Şehrin geleceği için ve marka değeri için İstanbullu kimliğini oluşturmanın çok önemli olduğunu hatırlatan AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, “İstanbul benim ortak paydam” diyerek kucaklayıcı bir yönetim sürdüreceğini belirtti. Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti:
GELECEĞİMİZ İSTANBUL
İstanbul kimliği çok önemli. Belediye başkanı olursam şehre aidiyeti geliştireceğim. Bunun da yolu İstanbulluları şehrin geleceğine ortak etmekten geçiyor. İstanbullu kimliğinin üst kimlik olarak yerleşmesi lazım. Şehrin geleceği ve marka değeri için bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Nasıl başaracağız? Şehir aidiyetini kazandırmakla. İstanbul’un geleceği ile ilgili önemli kararlarda, projelerde her konuda mutlaka paydaşlarıyla konuşacağız, görüşeceğiz. İstanbul kimliğini kabullendirmeye çalışacağız. İstanbul benim ortak paydam olacak. “Biz seçildik, artık siz karışmayın” yok.
İnsan odaklı siyaseti çok önemsiyorum. Hizmette siyasetin olmayacağını hep söylüyorum. Hizmeti kimin aldığının hiçbir önemi yok, buna bakmam. Bunu da 16 yıllık geçmişimizde hep ortaya koyduk, ispatladık. Bölgeye, batıya göre 4.5 kat fazla yatırım yaptık.
YATIRIMLARLA AÇIK KAPANDI
2003’te ülkenin ortalama milli geliri 3 bin 200 dolardı, bölgenin ortalaması 600-700 dolardı. Şimdi bölgenin ortalaması 3 bin doların üzerine çıktı. Açığı kapattık yaptığımız yatırımlarla.
Hizmet herkes için. Etnik kimliğimize biz karar vermiyoruz. Yani hangi anadan babadan doğacağımıza biz karar vermiyoruz. Etnik kimliğin bir insanın doğuştan gelen, onur-şeref duyacağı bir özelliği olduğuna inanıyorum. Kimse etnik kimliğiyle ötekileştirilmemeli, aşağılanmamalı, bundan da utanmamalı. Bu kabul edilemez. Tabi etnik kimliğimizi gururla ifade ederken, ay yıldızlı bayrağımızı, vatan toprağımızı, milletimizi ve devletimizi aynı inançla ifade etmemiz lazım.
SÖZÜ OLAN HERKES SANDIĞA
Seçime katılım oranının düşeceğini tahmin etmiyorum. Böyle bir iddiada olanlar var, sandığa gidiş düşük olacak diye. Ama bizim insanımız seçimleri önemser. Batı’daki veya otokratik ülkelerdeki gibi değil. Sandığın gücüne güvenir Türk insanı. Sandığa gidecektir. Bu aynı zamanda bir çağrı. Sandığa gidilmeli. İstanbul’un geleceği, bu şehirde yaşayan ve oy kullanan 10.5 milyon hemşerimizi ilgilendiriyor.
Dolayısıyla “Söyleyecek sözüm var” diyen herkes sandığa gitmeli diye düşünüyorum. Genel seçim değil bu, şehrimizle ilgili seçimimiz.
MHP’YE TEŞEKKÜR
Benim görebildiğim kadarıyla çok yüksek oranda destek veriyor. Sıkıntı yok orada, ayrışma yok. Sayın Devlet Bahçeli’ye ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatına teşekkür ederim.
Kürtlerin oylarını pazara çıkarmak dürüst bir iş değil
Biz genel seçime gitmiyoruz. İstanbul’un seçimini yapıyoruz. Siyasi görüşü ne olursa olsun, hangi partiye gönül verirse versin, İstanbul’un, evlatlarımızın geleceği için herkesten destek istiyoruz. Buna HDP’ye oy verenler de dahil. Benim dediğim şu: HDP aday göstermediğine göre, HDP’lileri bağlayacak bir şey yok. Pekala, beni destekleyebilirler. Geçmişte de bugün de AK Parti HDP’yle birlikte bölgeden Kürt vatandaşlarımızdan en fazla destek alan partidir. Bu yüzden ben HDP’nin Kürtlerin oylarını pazara çıkarmasının çok dürüst bir iş olmadığını düşünüyorum. Pazarlık yapılmasının siyaseten de etik olmadığını düşünüyorum.
İstanbul, Türkiye’yi taşıyan şehir
Benim “İstanbul’dan daha çok vergi alacağım” diye bir ifadem yok. İstanbul Türkiye’nin vergisinin yüzde 50’sini veriyor ama yüzde 10’unu bile almıyor. Türkiye’yi taşıyan bir şehir ve daha fazla pay alması gerekir.
(Yıldırım, AKŞAM Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kartoğlu ile birlikte.)