AA
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan karara göre, İzmir'de görev yapan bir polis memuru, bir iş yerine idari yaptırım kararı uygulandığını tebliğ ettiği sırada iş yeri sahipleri tarafından tehdit edildi, kendisine mukavemet gösterildi. Başlayan tartışma sonucunda rahatsızlanan polis, sevk edildiği hastanede kalp krizi nedeniyle vefat etti.
Vefat nedeniyle polisin eşine dul ve yetim aylığı bağlandı, ayrıca emekli ikramiyesi ödendi. İzmir Emniyet Müdürlüğü de Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) vazife malullüğü kapsamında aylık bağlanıp bağlanamayacağını bildirmesini istedi.
Bu kapsamda Adli Tıp Kurumu Başkanlığından (ATK) alınan görüşte, polisin kronik kalp ve damar hastalığının bulunduğu, "kalp krizine, maruz kaldığı olayın stresinin tetiklediği" ancak ölümün, "polisin görevi sırasında dış etkenler sebebiyle gerçekleşmediği" belirtildi.
SGK de ATK raporu doğrultusunda vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığına karar verdi.
Polisin eşi, SGK kararının kaldırılması adına dava açtı ancak mahkeme ölümün görevden kaynaklanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Bunun üzerine polisin eşi, hak ihlali iddiasıyla AYM'ye bireysel başvuruda bulundu.
Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine hükmederek, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması adına yeniden yargılama yapılmak üzere kararı yerel mahkemeye gönderdi.
KARARIN GEREKÇESİNDEN
AYM'nin kararında, Anayasa'nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkının güvence altına alındığı, bu hakkın kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçladığı kaydedildi.
ATK raporundaki ölümün "görevin neden ve etkisiyle meydana gelmediği"nin belirtildiği ancak ölüm olayını "stresin tetiklediği" tespitine yer verilen kararda, "Mahkeme, ATK raporunda belirtildiği üzere görevin getirdiği stresin ölüme olan etkisini değerlendirmemiştir. Söz konusu tespitleri değerlendirmediği gibi ATK raporunda belirtilen bulguları neden kabul etmediğine dair kendi görüşünü de ortaya koymamıştır." ifadeleri kullanıldı.
Somut olayda mahkeme kararının yukarıda belirtilen bağlamda bir gerekçe içermediği, bu nedenle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği belirtilen kararda, "Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir. Başvurucunun sosyal güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürdüğü görülmekte ise de gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğinden söz konusu ihlal iddiası hakkında ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir." değerlendirmesine yer verildi.