İçişleri Bakanı Soylu: Türkiye, mağdurlara 9,1 milyar dolarla yardım eden bir ülke konumuna geldi

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ''Bugün benim ülkem dünyanın en çok, başka ülkelerindeki mağdurlara, mazlumlara, elini bize uzatıp bekleşenlere 9,1 milyar dolarla yardım eden bir ülke konumuna geldi'' dedi.

1

Partisinin il başkanlığında konuşan Soylu, AK Parti iktidarının Türkiye'ye çok önemli kazanımlar sunduğunu ve yapılanların şiddetle, tehditle değil oyla, sandıkla ve demokrasiyle gerçekleştirildiğini anlattı.

"AK Parti iktidarı iş başı yaptığında tereddütler yumağı oluşturdular, 'şunu yapacaklar, bunu yapacaklar' diye..." ifadelerini kullanan Soylu, "O tereddütler yumağını elinizin tersiyle ittiniz, ülkemi düşürmek istedikleri istikrarsızlıktan istikrara sizler sevk ettiniz. Bir çok işle karşı karşıya kaldınız, bir taraftan AK Parti'nin kapatılması, ardından Gezi Olayları, 17/25 Aralık darbesi, ardından 6-7 Ekim olayları... Bunların arasında sabahtan akşama kadar televizyonlardan, manşetlerden tehdit edilen 'yarın bunun hesabını verirsiniz' diye, daha düne ait örneklerle hem AK Parti tabanını hem liderini tehdit eden bir çok anlayışla karşı karşıya kaldınız." diye konuştu.

Türkiye'yi pek çok şeyle köşeye kıstırmak istediklerini ama buna izin verilmediğini vurgulayan Soylu, şöyle devam etti:

"Bugün 10 bin doların üzerinde kişi başı gelir var, 168 milyar dolar Türkiye'nin ihracat tablosu var. Bugün benim ülkem dünyanın en çok, başka ülkelerdeki mağdurlara, mazlumlara,elini uzatıp bekleşenlere 9,1 milyar dolarla yardım eden bir ülke konumuna geldi. Alan elden veren el pozisyona gelen bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Bizi terörle, bizi Kandil'le, bizi Suriye'deki terör yapılanmalarıyla tehdit ettiler. Dünyanın en güçlü olarak bildiğimiz ülkeleri onlara destek verdiler, yetmedi moral sağladılar. 'Acaba Türkiye'nin bu istikrar ve istikametini durdurabilir miyiz?' anlayışında oldular. Allah'a şükürler olsun Türkiye son 4 yılda 6 seçim geçirdi. Bir kişinin burnu kanamadı. Herkes sandığa gitti hür, özgür tercihini ortaya koydu ama sonuç bu milletin istikrarının, geleceğinin, yarınlarının nasıl olacağı kararını bu aziz millet verdi. Her türlü meseleyi Türkiye'yi karıştırmak, fitne çıkarmak için kullandılar siz buna da izin vermediniz. Kimi zaman sandıkla çözdünüz, gün oldu kapı kapı dolaşıp 'bu fitneye itibar etmeyin' diye milletin ayağına gidip anlattınız. Bir taraftan terörle çerçevelemeye çalıştılar, bir taraftan PKK, bir taraftan PYD, bir taraftan DEAŞ, bir taraftan FETÖ, bir taraftan DHKP-C bütün terör örgütleriyle çukurlar kazdılar, emek verdiğimiz okulları, hastaneleri, camileri bu ülkenin kazanımlarını tarumar edip bu ülkeyi sıkıntıya düşürmek istediler. Orada da sizler teslim olmadınız, inancınızdan, geleceğe ait umudunuzdan, bu ülkeye olan sadakatinizden, liderimize bağlılığınızdan, hiçbir an sarfı nazar etmediniz. Tam tersi üzerimize geldikçe, 15 Temmuz darbesini gerçekleştirmek istedikleri sürece birbirinize kenetlendiniz, milletle hemhal olmanın ne demek olduğunu tüm dünyaya gösterdiniz."

Dünyaya demokrasi dersi

Dünyanın demokrasi namusunu FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı duranların kurtardığını ifade eden Bakan Soylu, "Bize demokrasiyi anlatmaya çalıştılar. Avrupa'dan, 'siz demokrasiyi tam uygulayamıyorsunuz, biz uyguluyoruz' dediler. Ama onlar bir taraftan yabancı düşmanlığının, İslam düşmanlığının, bir taraftan ırkçılığın peşinden düştüler ama bizler 15 Temmuz'da hain darbe girişimine kalkışanlara karşı sadece 780 bin kilometrekaredeki demokrasiyi değil dünyanın demokrasi namusunu kurtardınız" dedi.

Bakan Soylu, Türkiye'nin tüm vesayetlere karşı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine de yine demokrasiyle, sandıkla geçtiğinin altını çizdi.

Fırat'ın doğusunda ve Suriye'nin tamamında son günlerde gerçekleşen olayların Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllardan beri üzerinde durduğu politikalarının ne kadar doğru ve haklı olduğunu gösterdiğine işaret eden Bakan Soylu, şöyle konuştu:

"Etrafımızdaki coğrafyaya ve dünyaya ancak ve ancak Anadolu coğrafyasının huzur verebileceğini herkes tarafından kabul edildiği bir anlayışı son günlerde net bir şekilde görüyoruz. Endişe etmeyin doğru bir istikamette gidiyoruz. İstikametimiz sadece kendimize ait bir istikamet değil, biz kendimiz için zenginleşmek isteyen bir millet değiliz, elbetteki insanlarımızın standartları yükselecek, insanlarımız iyi şartlarda hayatlarını devam ettirecekler, bu dünyanın ötesi dünyası olduğunu bilen bir inancın mensuplarıyız, Müslümanız. Biz bu dünyanın imtihan dünyası olduğunu biliyoruz, elbetteki çalışacağız, elbetteki gayret göstereceğiz, elbetteki ülkemizi mamur edeceğiz, elbetteki imar, inşa medeniyetinin bize bıraktığı emanetleri en iyi noktaya götürme konusundaki irademizi sergileyeceğiz. Eğer dünyanın bir tarafında, yakın coğrafyasında bir huzursuzluk varsa o huzursuzluğun bize sirayet edeceğini, fukaralık varsa o fukaralığın bize sirayet edeceğini aklımızdan çıkaramayacağız."

(AA)