Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı ve T.C İklim Değişikliği Başmüzakerecisi Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar Haliç’in gerçek hikayesini yazdı. “İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Projesi “Temel Atmama” Töreni yapan aklın dezenformasyonunu gözler önüne serdi.
İşte o paylaşımlar...
Dün, İBB Başkanı İmamoğlu Haliç Yeniden Canlanıyor" diye bir paylaşım yaptı. Haliç'in çamur deryasına büründüğünü ima etti ve bunu önceki yönetime bağladı. Halbuki gerçek hiç de öyle değil.
Yıllarca İstanbul’un göz bebeği olan Haliç, 1940'lardaki yanlış şehir planlamasının kurbanı olmuş, sanayiye açılmıştı Sanayi atıkları ile lağım çukuruna dönüşen haliçin kurtarılması için adımlar atılmış; Ancak geçmişte yapılan yanlış, yeni bir yanlış ile örtülmeye çalışıldı.
Neyse ki Haliç'in imdadına dönemin Başkanı Sayın ERDOĞAN yetişmişti. İstanbul Büyükşehir Başkanı olunca ilk iş olarak Haliç'i masaya yatırmış ve ilk icraatlarından biri olarak, Dünyanın da önde gelen sayılı projelerinden biri olan "Haliç Çevre Projesi"ni başlatmıştır.
Çok aşamalı çalışmada; Akabinde çevre düzenleme çalışmaları yürütülmüş, Son olarak da bölgenin turizm, kültür, sanat ve rekreasyon vadisine dönüşümüne yönelik adımlar hayata geçirilmişti.
Çalışmalara birçok değişik üniversiteden 32 akademisyen katılım sağlamıştı. Islah Projesi 10 Ocak 1997’de başlamış; ancak, Dönemin tüm ZORLUKLARINA, Teknolojik imkanların YETERSİZLİKLERİNE rağmen 1,5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmıştı.
Haliç'in derinliği kimi yerlerde sadece 10 cm kadar düşmüş, Sütlüce-Eyüp arası derinlik 0-50 cm arasında değişen bir seviyeye dönüşmüştü. Tarama yapılırken gemiler üzerindeki pompalar yardımı ile çıkartılan çamurlar boru hatlarına iletiliyordu. 4 adet boru hattı vardı.
4 boru hattı ile toplamda 4.000 m3/saat çalışma kapasitesine ulaşıldı. Çamurlar, Haliç'e 7 km mesafedeki taş ocaklarında depolandı. Koku için de önlemler alındı. Kireç ve klorlama işlemi yapıldı. Benzetmek gerekirse her saatte 1,5 olimpik havuz suyu 7 KM öteye taşınıyordu.
Haliç'te yapılan çalışma; - 4,5 km uzunluk, - 200 m genişlik, - Ortalama 5 m derinlik olmak üzere toplamda yaklaşık 5 milyon m3 çamur. Bu iş boru hatları ile değil de hafriyat kamyonları ile yapılsaydı; Günde en az 400, toplamda en az 200.000 sefer yapmak gerekirdi.
O zamanın şartlarında günde en az 400 sefer kamyon hareketinin oluşturabileceği hengameyi düşünebiliyor musunuz? Ama Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki ekip bu işi başarmıştı. Taşınan çamur kendi haline bırakılmadı. Uygun şekilde bertarafı için ocaklarda 2 baraj yapıldı.
Barajların inşasında 850.000 m3 kaya, kil ve filtre dolgu malzemesi kullanıldı. Depolama sonrası günümüz Maçka Demokrasi Parkı alanından da büyük olan 180.000 m2 dolgu alanı oluştu. Bu alanın üzeri kapatılarak bölge ağaçlandırıldı.
Islah çalışmaları sadece Haliç ile sınırlı kalmadı. Sadabad, Eyüp ve diğer kollektör (Kuzey ve Güney Haliç) çalışmalarının da tamamlanmasıyla bölge bir cazibe merkezi haline geldi. Eyüp’de ziyaretçi akınına uğrayan Pierre Loti tepesinden seyri doyumsuz bir manzara oluştu.
Haliç'in suları temizlenince, su canlıları da bölgeye akın etmeye başladı. Bölgede artık çöpler yerine balıklar yüzüyordu. Hatta balık tutma yarışması dahi yapıldı. İlk yarışmayı 1,5 saatte 128 balık tutan bir vatandaşımız kazandı.
Mevcut kirlilik giderildikten sonra sıra Haliç'in tekrar kirlenmesini önlemeye gelmişti. İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) ardı ardına projeler geliştirmiş; Haliç'e doğrudan akan atıksuları kontrol altına almak için hamlelere başlamıştı.
Kolektörler vasıtasıyla bu atıksular arıtma ünitelerine sevk edilerek bölgeden uzaklaştırılarak Haliç’in yeniden kirlenmesi önlendi. Kuzey ve Güney Haliç Projeleri olarak anılan çalışmalarda; 120 km uzunluğu aşan birçok atıksu kolektörü, tüneli ve deşarj hattı inşa edildi.
Kuzey Haliç Projesinin İSKİ’ye maliyeti 2000 yılı rayiç değerleriyle 118 trilyon, Güney Haliç Projesi ise 92 trilyon Liraya mal olmuştu. Dünyanın en büyük çevre projelerinden biri olan Haliç için yapılan yatırım tutarı, dönemin rayiç değerleriyle 520 Milyon Doları bulmuştu.
Bölge ayrıca tam bir sanat, kültür ve kongre merkezi haline geldi; Feshane, Haliç Kültür ve Kongre Merkezi, Miniatürk…
Yıllarca İstanbul’un gözbebeği olan Haliç; Yanlış bir şehir planlamasının kurbanı olmuş, Sanayiye açılmasıyla da zehirli atıkların yuvasına dönmüş; ancak, bir İstanbul Sevdalısının girişimiyle; “Dolduralım gitsin” denilen yerden cennet misali alana dönüşüm yaşamıştı...
Sonrasında bayrağı devralanlar da aynı azim ve cehd ile hareket etmiş, Haliç başta olmak üzere İstanbul'un dereleri ve diğer doğal güzellikleri korunmaya çalışılmıştır. Her yıl 90.000 m3 dip tarama malzemesi çıkarılarak aynı zamanda ekosistemin devamına katkı sunulmuştur.
Zamanla Alibeyköy ve Kağıthane derelerinden gelen çamur sebebiyle yeni bir sığlaşma oluşmuş, bu kapsamda; 2004 yılında Ulaştırma Bakanlığından temin edilen Çekirge Tarak Gemisi ile Haliç'te yeni bir tarama çalışması yürütülmüş ve 2011 yılına kadar devam edilmiştir.
2011'den sonra ise şat üzerindeki Endüstriyel Ekskavatör ile tarama çalışmalarına devam edilmiştir. Yine, dereağızlarında da şikayete konu olan yoğun koku problemleri giderilmesi için Ulaştırmadan alınan KAZAR tarama araçları ve DÖKÜ gemileri ile çalışmalar yürütülmüştür.
İBB 2017 yılında; tarama ve çamur taşıma gemileri yerli olmak üzere; 1 adet Çamur tarama gemisi, 1 adet amfibi tarama aracı, 2 adet çamur taşıma gemisi alarak Haliç başta olmak üzere dere ve deniz temizleme araç envanterini güçlendirmiştir.
apılan bütün bu yatırımlarla Haliç, dereağzı ve koy taraması yapılan yerlerden çıkartılan teressubat (su ve atıksu sistemlerinde dibe çöken tortu) miktarı yıllık ortalama 90.000 m3 bulmaktadır. Verilere İBB'nin resmi sitesinden ulaşabilirsiniz
Haliç'i besleyen derelerin zaman zaman kuruması üzerine Haliç'in korunması için 2012 yılında yine dev bir proje hayata geçirilerek Boğazdan Haliç'e can suyu taşındı. 5 km'lik borularla günde 500.000 m3 su taşınan Haliç için yapılan yatırım tutarı 750 milyon doları geçti.
Haliç'ten çıkan Dip Çamuru Susuzlaştırma Tesisi. Tesis için ilk adımlar 2018 yılında atıldı. 03 Aralık 2018 tarihinde ihale yapılmış, yüklenici İBB iştiraki İSTAÇ olmuştur. İSKİ 2018 faaliyet raporunda da yer alan projenin ihale ve sözleşmesi bitmiş, işe başlanılmıştır.
Şimdi sormak istiyoruz; 1. Haliç’in temizlenmesinden can suyu verilmesine kadar onlarca iş yapılmış, 750 milyon doları aşan yatırımlar hayata geçirilmişken; Nasıl olur da "Haliç için hiçbir şey yapılmamış? Binlerce ton çamur biriktirilmiş.." denilebiliyor.
EKREM İMAMOĞLU'NA CEVAP
Ve dahası.. İhalesi, projesi, sözleşmesi 2018 yılında bitmiş, yüklenici belirlenerek işe başlanmış olan "Haliç Dip Çamuru Tarama ve Susuzlaştırma Tesisi" projesi için; Nasıl olur da kendi geliştirdiğiniz, ürettiğiniz bir projeymiş gibi lanse ediyorsunuz?
Haliç için hayati derecede önem arz eden Silahtarağa İleri Biyolojik Atıksu Arıtma projesini; Kokuya neden olması ve çevre kirliliğine yol açması gibi mesnetsiz nedenlerle iptal ederken, Daha çok kokuya yol açacak bu projeyi nasıl olur da savunuyorsunuz?
Çok değil, 6 ay önce uyarmıştık. "Haliç tekrar kokulara boğulmasın" demiş, "Bunun için yapılan yatırımlara destek olun" çağrısında bulunmuştuk. Çünkü; "Çevreyi siyaset üstü görüyor, Çevreye yapılan yatırımları önleyici hekimlik" olarak değerlendiriyoruz.
Çağrımızı bir kez daha yineliyoruz; Gelin, Kağıthane'deki ileri biyolojik atıksu arıtma tesisini tekrar değerlendirin. Haliç'in balıkları, yunusları da yapraklara eşlik etsin, alkışa katılsınlar. Hayırlı işlerin karşısında değil, yanında olmak yakışır...
Hep diyoruz, yineliyoruz; Çevre Meselesi ÖNLEYİCİ HEKİMLİKTİR. Çevreye ne kadar yatırım yaparsanız, O derece sağlık masrafınız azalır. Kanal İstanbul'da Dünyanın incisi Boğazın Çevresel Sigortası olacağını unutmayalım. Yarın çok geç olmadan…