Hainlerden askeri öğrencilere kahpe emir!

Darbe girişimine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında başlatılan soruşturma kapsamında alınan ifadeler, olaya ilişkin ayrıntıları gözler önüne seriyor.

1

Askeri öğrencilerin, rütbeli darbeciler tarafından vatandaşlara ateş etmeleri yönünde zorlandıklarına ilişkin ifadeleri dikkati çekiyor. Şüpheli askeri öğrenci H.D: "Daha önce görmediğim bir komutan bize gelerek, 'Dışarıda bulunan halkın kışlaya girmek istemesi halinde kendilerine ateş edin' diye emir verdi. 'Eğer siz sıkmazsanız onlar size sıkar, onlar sıkmazsa biz size sıkarız' diye bizi tehdit ettiler. Biz de bunun normal bir durum olmadığını, kanuna aykırı hareket ettiklerini o zaman anladık. Biz 'Kimseye ateş etmeyiz. Bizi bırakın gidelim, buradan ayrılmak istiyoruz' dedik. Onlar da 'Ayrılamazsınız, buradan başka bir yere gidecek olursanız sizi biz vururuz' dediler"


Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimine  ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında başlatılan soruşturma kapsamında alınan  ifadeler, olaya ilişkin ayrıntıları gözler önüne seriyor. 

Askeri öğrencilerin, rütbeli darbeciler tarafından vatandaşlara ateş  etmeleri yönünde zorlandıklarına ilişkin ifadeleri dikkati çekiyor. Askeri öğrencilerden H.D, savcılıktaki ifadesinde Kara Harp Okulu  Komutanlığı 5. Akdeniz Taburunda öğrenim gördüğünü, 2 hafta önce kurs görmek için  Ankara'ya, Kara Harp Okulu'na geldiklerini, 15 Temmuz'da 06.15 ila 21.15 saatleri  arasında içtima, eğitim ve çarşı izni faaliyetlerinin her zamanki gibi rutin  şekilde devam ettiğini söyledi.

Çarşı izni bittiğinde saat 21.20'de okula girdiğini belirten H.D, Kara  Harp Okulu yatakhanesindeyken saat 21.35 sıralarında kursiyerlerin "silah başı"  diye bağırmaları üzerine depoya giderek 2 depo görevlisinin rastgele dağıttığı  tüfeklerden birini boş şarjörüyle aldığını öne sürdü.

Silahını aldıktan sonra, kışla içinde bir alanda toplanan  arkadaşlarına katıldığını belirten H.D, sonra bağıran kişinin Jandarma Üsteğmen  Önder Biberoğlu olduğunu öğrendiğini kaydetti. Daha sonra bölük komutan vekili  Topçu Üsteğmen Safa Özkan'ın her takımdan üçer astsubay istediğini ve bu  seçilenlerin Afyon'da ertesi gün yapılacak tatbikatta araç emniyetinden sorumlu  olacaklarını söylediğini aktaran H.D, seçilenlerin, kamuflaj ve hücum yeleklerini  giyerek buradan ayrıldığını dile getirdi.

Toplandıkları alanda 6-7 servis aracı bulunduğunu, tüfeklerine takılı  boş şarjörlerin saat 23.00 sıralarında kendilerinden alındığını aktaran H.D,  ifadesine şöyle devam etti: "Toplandığımız yerde Safa Üsteğmen haricinde ismini bilmediğim bir  binbaşı ile siyah renkli, plakasında tek yıldız bulunan bir otomobil vardı. Saat  22.30'dan itibaren jetlerin uçtuğunu biliyorum. Sürekli üzerimizde dolanıyordu.  Bir rütbeli bize okula baskın olacağını, bizi güvenli bir yere götüreceklerini  söyleyerek, yemekhaneye götürdü. Burada saat 02.30'a kadar durduk. Komutanlar  bizi hızlıca yemekhaneden çıkarıp içtima alanına götürdü. Burada Piyade Üsteğmen  Atilla Kahraman ve başka rütbeli personel bizi gruplara bölerek daha güvenli bir  bölgeye götüreceklerini söylediler ve bizi grup grup helikopterlere bindirdiler.  Helikopterlere 12-15 kişi olarak bindik. Güvenli bir yere gideceğimizi düşünürken  Genelkurmay Başkanlığının bahçesine indik."

"Vatandaşların sesleri geliyordu"

Burada tankları gördüğünü, uçakların alçaktan uçtuğunu ve silah  sesleri geldiğini anlatan H.D, ifadesini şöyle sürdürdü: "Yanımıza bir komutan geldi. Silah ve mühimmatımıza baktı. Bizi kışla  içinde yol kenarında açık bir yere götürdüler. Burada tahminime göre Özel  Kuvvetlere ait bir kişi, kışla dışına havaya doğru sürekli ateş ediyordu.  Vatandaşların sesleri geliyordu. Daha önce görmediğim bir komutan bize gelerek,  'Dışarıda bulunan halkın kışlaya girmek istemesi halinde kendilerine ateş edin'  diye emir verdi. 'Eğer siz sıkmazsanız onlar size sıkar, onlar sıkmazsa biz size  sıkarız' diye bizi tehdit ettiler. Biz de bunun normal bir durum olmadığını,  kanuna aykırı hareket ettiklerini o zaman anladık. 'Biz kimseye ateş etmeyiz.  Bizi bırakın gidelim, buradan ayrılmak istiyoruz' dedik. Onlar da  'Ayrılamazsınız, buradan başka bir yere gidecek olursanız sizi biz vururuz'  dediler."

Bir grup arkadaşıyla kaçmak istediklerini ancak başaramadıklarını  aktaran H.D, "Yanımıza Üsteğmen Hasan Ali Seyrek geldi. Bize 'Sizin burada işiniz  yok. Kalkın buradan gidiyoruz. Ben polisle irtibata geçtim, hep birlikte toplanıp  polise teslim olacağız" dedi. Biz giderken başka bir komutan engel olmaya  çalıştı, 'Giderseniz hepinize ateş ederim' dedi. Üsteğmen Seyrek ise 'Ben bunları  götüreceğim' dedi. Engel olmak isteyen komutan arkamızdan ateş etti. Üsteğmen  Seyrek, bizi o bölgenin uzağına götürdü" diye konuştu.

Ulaşabildiği tüm kursiyerlere bulundukları yere gelmelerini  söylediğini bildiren H.D, kimseden darbe talimatı almadığını, yapılanların  kanunsuz işler olduğunu, dışarıda bulunan vatandaşlara ateş etmeleri istendiğinde  anladığını öne sürdü. H.D, kışlanın Necatibey Caddesi tarafına bakan kısmına geldiklerini,  buradaki demirlerin bir bölümünün kendilerinin çıkması için açıldığını,  parmaklıkların arasından dışarı çıktıklarını TÜİK binası önünde bekleyen  polislerin kendilerini alarak akademi binasına götürdüğünü söyledi.


Askeriyede 4 aydır eğitim gördüğünü, FETÖ hakkında bildiklerinin  basından öğrendiği kadar olduğunu, onlarla hiçbir birlikteliği ve ilişkisinin  bulunmadığını savunan H.D, eline hiçbir şekilde dolu silah almadığını belirtti.  H.D, olayların kendi isteği dışında tamamen komutanların yönlendirmesiyle meydana  geldiğini, bu şekilde kendisini istemediği bir olayın içine sürükleyen kişilerden  soruşturmanın seyrine göre davacı ve şikayetçi olacağını bildirdi. (AA)