin bu süreçte birbirlerine her zaman olduğu gibi destek olmaları. Bununla birlikte hocalarımızın ve öğrencilerimizin sistemi kolaylıkla kullanabilmeleri için kullanım kılavuzları ve animatif videolar da hazırlanmış ve bu da sürecin çok daha hızlı bir şekilde geçilmesinde etken olmuştur.”

“DERS İÇERİKLERİ HAZIRLANIRKEN İKİ KRİTERİMİZ OLDU”

Ders içerikleri hazırlanırken nelere dikkat edildiğini anlatan İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Levent Şahin, bu süreçte olmazsa olmaz iki kriterlerinin “materyal çeşitliliği” ve “materyal niteliği” olduğunu söyledi.

İstanbul Üniversitesi’nin çok kısa sürede çok büyük adımlar attığını ifade eden Şahin, sözlerini şu şekilde tamamladı:

“(Okulumuz) henüz bir hafta dahi dolmadan öğrencilerine 8 farklı içerik türünde 25 bine yakın eğitim içeriği sunmuştur. Bu eğitim içeriklerini saymak istersek ders kitabı, ders notu, ders sunumu, ders videosu, ders kitabı linki, ders notu linki, ders sunumu linki ve ders videosu linki. Tabii bununla da yetinmeyeceğiz. Yani sadece nicelik kısmı ile değil dediğim gibi nitelik kısmıyla da ilgileniyoruz. Dolayısıyla hocalarımız tarafından bir taraftan bu eğitim içeriklerine yenileri eklenecek öte yandan da mevcut olanlar geliştirilecektir. Yakın bir zaman diliminde yeni eğitim metotlarına da geçiş yapacağız.”