İP'li Özdağ'ın ifşa ettiği 'HDP ile ortak anayasa' çalışması doğrulandı! Sevr ittifakı anayasası

CHP, HDP, İP ve SP'nin katıldığı anayasa çalışmasında, ''HDP'li belediyeleri 'eyalet'e çevirmenin, Türkçeyi devletin dili olmaktan çıkarmanın'' yolu açılıyor.

İyi Parti (İP) kurucusu ve İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ’ın, partisine yönelik “HDP ile ortak anayasa çalışması yaptılar” açıklaması ile İP içinde başlayan tartışma büyürken, anayasa çalışması da ortaya çıktı.

İP Genel Başkanı Meral Akşener ve parti yöneticilerinin ‘partiden kimse katılmadı’ dediği anayasa çalışması metninin girişinde, CHP, İyi Parti, HDP ve Saadet Partisi’nin ortak çalışması olduğuna dair açık not bulunuyor.

KABOĞLU DOĞRULADI

Çalışmanın mimarları arasında yer alan CHP’li anayasa hukukçusu Prof. İbrahim Kaboğlu, bunun bir ‘anayasa metni’ olmadığını, ancak ‘ortak ilkeler raporu’ olduğunu söyledi.

Ancak çalışmada Kaboğlu’nun belirttiği bir ‘ortak ilkeler’ bölümü olmakla birlikte, anayasa maddelerinin düzenlendiği geniş bir metin de yer alıyor.

4 PARTİNİN ‘TEMSİLCİLERİ’

Çalışma, ‘Anayasa Uzlaşma Metni’ başlığını taşıyor ve girişinde, “CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi temsilcilerinin uzmanlar eşliğinde dört ay boyunca yürütülen ortak çalışma metninin kısa özeti, 30 Nisan 2018” ifadesi yer alıyor.

İkinci bölümün başlığı ise “Uzmanların katılımıyla CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet Partisi temsilcileri tarafından hazırlanan çerçeve metin. 13 Ocak 2018-7 Mayıs 2018” şeklinde.

DEĞİŞMEZ HÜKÜMLER!

Çalışmada, anayasanın ‘değiştirilemez’ ilkelerinin yeniden tasarlanması ve sadece “Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir” kuralının korunması öneriliyor.

TÜRKÇE DEVLETİN DİLİ DEĞİL

Yine bu değişikliğe dayanılarak, anayasının değiştirilemeyecek maddeleri arasında yer alan 3. maddedeki “Devletin dili Türkçedir” hükmünün, “resmi dil’ ile sınırlanması öneriliyor.

Ve bununla paralel olarak, anadil eğitiminin verilmesinin de ‘zorunlu’ olması, bu konuda da yetkinin ‘yerel yönetimlere’ verilmesi öneriliyor.

Bu konuda ‘kayda değer sayıda vatandaşın talebi’ olması önerilirken, ‘kayda değer’ sayı hakkında bir öneri getirilmeyerek, yerel yönetimlerin keyfiyetine bırakılıyor.

BÖLGE YÖNETİMİ!

Yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi önerilen çalışmada, “Yerel yönetime idari anlamda bölgelerin eklenmesi düşünülebilir” ve “bölge yönetimleri” ifadeleri de kullanılıyor.

Bu bölümde, “Bölge ve belediye yönetimlerinde yetkiler belediye ve ‘bölge başkanları’ndan ziyade farklı siyasi partilerin ve bağımsızların aldıkları oy oranında temsil edildikleri konseylerde toplanmalıdır. Yerel yönetimlerin belirlenmesinde kültürel, tarihsel ve coğrafi değerlerle beraber kamu hizmetinde verimlilik de dikkate alınmalıdır” deniliyor.

20-25 ÖZERK BÖLGE!

Çalışmada ‘üniter devlet korunacak’ denilmesine rağmen, cümlenin devamında “ancak yerel yönetimlerin güçlendirildiği, idari bölgelerle desteklendiği ve merkezin üzerlerindeki denetimin son derece daraltıldığı özerk yapılar kabul edilecektir” ifadesiyle ‘eyaletleşme’nin yolu da öneriliyor.

Metinde ayrıca, “mali işlere ilişkin çekinceler kaldırılmalıdır” denilerek, ‘bölge başkanlıklarının’ vergi toplama yetkisine de sahip olması öneriliyor.

Çalışmada, Türkiye’nin bu şekilde 20-25 bölgeye ayrılması ve ‘halka yakın demokratik yönetimlerin kurulması’ da ‘yararlı’ görülüyor.

ZORUNLU DİN DERSİ KALKSIN

Çalışmanın son bölümünde, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’nin zorunlu ders olmaktan çıkarılması da yer alıyor. Çalışmadaki ifade şöyle: “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararları da göz önüne alınarak, okullarda seçimlik bir ders olarak verilmelidir.”