Hükümet: Hani adaletsizlik, hani haksızlık?

İçişleri Bakanı Soylu, belediyelere yönelik denetim ve soruşturmalarla ilgili, ''2017 yılı devam eden soruşturma ve denetimler; 91 AK Parti, 27 CHP, 23 MHP. Hani adaletsizlik, hani haksızlık?'' dedi.

1

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, TBMM Genel Kurulunda, CHP'nin kendisi hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmamasına ilişkin görüşmelerde söz aldı.

Bakan Soylu'nun konuşması öncesinde kürsünün iki yanına içinde dosyalar olan 6 çanta konuldu.

Konuşmasına bütçelerin siyasetin en temel sütunlarından olduğunu belirterek başlayan Soylu, Genel Kurulda kabul edilen 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin hayırlı olması dileğinde bulundu.

Son 200 yıldır bu toprakların büyük badireler atlattığını dile getiren Soylu, bugünkü davranışların, ortaya konulan değerlendirmelerin bu badirelerin, travmaların, değişim ve süreçlerin numunesi niteliği taşıdığını belirtti.

Cumhuriyet'in, demokrasinin ve demokrasinin güçlü kıldığı iktidarlarla bu badirelerin hep birlikte aşıldığını kaydeden Soylu, "1923, Cumhuriyet'te kişi başına gelir seviyemiz 45 dolardı, Allah'a hamdolsun bugün 11 bin doların üzerindeyiz" ifadesini kullandı.

Bunun, Türkiye'nin attığı adımların ne kadar isabetli olduğunu ortaya koyduğunu anlatan Soylu, ülkenin önüne konulan birtakım fay hatlarının, darbe ve ayrıştırma çabalarının birlik ve beraberliğin korunması ile aşıldığını vurguladı.

Soylu, "Bu ülke bu adımları üç temel unsurla beraber attı; devlet, millet ve siyaset. Bugün eğer burada demokrasiyle beraber birçok badirelerden sağ salim geçmişsek bilinmesini isterim ki bu üç unsurun ortaya koymuş olduğu o birliktelik Türkiye'yi yarına selametle taşımaktadır" diye konuştu.

1980 yılı öncesinde dedesiyle cuma namazı kılmak için gittiği camide Süleyman Demirel ile karşılaştıklarını, dedesinin caminin önünde bekleyip kendisinden yaklaşık 10 yaş küçük olmasına rağmen Demirel'in elini öptüğünü aktaran Soylu, şöyle devam etti:

"Çocuktum, merak ettim, 'Dede niye elini öptün?' dedim. 'Ben devletin elini öptüm' dedi. Bugün anlıyorum ki devletle uğraşımızdan, aslında saygıdan da öte, nezaketten de öte büyük bir şuur anlayışı söz konusudur. Bugün bu şuur Türkiye'yi yarına taşıyor. Yine 80'li yılların ilk zaman diliminde ortaokula gidiyorum; babamdan izin aldım, komşumuz olan bir marangoza tezgah yaptırıp Gaziosmanpaşa Meydanı'nda kartpostal sattım. Bir Menderes resmini de dizmişim. Bir kadın geldi, dakikalarca o resmin önünde ağladı. Dudaklarından mırıldanan sözleri şimdi bile hatırlıyorum; 'Biz sana sahip çıkamadık. Sen bizim parçamızsın' dedi. Bu büyük bir vefaydı belki ama bilmenizi isterim ki bu vefanın da ötesinde bir şeydi. Bu büyük bir millet şuuruydu."

Kendisinin siyasi bir aileden geldiğini, vücudunun her yerinde yumruk izleri ve morluklar olduğunu söyleyen Soylu, çocukluğunda sabah ve akşamları evden çıkarken bodruma inip 'Acaba bomba koydular mı?' diye kontrol ettiklerini, ailelerine bir tuzak kurulmasının endişesi ile yaşadıklarını anlattı.

"BENİM TEK İÇİŞLERİ BAKANI ŞAPKAM YOK"

Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siyaseti korumak, siyasetin gücünü ortaya koyabilmek, siyaseti milletin bir sesi, nefesi, kendi ifade merkezi olarak değerlendirmek bugün zihnimizde var. Bugün siyasete saldırıldığında, Türkiye'yi yönetenlere saldırıldığında ortaya koymuş olduğumuz reaksiyonun en temelinde bunlar yatmaktadır. Yine ifade etmek istiyorum işte bu millet, devlet ve siyaset anlayışı ile Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu merkez; Allah'a binlerce kere hamdolsun ki dün Kudüs'te bütün dünyanın gözüne baka baka bir milletin ve bir ülkenin nasıl dünyayı bir noktaya çektiğinin en güzel ifadelerinden birisidir. Biz böyle bir eğitimden geliyoruz. Kimin hangi dedikoduyu yaptığı bizi hiç ilgilendirmiyor. Ama benim tek İçişleri Bakanı şapkam yok. Ben aynı zamanda bir siyaset adamıyım. Ben bu ülkede 'Aman bana kimse dokunmasın etmesin, görevimi yapayım' diyen bir güzellik kraliçesi değilim."

Siyasi sorumlulukları olduğunu dile getiren Soylu, "Ne yapacağız yani biz? Elimizdeki siyasal gücü, İçişleri Bakanlığı gücünü bir siyasi partinin belediyesine haksız, adaletsiz yere hesap sorarak gerçekleştirerek mi hıncımızı alacağız? Bugüne kadar böyle mi yapıldı? AK Parti 2002'den itibaren sürecini böyle mi başarıyla yürüttü? Böyle olduğumuzu mu düşünüyorsunuz?" diye sordu.

"ALTINIZDAN YELLER ÜFÜRÜYOR, HİÇBİR ŞEYİN FARKINDA DEĞİLSİNİZ"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir konuşmasında partisinin belediyelerine baskı yapıldığını, çok sayıda müfettiş gönderilerek denetimlerde bulunulduğunu ve bu belediyelerin çalışamaz hale getirilmeye çalışıldığını söylediğini hatırlatan Soylu, AK Parti iktidarının devlet idare etme şuuru içinde olduğunu, sorumlulukla hareket ettiğini belirtti.

Demokrasinin ana prensibinin iktidar ve muhalefetin birlikte var olması olduğuna dikkati çeken Soylu, konuşması sırasında, üzerinde Kılıçdaroğlu'nun sözleri ve fotoğrafı ile bazı rakamların da bulunduğu pankartları gösterdi.

Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"2015-2017 yılları arasında 393 AK Parti'ye teftiş ve denetim yapılmış, 103 CHP'ye teftiş ve denetim yapılmış, 69 MHP'ye teftiş ve denetim yapılmış, 108 de BDP'ye teftiş ve denetim yapılmış. Bunu söyleyen Genel Başkan, milletin gözünün içine baka baka hangi mağduriyet hesabının altına sığınmaya çalışıyor? 2017 yılı devam eden soruşturma ve denetimler; 91 AK Parti, 27 CHP, 23 MHP. Hani adaletsizlik, hani haksızlık? Seçildiği partiye göre görevden uzaklaştırılan belediye başkanları; bunların hepsini ben uzaklaştırdım, benim imzamla beraber uzaklaştırıldı, 93 BDP, 9 AK Parti, 3 MHP, 1 de CHP. Ey milletim, biz yanlış bir işin altına imza atmayız. Ne söylerse söylesinler.

Ama sizin bir sorununuz var. Sorununuz ne biliyor musunuz; altınızdan yeller üfürüyor, hiçbir şeyin farkında değilsiniz. Geçen günlerde söyledim, sizi uyardım, bana kabahat buldunuz, 'Belediye başkanlarının yurt dışına çıkmasına niye sen izin veriyorsun?' diyorsunuz. Partinizden haberiniz yok. Mart 2014 mahalli seçimlerinden sonra 15 Ekim 2016 tarihine, yani kararı aldığımız tarihe kadar, ilk 10 belediye yurt dışına çıkışta rekor kıran Cumhuriyet Halk Partisi. Birinci 557 gün; 2,5 yılda 557 gün. Partinizden haberiniz yok. İkincisi 334 gün. Siz bu mantıkla ve bu anlayışla, belediyelerinizin ne yaptığını, nasıl bir süreç içerisinde olduğunu söyleyeceksiniz."

"TUZUN KOKMADIĞINA İNANIYORUZ"

Sataşma gerekçesiyle kürsüye gelen CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, 200 küsur belediyeleri bulunduğunu, hepsine müfettiş gönderilebileceğini, bunlarda bir sorun bulunmadığını söyledi. 

"Bir bakanlık, görevden uzaklaştırdığı belediye başkanına ilişkin 3 defa internet sitesinden açıklama yaparsa, bir eksiği vardır." diyen Altay, "Man, Buz ile örtülmez ama Allah'tan korkun. Man ile intikam almak için mesnetsiz iddialarla CHP'li belediyelere saldırmakla bir şey çözmezsiniz. Her şeye rağmen tuzun kokmadığına inanıyoruz". ifadelerini kullandı. 

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise Soylu'nun sorularına cevap vermediğini belirterek, "Sayın Bakan tarih önünde mahcup olacaktır." diye konuştu.

Görüşmelerinin ardından Bakan Soylu hakkındaki gensorunun gündeme alınmasına ilişkin önerge reddedildi.

TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın, birleşimi, 9 Ocak Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere kapattı.

AA