AA
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un girişimiyle Türkiye, Cezayir ve Fildişi Sahili'nden oluşan İSİPAB Başkanlık Troykası ve Filistin Daimi Komitesi, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya ve Filistinlilere yönelik saldırılarını görüşmek üzere çevrim içi toplantı gerçekleştirdi.
Toplantıda konuşan Şentop, İsrail siyasetinin Filistinlileri, Mescid-i Aksa'yı, Gazze'yi, Batı Şeria'yı iç siyaset malzemesi haline getirdiğini söyledi. Şentop, "İç siyasette bir tıkanıklığa girildiğinde Filistin üzerinden provokasyonlarla inşa ettikleri korku siyasetinden medet ummakta, kendi halklarını manipüle etmektedir. İsrail bu kirli siyasetten bir an önce vazgeçmeye zorlanmalıdır." dedi.
Ramazan ayında tüm İslam alemini derinden yaralayan olaylara tanıklık edildiğini dile getiren Şentop, İsrail'in, her ramazan ayında yaptığını tekrarladığını belirtti. İsrail'in, Filistinlilerin ibadetleri esnasında Harem-i Şerif'e saldırarak vicdanların kaldıramayacağı, kabul edilemez görüntülere sebebiyet verdiğini ifade eden Şentop, "Buradaki kutsal mekanlara zarar verecek her türlü girişim tüm Müslümanlara yapılmış açık bir saldırıdır. İslam alemi olarak bunu net bir şekilde ortaya koymalı, İsrail'in bunu anlamasını sağlamalıyız. İsrail'in bu insanlık ve hukuk dışı saldırılarını, tacizlerini, menfur eylemlerini şiddetle lanetliyorum." diye konuştu.
"FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULMASINA İMKAN TANINMALI"
Mustafa Şentop, İsrail'de göreve gelen aşırı sağcı ve ırkçı partilerden oluşan hükümetin "pervasız" uygulamalarının bölge barışını tehdit eder bir boyuta ulaşmaya başladığını söyledi.
İsrail'in, İslam aleminin hassasiyetlerine ve sinir uçlarına dokunan provokatif saldırılarının şiddet sarmalını tetiklediğinin altını çizen Şentop, İsrail'in attığı tek taraflı adımlarla, iki devletli çözüm vizyonunu yok etmeyi amaçladığını, geri dönüşü bulunmayan fiili durumlar ortaya çıkarmaya çalıştığını kaydetti.
Orta Doğu'da kalıcı barış, istikrar ve refah ortamının yolunun öncelikle Filistin'deki İsrail işgalinin sona erdirilmesinden geçtiğini dile getiren Şentop, İsrail ve Filistin'in, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin kuruluşuna imkan tanınması; iki devletli, adil ve kalıcı bir barışa doğru adım atılması gerektiğini vurguladı.
"BM GÜVENLİK KONSEYİ SORUMLULUĞUNU DERHAL YERİNE GETİRMELİ"
TBMM Başkanı Şentop, uluslararası toplumdan artık elini taşın altına koymasını istedi.
İsrail'in, uluslararası hukuku ihlal ederek attığı tek taraflı adımların uluslararası toplum tarafından görmezden gelindiğini belirten Şentop, şöyle devam etti:
"Bu saldırılara ve insanlığa karşı işlenen suçlara sessiz kalan herkes; İsrail'i bu pervasız, tehditkar ve ölümcül saldırılarını sürdürmesi için cesaretlendirerek bu suçun manevi ortağı haline gelmektedir. Akan kanın, yiten canların vebali herkesin üzerindedir. Uluslararası toplum ve kurumları; İsrail'in uluslararası barışı ve tüm bölgeyi derinden etkileyebilecek bu tehlikeli ve provokatif eylem ve politikalarına son vermek için acilen harekete geçmekle ve gerekli önlemleri almakla sorumludur. Uluslararası toplum ve özellikle BM Güvenlik Konseyi bu sorumluluğunu derhal yerine getirmeli."
"FİLİSTİN HALKININ YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Türkiye'nin, İsrail'in attığı tek taraflı her yanlış adımda itirazını yüksek sesle söylemeye devam edeceğini vurgulayan Şentop, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Biz Türkiye olarak, her koşulda Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz. Bu dönemde İslam ülkeleri olarak ortak hareket etmemiz, yakın temas ve eşgüdüm içinde olmamız da büyük bir önem taşımaktadır. İsrail'in Mescid-i Aksa'ya ve Filistin halkına yönelik saldırılarına karşı tüm Müslüman ülkeleri temsil etmesi hasebiyle, Müslümanların ortak sesi olan, birlikte hareket etme irademizi gösteren bir platform olan İSİPAB'ın net bir duruş ortaya koyması gerekmektedir. Bu sebeple gerek İSİPAB olarak gerek hükümetlerimiz aracılığıyla bu konunun uluslararası toplumun gündeminde olması için her türlü girişimde bulunmalıyız. Uluslararası toplumu İsrail'i işlediği savaş suçlarından, yaptığı uluslararası hukuk ihlallerinden sorumlu tutmaya zorlamalı, artık üstünkörü yazılmış kınama metinlerinin ötesine geçilmesini sağlamalıyız. Uluslararası Ceza Mahkemesi başta olmak üzere birçok uluslararası kurumda da girişimlerimizi daha yoğun bir şekilde artırmalıyız."