IHA
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Bir savaş muhabirinin yapması gereken şey, hakkaniyetli bir şahitliktir. Savaşı, kriz bölgelerini haberleştirmek isteyenlerin en temel meselesi hakkaniyetli bir şahitlik olmalıdır. Bu hakkaniyetli şahitlikle yazılacak olan her kelimenin, çekilecek olan her karenin nasıl etkiler oluşturabildiğini de görüyoruz" dedi.
IHA'da yer alan habere göre, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Ankara'da düzenlenen Savaş Muhabirliği ve Kriz Bölgelerinde Habercilik Forumu'na katıldı. Burada konuşan Altun, modern dönem savaşlarının tarihin en acı, en korkunç savaşları olduğunu belirterek, "Bugün bu devasa savaşların, acı savaşların, tahrip gücü yüksek savaşların yaşandığı günümüzde; o acıları belgelemek, o savaşların muhabirliğini yapmak hiç kuşkusuz çok daha zor. Bugün krizlerle, belirsizliklerle dolu sert çatışmaların hükmettiği bir küresel çağı tecrübe ediyoruz. Bu çağda savaşları, krizleri küresel ve bölgesel aktörler arasındaki gerilim ve çatışmaları en doğru şekilde haberleştirmek kuşkusuz en zorlu gazetecilik faaliyetlerindedir. Mutlaka bu gazetecilik faaliyeti için de özel bir eğitime ve uzmanlığa ihtiyaç vardır" diye konuştu.
Savaş ve kriz dönemlerinin manipülasyona ve bilgi kirliliğine en fazla açık dönem olduğunu ifade eden Altun, "Bir gazeteci için savaş propagandasına alet olmamak, zulüm politikalarına hizmet etmemek de temel bir düstur olmalıdır. Biz, Irak'tan Suriye'ye kadar iliştirilmiş gazeteciliğin sebep olduğu tahribatların hepsine şahitlik ettik. Oysa bir savaş muhabirinin yapması gereken şey, hakkaniyetli bir şahitliktir. Savaşı, kriz bölgelerini haberleştirmek isteyenlerin en temel meselesi hakkaniyetli bir şahitlik olmalıdır. Bu hakkaniyetli şahitlikle yazılacak olan her kelimenin, çekilecek olan her karenin nasıl etkiler oluşturabildiğini de görüyoruz" ifadelerini kullandı.
Savaş muhabirli ifadesi yerine 'barış' muhabirliği kavramını kullanmak istediğini vurgulayan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, "Vicdan sahibi gazeteciler, savaşların, çatışmaların ve krizlerin sonlanmasına katkı sağlayabilir, barışın tesisine hizmet edebilirler. Bizler mutlak suretle çatışmaları, savaşı ve şiddeti körükleyen bir haber diliyle değil her ne olursa olsun savaşın gerçek yüzünü ortaya seren, barışın tesisine hizmet eden bir haber diliyle mesleki faaliyetlerimizi sürdürmek durumundayız. Bu mesleğin aynı zamanda farklı bölgelerdeki insani dramlara yönelik küresel bir farkındalık oluşmasına imkan sağlayabileceğini de göz ardı etmemek durumundayız" şeklinde konuştu.
"Türkiye'nin etkin operasyonlarla mücadele ettiği terör örgütleri ve bu örgütlerin propagandasını üstlenen unsurlar, yalana, iftiraya ve dezenformasyona sarılıyorlar"
Türkiye'de ulusal güvenliği tahkim etmek ve farklı coğrafyalardaki insani trajedileri önlemek kadar savaş ve terör propagandasıyla mücadele etmenin de öncelikleri arasında olduğunun altını çizen Altun, sözlerine şöyle devam etti:
"Doğru haberi doğru kanallarla güvenilir bir şekilde en hızlı muhatabına ulaştırmak da çabamızın bir yansımasıdır. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ülkemizin büyük bir kararlıkla yürüttüğü terörle mücadelenin bir boyutu da sistematik dezenformasyonla ve yalan terörüyle mücadele oluşturuyor. Türkiye'nin etkin operasyonlarla mücadele ettiği terör örgütleri ve ne yazık ki bu örgütlerin propagandasını üstlenen unsurlar, yalana, iftiraya ve dezenformasyona sarılıyorlar."