İletişim Başkanlığı'ndan 27 Mayıs 1960 Darbesi Konferansı: ''Yaşananlardan ders almak gerekiyor''

İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen 27 Mayıs 1960 Darbesi Uluslararası Konferansı'nda dünyada demokrasi tecrübeleri ele alındı.

AA

Eski Guatemala Dışişleri Bakanı Dr. Rodrigo Montufar, "Darbelerin sonuçlarından bahsedecek olursak eğer; darbelerin, topluma zarar verdiğini, demokrasiyi engellediğini ve ülkenin kalkınmasını zorlaştırdığını görüyoruz." dedi.

AA'da yer alan habere göre, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından, çevrim içi düzenlenen 27 Mayıs 1960 Darbesi Uluslararası Konferansı'nın üçüncü oturumunda "Dünyada Demokrasi Tecrübesi" ele alındı.

Cumhurbaşkanlığı Dış ve Güvenlik Politikaları Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Kireççi'nin moderatörlüğünü yaptığı oturuma, eski Guatemala Dışişleri Bakanı Dr. Rodrigo Montufar, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi (CIGA) Direktörü Prof. Dr Sami el-Arian, Katar Hamad Bin Khalifa Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Louay Safi ile Thembekile Mandela Vakfı Başkanı Dr. Liyakat Azam konuşmacı olarak katıldı.

"YAŞANANLARDAN DERS ALMAK GEREKİYOR"

Montufar, böyle bir etkinlikte bulunmaktan dolayı mutlu olduğunu ifade ederek, Guatemala'nın darbe geçmişi ve demokrasi tecrübesini değerlendirdi.

Kendisinin tanıklık ettiği darbeleri ve kişisel tecrübesini aktaracağını belirten Montufar, "Bu önemli bir konu. Yaşananlardan ders almak gerekiyor." diye konuştu.

Montufar, 1954 yılında hükümete karşı yapılanın, bir darbeden çok uluslararası bir müdahale olduğunu, 1963 yılında ise hükümetin başında asker kökenli birisi olmasına rağmen darbenin yapıldığını hatırlattı.

1963 darbesinde başında asker olsa da zayıf bir hükümetin bulunduğunu ve bunun darbeyi kolaylaştırdığını vurgulayan Montufar, bu darbelerin ardından bir anayasa komitesi oluşturularak demokrasiyi güçlendirme adımlarının atıldığından bahsetti.

Montufar, "Darbelerin sonuçlarından bahsedecek olursak eğer darbelerin topluma zarar verdiğini, demokrasiyi engellediğini ve ülkenin kalkınmasını zorlaştırdığını görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"TÜRKİYE'NİN DARBELER VE DEMOKRASİ MÜCADELESİ TECRÜBESİNE BAKMAK GEREKİYOR"

İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) İslam ve Küresel İlişkiler Merkezi (CIGA) Direktörü Prof. Dr Sami el-Arian, İslam ve demokrasi konusunun uzun yıllardır tartışıldığını dile getirdi.

Hristiyanlık ve demokrasi, Yahudilik ve demokrasi, Hinduizm ve demokrasi gibi tartışmaların yapılmadığına dikkati çeken Arian, demokrasinin kendine ait bir tarihi olduğunu ve tarihte bazı kültürlerin de bununla uyumlu olduğunun veya olmadığının görüldüğünü vurguladı.

İslam toplumlarında farklı zamanlarda demokratik değerlerin yer aldığını ve örnekleri için İslam tarihine bakılmasının yeterli olacağını ifade eden Arian, "İslam'ın erken dönemlerinde seçimlerin yapıldığı görülüyor. İnsanlar peygamberin ve halifelerin vefatından sonra kendini yönetecek liderleri seçiyor, kimin yöneteceğini konuşuyor." ifadelerini kullandı.

Arian, bu örnekle aslında İslam ve demokrasi meselesinin de cevabını bulduğunu belirterek, "Arap Baharı'nda oradaki kitlelerin tutkusuna baktığınızda demokrasiye olan arzuyu görüyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.

Demokrasinin öte yandan yönetmek ve kontrol etmek amaçlı olarak da araç kılındığına dikkati çeken Arian, "İsrail için demokrasi deniliyor ve kendine demokrat diyen ülkeler İsrail'in apartheid rejimini destekliyor. İsrail, bu sistemi tamamen Filistinlileri kontrol etmek için kullanıyor." diye konuştu.

Arian, "Türkiye'nin darbeler ve demokrasi mücadelesi tecrübesine bakmak gerekiyor. Demokrasiyi nasıl güçlendirebileceğimizi konuşmak ve demokrasinin hayatın her noktasında yaşatılması gerekiyor." dedi.

"İSLAM DÜNYASINDAKİ BÜTÜN DARBELERİN ARKASINDA CIA VAR"

Katar Hamad Bin Khalifa Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Louay Safi, İslam dünyasında gerçekleşen bütün darbelerin arkasında, Amerikan istihbarat servisi CIA'nın olduğuna dair çok sayıda belge ve kanıt ortaya çıktığını söyledi.

"İslam dünyasında meydana gelen her darbe Batı dünyası tarafından hızlı bir şekilde ve tereddütsüz kabul edilmiş ve alkışlanmıştır." diyen Safi, 27 Mayıs darbesinin hem Türkiye hem dünya için sembol darbe olduğunu söyledi.

Suriye ve İran'da gerçekleştirilen darbelerin de İslam dünyası için önemli darbeler olduğunu ifade eden Safi, sözlerine şöyle devam etti:

"İslam dünyasında gerçekleşen bütün darbelerin arkasında CIA'nın olduğuna dair çok sayıda belge ve kanıt ortaya çıktığını görüyoruz. Suriye'de Arap Birliği'nin İsrail'e karşı yenilmesinin ardından iktidarda olan Şükrü El Kuvveli'ye karşı CIA destekli bir darbe gerçekleştirilmişti. Bu bir anlamda demokrasinin dönemeci oldu diyebiliriz."

DARBELER, KÜRESEL GÜÇLERİN İSLAM DÜNYASINDA KONTROL SAĞLAMASI İÇİN GERÇEKLEŞTİRİLDİ

İslam dünyasında gerçekleşen darbelerin demokrasilere büyük zarar verdiğini dile getiren Safi, küresel güçlerin darbeleri, İslam dünyasındaki halkları domine etmek, kontrol sağlamak için gerçekleştirdiğini veya desteklediğini kaydetti.

Safi, "İslam dünyasında meydana gelen her darbe, Batı dünyası tarafından hızlı bir şekilde ve tereddütsüz kabul edilmiş ve alkışlanmıştır. İslam dünyasında bazı liderlerin de kendi yerlerini sağlamlaştırmak için küresel güçlerin menfaatlerini korumaya çalıştıklarını da görüyoruz. Müslüman ülkelerde gerçekleştirilen darbelerin aynısı daha sonra Güney Amerika'da denendi." ifadelerini kullandı.

İslam dünyasında insanların demokratik yönetimlere geçiş konusunda daha fazla talepkar olduğuna vurgu yapan Safi, bu demokrasi arayışının hem Batı tarafından hem de otoriter liderler tarafından engellendiğini belirtti.

"GÜNEY AFRİKA DA MANDELA LİDERLİĞİNDE DEMOKRASİYE GEÇİŞ YAPTIK"

Thembekile Mandela Vakfı Başkanı Dr. Liyaqat Azam da "Güney Afrika'nın demokrasi deneyimi" başlıklı sunumunda eski Güney Afrika Cumhurbaşkanı Nelson Mandela ile beraber Güney Afrika'da yaşanan demokrasi deneyimi hakkında bilgiler paylaştı.

Güney Afrika'nın, Batı tarafından uzun yıllar sömürgeleştirildiğini ve krallıklar tarafından yönetildiğini belirten Azam, "Güney Afrika'da Mandela liderliğinde demokrasiye geçiş yaptık ve Mandela ile kıta özgürleşmeye başladı. Afrika'da ya da diğer ülkelerde istikrarı bozmaya yönelik küresel denemeler olabilir ama önemli olan, bizim vatandaşlar olarak aktifliğimizi ortaya koymamız ve demokratik haklarımızı biliyor olmamız." diye konuştu.